Yıldırım: Kültür varlıklarımız hepsi değerli
ensonhaber.com

TBMM Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ile TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen, Troya Hazineleri Asırlık Hasret adlı belgesel filmin özel gösterimine katıldı.

ÇANAKKALE VURGUSU

Çanakkale'nin, tarihin her döneminde önemini koruyan, Anadolu Türklerinin de Avrupa topraklarına ayak bastığı ilk şehir olduğunu dile getiren Yıldırım, "Ecdadımızın Avrupa karasında, Gelibolu'da ilk donanmamızı ve ilk camimizi yaptığını biliyoruz. Ecdadımız daha İstanbul fethedilmeden Çanakkale'ye ayak bastı. Bizim için çok daha önemli olan 104 yıl önce yedi düvele 'Çanakkale geçilmez' dediğimiz şehirdir. Binlerce şehidimizin yattığı şehirdir." diye konuştu.

"DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Yıldırım, "Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuda hakikaten ciddi bir çalışma yapıyor. Uşak Müzesi'ndeki Karun Hazineleri gibi yüzlerce eserin ülkemize geri getirilmesi ancak bu kararlı ve sabırlı çalışmaların bir sonucudur. Milletimizde de kültür varlıklarımızın korunması konusunda yavaş yavaş ciddi bir bilinç oluşmaya başladı. TBMM, bu konuda her türlü yasal desteği verdi, vermeye de devam edecek." dedi.

Yıldırım: Kültür varlıklarımız hepsi değerli

"ESERLERİMİZİN HEPSİ DEĞERLİ"

Yıldırım, "Yurt dışına çıkarılan kültür varlıklarımızın hepsi son derece kıymetli. Yalnızca Anadolu'nun değil, insanlık tarihine ışık tutacak nitelikte. Çünkü insanlık tarihi, Anadolu topraklarında başlıyor. Troya Hazineleri de bunlardan biri." diye konuştu.

"ANADOLU'DAKİ SİYASİ VARLIĞIMIZ SELÇUKLULARLA BAŞLADI"

Anadolu'nun İyonlar, Urartular, Lidyalılar, Frigyalılar, Hititler, Roma ve Bizans medeniyetlerine de ev sahipliği yaptığını hatırlatan Yıldırım, "Bizim Anadolu'daki siyasi varlığımız Selçuklularla başladı ve Osmanlılarla devam etti. Önceki medeniyetlerden kalan izlerle 19. yüzyılın sonuna kadar çok ilgili değildik. Üzerinde oturduğumuz zenginliğin çok farkında değildik." dedi.

Yıldırım: Kültür varlıklarımız hepsi değerli

BATI ARKEOLOGLARA ELEŞTİRİ

Anadolu'daki eski medeniyetlerin zenginliklerinin Alman, İtalyan ve İngiliz arkeologlar tarafından tespit edildiğini anlatan Yıldırım, "Esasında Batılı arkeologların yaptığı tam da bir arkeolojik çalışma değildir. Osmanlı Devleti'nin özellikle Balkanlarda yaşadığı sıkıntılar, karışıklıklar ve göçler sırasında bu coğrafyaya arkeologların ilgisi daha da artmıştır. Bazıları istihbarat faaliyetinde bulunmuş, bazıları da define avcılığı yapmıştır. Tıpkı belgeselde detaylarını göreceğimiz gibi. Bizde arkeoloji çalışmaları Osman Hamdi Bey'in Müze-i Hümayun'a müdür olarak tayin edilmesiyle başlıyor. Osman Hamdi Bey, müze müdürü olduğunda ilk iş olarak 1874 tarihli Asar-ı Atika Nizamnamesi'ni yenilemiştir. Troya Hazineleri yağmalanıp yurt dışına kaçırılırken bizde eski eserlerle ilgili bir düzenleme yoktu. Devletimiz de milletimiz de böyle bir olayın farkında değildi, böyle bir şuur yoktu. Ayrıca o eserleri sergileyeceğimiz bir müze de yoktu." ifadelerini kullandı.

