Fikirci Bey yazdı: ALMANYA SEN Mİ BÜYÜKSÜN YOKSA…
ensonhaber.com

Fikirci Bey yazdı: ALMANYA SEN Mİ BÜYÜKSÜN YOKSA…

ALMANYA SEN Mİ BÜYÜKSÜN YOKSA…

Sanayileşme ve toprağın birincil üretim kaynağı olmaktan çıkması sonrası dünyada ülkelerin büyüklükleri coğrafi değil ekonomik büyüklükleri ile ölçülüyor.

“Üzerinde güneş batmayan” emperyal bir ülkenin toprak büyüklüğü Türkiye’nin üçte biri kadar olabiliyor. Ama kapitalist sistem içerisindeki yeri onu Türkiye’den 4 kat büyük yapabiliyor.

Evet, ülkelerin bir coğrafi haritaları bir de ekonomik haritaları var. Bu haritanın sınırları ülkelerin dünya ekonomisine katkıları ile çiziliyor.

Bu hesaplamaya göre Türkiye dünya ekonomisine yüzde 1.08 (yuvarlak hesap 1 olarak alınabilir) oranında katkıda bulunurken, İngiltere ve Fransa’nın katkısı yüzde 4’e yakın. ABD yüzde 23’den fazla, Çin ise yüzde 14 civarında.

Ve Almanya’nın katkısı ise yüzde 5’ten fazla.

Lafı nereye getireceğimi anladınız.

Evet, Almanya ekonomik olarak 5 Türkiye ediyor.

Öte yandan biz Almanya'ya 14 milyar dolarlık mal satıyoruz, Almanya bize 21 milyar dolarlık mal satıyor.

Almanya bize 21 milyar dolarlık mal satamazsa, bizim ona 14 milyar dolarlık mal satamamamız kadar etkilenir mi?

Kim daha uzun dayanır?

Bunların cevabını da biliyoruz.

Ama işte ekonomik hesaplamalar bu kadar basit değil.

Batı her kaş çattığında hizaya giren ve hemen özür dilememiz gerektiğini söyleyenlerin bir de şu açık soruyu net cevaplamaları gerekiyor.

AK Parti öncesinde Batının neredeyse her dediğini yaptığımız yarım asır boyunca gelirimizi onların vergi memuru İMF’ye ve onların palazlandırdığı PKK ile savaşa gömmekten başka ne fayda gördük?

Fazla uzağa gitmeden bakalım, son beş yıldır yoğunlaşan algı operasyonlarına daha önce de dikkati çekmiştim...

Alman basınının bizim seçtiğimiz Cumhurbaşkanını diktatöre, sultana, Hitler’e benzetmesiyle başlayan çirkinleşme, önce Cumhurbaşkanımızın Almanya’daki Türklere telekonferansla bile hitap etmesinin önlenmesi, daha sonra da referandumda diğer bakanlarımızın hitap etmesine hatta ülkeyi ziyaretine izin verilmemesi ile tırmandı. Somut bir nitelik kazandı. Tabi bu arada Can Dündar gibi vatan hainlerine, PKK, DHKP-C ve FETÖ terör örgütlerine her türlü miting ve basın toplantısı serbestti. Aramızda var olan suçluların değişimi anlaşmasına rağmen hiçbiri de iade edilmiyor.

Cumhurbaşkanımız Batı’nın bu tavırlarını faşistlik ve Neonazilik olarak nitelendirdi. Türkiye bu tavra Alman milletvekillerine İncirlik ve Konya üstlerindeki Alman askerlerini ziyaret izni vermemekle karşılık verdi. Almanya, İncirlikteki askerlerini Ürdün’e taşıdı.

Bir grup sözde barış aktivisti Büyükada’da ellerinde yeni darbe planları ile yakalanıyor ama bunlar sivil toplum temsilcisi addediliyor.

Şimdi de Eylül ayındaki parlamento seçimleri öncesinde popülerlik peşinde koşan bir Alman bakan, vatandaşlarına Türkiye’ye gitmemelerini, Alman firmalarına da Türkiye’de yatırım yapmamalarını söylüyor.

Oysa ortada ne Alman vatandaşlarına yönelik bir tehlike var ne de Alman firmaları bir takibe uğramış durumda.

Bu açık ve net ekonomik bir savaştır.

Türkiye yine de itidalli davranıyor. FETÖ soruşturmaları konusunda Almanya’dan bir yardım talep etmediğini belirtiyor.

Sonunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan şu açıklamayı yapmak zorunda kalıyor:

"Bir süredir ABD'si,  Almanya'sı,  Hollanda'sı birçok batı ülkesinde Türkiye'ye yönelik anlaşılmaz bir tutumun yaşandığını görmekteyiz. Batılılar istiyor ki onlar ne istiyorsa Türkiye bunları sorgusuz sualsiz yerine getirsin. İstiyorlar ki boynumuzu büküp oturalım. İstiyorlar ki kendi ajanları ülkemizde cirit atsınlar, biz hiçbir şey yapmayalım. Kusura bakmasınlar artık öyle bir Türkiye yok. Sen Türkiye'nin cumhurbaşkanına, bakanlarına, ülkende konuşma imkânı vermeyeceksin ama senin ajanların burada cirit atacak, ülkeyi parselleyecekler. Yok böyle bir şey. Bizimle ya egemenlik haklarımıza saygı göstererek eşit şartlarda ortak, müttefiklik, dostluk yapacaksınız yada her saygısızlığın cevabını alacaksınız."

Hangi cümlesine itirazımız var?

Baştaki soruya tekrar dönüyorum “Onlar ne istiyorsa Türkiye bunları sorgusuz sualsiz yerine getirdiğinde, boynunu büküp oturduğunda” bize istikrarsız koalisyonlar, IMF, dış borç ve PKK teröründen başka ne düşmüştü?

Umarız ki; Alman girişimciler, Alman medya mensupları ve siyasiler kadar gerçeklikten uzak değildir.

twitter: @kalemciler