Devlet Bahçeli'den gözaltılarla ilgili açıklama

Devlet Bahçeli'den gözaltılarla ilgili açıklama

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cemaat'e yönelik operasyonda Zaman ve STV'de yapılan gözaltılarla ilgili konuştu. Bahçeli, operasyona tepkisini şu sözlerle dile getirdi;

İZAHA MUHTAÇ GARABET

"Demokrasi ve hukukla yönetildiğine inanmak istediğimiz Türkiye’de, bir medya organına baskın düzenlenmesi, gazetecilerin, dizi film yönetmenlerinin akıllara durgunluk veren suçlamalarla gözaltına alınmaları izaha muhtaç bir garabettir.

MİSİLLEME YAPMAK İÇİN 14 ARALIK İCAT EDİLDİ

17-25 Aralık'a misilleme yapmak için 14 Aralık'ı icat edenler, kendi üzerlerinde atılı duran, peşlerini bir gölge gibi takip eden yolsuzluk suçlamalarından kurtulmak için adaletin huzuruna çıkacak haysiyet, cesaret ve namusu gösterebilmelidirler. Zaman alsa da, bedel ödense de, hak kayıplarına ve mağduriyetlere neden olsa da rüşvet ve yolsuzluğa adı karışanlar eninde sonunda adaletin soluğunu enselerinde hissedeceklerdir. Bugünkü meseleyi Hükümet-Cemaat kutuplaşmasına irca edenler, siyasileşmiş, tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetmiş yargıya umut bağlayanlar yanıldıklarını, yanlış yaptıklarını mutlaka anlayacaklardır. Türk milleti altına itildiği ağır yükü ya kaldıracak ya da ezilecektir.

MAKUL ŞÜPHE İL MEYVESİNİ VERDİ

Türkiye, 14 Aralık 2014 Pazar gününe, rövanşist niyetlerin, intikamcı heveslerin, hukuku hiçe sayan zorbalıkların yeni bir operasyon ve gözaltı dalgasıyla uyanmıştır. Günlerdir sosyal medyadan duyurusu yapılan ve faillerin kimliklerine varıncaya kadar deşifre edilen soruşturma süreci bir anda gündemi allak bullak etmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 'devletin egemenliğini ele geçirmek amacıyla örgütsel yapı oluşturmak’ iddiası çerçevesinde, başta İstanbul olmak üzere, 13 ilde toplam 31 şüpheli hakkında arama ve gözaltı uygulaması gerçekleştirmiştir. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu Başkanı, dizi film senaristleri, yapımcılar, yönetmenler, bir kısım polis ve polis müdürleri isnat edilen vahim suçlamalara maruz kalmışlardır. 12 Aralık 2014 Cuma günü Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 116'ncı maddesinde yapılan 'makul şüphe' değişikliği ilk meyvesini vermiştir.

HUKUKU SİYASİ AMAÇLARA EKLEMLEMEK

17-25 Aralık 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nı kapatan yandaş Sulh Ceza Hakiminin, bir kez daha devreye girerek hukuku siyasi amaçlara eklemlemeye çalışması ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husustur. Gözaltına alınan kişilere, 2009-2010 yıllarında Tahşiyeciler ismiyle anılan gruba iftira atmak, suç ve delil uydurup kumpas kurmak, silahlı terör örgütü kapsamında sahtecilik yapmak suçlamaları yöneltilmiştir. Bu durum karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kumpas kurulmasıyla ilgili somut itiraf ve ihbarların kayda değer görülmediği, hatta ciddi ve önemli sayılmadığı anlaşılmaktadır.

HUKUK İLKELERİ ÇİĞNENİYOR

Tahşiyecilerin kumpas kurbanı olduğu sonucuna varan ve bu maksatla hukuku harekete geçiren siyaset zihniyetinin, Türk askerine yönelik ağır tahrik ve tuzak konusunda çekimser davranması en açık tabirle çifte standarttır. AKP Hükümeti, uzunca bir süredir rüşveti perdelemek, yolsuzluğu gündemden düşürmek, dikkatleri başka yön ve taraflara çekmek için adalet cinayetleri işlemektedir. Bir yıldır iktidarın sığınağı ve propaganda aracı olan 'paralel devlet' söylemiyle ahlak ve hukuk ilkeleri taammüden çiğnenmektedir. AKP, muhalif sesleri kısmak, hür basını susturmak, ifade ve haber alma hürriyetini engellemek için tüm gücüyle uğraşmakta, tüm gücünü kullanmaktadır. Demokrasi ve hukukla yönetildiğine inanmak istediğimiz Türkiye'de, bir medya organına baskın düzenlenmesi, gazetecilerin, dizi film yönetmenlerinin akıllara durgunluk veren suçlamalarla gözaltına alınmaları izaha muhtaç bir garabettir. Sözde darbe davalarında görülen usulsüzlük ve haksızlıkların bir benzerinin tekrarı çok hazin, çok düşündürücüdür. Bunun yanında, rüşvetçilerin, yolsuzluk şebekelerinin, devletin kasasına göz diken çetelerin korumaya alınmasına karşılık, suç ve suçlularla mücadele eden polislerin ardı arkası kesilmeyen operasyonlarla eziyet yaşamaları kindar ve ahlaksız bir yönetimin eseridir.

GERÇEKLER BASTIRILIYOR

17-25 Aralık'ta foyası ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, gerçekleri bastırmak, doğruları öğütmek, dürüstlüğü mahkûm etmek için başlattığı inkar ve saldırı kampanyası artık çok tehlikeli boyutlardadır. Erdoğan'ın, yıllar yılı yediği içtiği ayrı gitmediği çevrelere 'inlerine gireceğiz' diyerek acımasız ve çok şiddetli tepki göstermesi esasen ruhundaki panik ve korkunun tezahürüdür. Nitekim ileri demokrasi sözleri ilkel bir hesaplaşmaya dümen kırmış, normalleşme beyanları namert ve nankörlüğü alttan alta teşvik etmiştir."