"BAŞTA ARKEOLOGLARA ÇOK KIZGINLIĞIM OLDU"

Asrın projesi Marmaray'ın yapılışı sırasında yaşanılan zorlukları aktaran Yıldırım, projenin temelinin 2004'te atıldığını, 2013'te tamamlandığını anımsattı.

Proje kapsamında yürütülen kazı çalışmalarını anlatan Yıldırım, "Yalnızca 5 yıl, Yenikapı istasyonu ağırlıklı olmak üzere bütün istasyonlardaki kazılarda İstanbul'un tarihinin 2500 yılken 8500 yıla kadar gittiğini gördük. Öyle bir hal oldu ki bazen artık buramıza geldi. Kazıyoruz 13. yüzyıl. Biraz daha kazıyoruz... 'Arkadaşlar bu iş nerede duracak?' diyorum. İstanbullular beklenti içinde. Doğrusunu isterseniz başlangıçta arkeologlara çok kızdığım oldu. İğneyle kuyu kazar gibi elleriyle tırnaklarıyla obje arıyorlar. Oradan çıkardığımız o kadar zengin arkeolojik malzemeler var ki bunları sergileyecek bir mekan yok. Bir yerde muhafaza ediyoruz. Neyse ki Yenikapı'da güzel bir müze yapılacak. O müzenin projesi de hazır. İnşallah yeni dönemde yapmak birilerine nasip olur." diye konuştu.

"ESERLER İÇİN HAFİYE GİBİ ÇALIŞMAK LAZIM"

ABD, Almanya, Avusturya, Danimarka, İngiltere, İsviçre, Rusya ve Hollanda gibi ülkelerin müzelerinde sergilenen hazinelerin izini bulmak için hafiye gibi çalışmak gerektiğine dikkati çeken Yıldırım,  "Bunların iadesi de o kadar kolay olmuyor, hukuk mücadelesi gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuda hakikaten ciddi bir çalışma yapıyor. Uşak Müzesi'ndeki Karun Hazineleri gibi yüzlerce eserin ülkemize geri getirilmesi ancak bu kararlı ve sabırlı çalışmaların bir sonucudur. Milletimizde de kültür varlıklarımızın korunması konusunda yavaş yavaş ciddi bir bilinç oluşmaya başladı. TBMM, bu konuda her türlü yasal desteği verdi, vermeye de devam edecek. Yurt dışına çıkarılan kültür varlıklarımızın hepsi son derece kıymetli. Yalnızca Anadolu'nun değil, insanlık tarihine ışık tutacak nitelikte. Çünkü insanlık tarihi anadolu topraklarında başlıyor. Troya Hazineleri de bunlardan biri." dedi.

TROYA HAZİNELERİ

Troya'nın, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan antik bir şehir olduğunu vurgulayan Yıldırım, "2018'de Troya'nın dünya kültür mirası arasında yer alışının 20. yıl dönümünü ihya ettik. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığımız geçtiğimiz yıl içinde Çanakkale'de bu etkinlikleri yaptı. Hazırlanan belgesel de Troya Yılı'nın bir ürünüdür. Eminim ki uluslararası gösterimi de yapılabildiğinde, bu başarıldığında bölge tanıtımı açısından çok daha büyük ses getirecek. Temenni ederim gelecek yıllarda St. Petersburg Müzesi'nde olduğu tespit edilen Troya hazineleri de ülkemize, ait olduğu yere gelmiş olur." şeklinde konuştu.

"KURMACAYA YER VERMEDİK"

Belgeselin yönetmeni ve yapımcısı Nihal Ağırbaş, Troya Hazineleri'nin, Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından yurt dışına kaçırılan en önemli eserlerden olduğunu belirtti. Belgeselde, Troya Hazineleri'nin kaçırılış hikayesinin ele alındığını dile getiren Ağırbaş, Schliemann'ın, hatıralarında ve kazı notlarında Troya'yı nasıl tahrip ettiğini detaylarıyla yazdığını hatırlatarak, "Senaryoyu oluştururken bunlara dikkat ettik. Belgesel filmde kurmaca hiçbir şey yok, her şey gerçek." dedi.