Gönül İşleri'nin sıkı ikilisi

Star Tv'de yayınlanan Gönül İşleri dizisinin kankaları Sinem Kobal ve Selma Ergeç, samimi açıklamalarda bulundu.

Gönül İşleri'nin sıkı ikilisi

Selma Ergeç ile Sinem Kobal, “Gönül İşleri”nde Saadet ve Sevda karakterlerini canlandırıyor. Dizide tüm sırlarını birbirleriyle paylaşan iki kardeşi canlandıran Ergeç ve Kobal’ın gerçek hayatta da aralarından su sızmıyor.

Gönül İşleri'nin sıkı ikilisi

“Gönül İşleri”, izleyicinin sevdiği bir iş oldu. Siz bu dizide yer almaktan dolayı nasıl hissediyorsunuz?

"GÖNÜL İŞLERİ BENİM İÇİN ÇOK KIYMETLİ"

Sinem Kobal: “Gönül İşleri” benim için çok kıymetli. Hem kariyerime kattığı ivme hem de bana kattığı dostluklar açısından “İyiki bu işi yapmışım” diyorum.

Selma Ergeç: Benim için de öyle. Gerek birlikte çalıştığım oyuncu arkadaşlarım gerekse ekip açısından çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Sektörün zorlu çalışma şartlarında birbirine destek olan ve birbirini kollayan bir ekip olduğumuzu düşünüyorum. Bu da büyük bir şans.

İzleyici, hikayenin gidişatının yanı sıra kamera arkasını da çok merak ediyor. Neler yaşanıyor sette?

Sinem Kobal: Kamera arkası çok eğlenceli. Arkada sıkı bir dostluk var.

Selma Ergeç: Aynen... Kamera arkası gerçekten çok keyifli. Zaman zaman “Kamera arkasını da çekip diziye entegre etsek” diye aramızda konuşuyoruz hatta. Oyuncularımız zaten çok eğlenceli, set ekibi de aynı şekilde çok matrak.

“Gönül İşleri”, sıcak bir aile işi olarak başladı. Ama 24’üncü bölümde sanki tüm karakterlerde bir mutsuzluk hakim. Evin babası evde değil. Servet, bebeğiyle mutlu ama para sıkıntısı yaşıyor. Saadet, sevdiği adamdan uzak kaldı. Sevda, Bedir’le kavuşamadı... Aile mutluluğu yakalayacak mı sonunda, siz ne dersiniz?

Sinem Kobal: Biz de merakla bekliyoruz...

Selma Ergeç: Sağ olsun Saadet, herkesin mutlu olması için elinden geleni ardına koymuyor, bakalım başarılı olabilecek mi...

Gönül İşleri'nin sıkı ikilisi

Dizide, üç kız kardeşin başlarından geçen tüm zorluklara rağmen birbirlerine nasıl da sımsıkı tutunduklarını izliyoruz. Kardeş ve aile kavramları hakkında neler söylemek istersiniz?

Sinem Kobal: Ben Üstün ailesini çok seviyorum. Ne yaşarlarsa yaşasınlar sonunda birbirlerine çok bağlı oldukları için bir şekilde çıkış yolu buluyorlar. Bu anlamda insanın kendini en güvende hissettiği yer bana göre aile. Ben de bu açıdan şanslı doğanlardanım.

Selma Ergeç: Evet, ben de öyle düşünüyorum. Üstün ailesinin hiçbir ferdi mükemmel değil, hepsinin farklı farklı zaafları var. Biz biraz bunları abartıyoruz tabii. Hayatta olduğu gibi... En güzel şeyler mükemmel olmak zorunda değil, yeter ki gerçek olsunlar.

Yaz ayları yaklaşıyor. Tatil planınız var mı?

Sinem Kobal: Ben bir yaz kızıyım. Ama şu an yaz döneminde çalışacağım gibi görünüyor. Hayalimde tabii ki tatil planları da var. Denizi çok özledim.

Selma Ergeç: Ben bu kış çok üşüdüm. Bundan da çok şikayet ettim. O yüzden yazın gelmesini herhalde en çok ben istiyorum. Ama tatil planlarım şu anda “Tatil istiyorum” cümlesinin ötesine geçemedi...

Her ortamda diğerlerinden daha pozitif, daha neşeli birileri mutlaka olur. “Gönül İşleri” setinde böyle biri var mı?

Selma Ergeç: Setteki en pozitif kişi Sinem. Bennu (Yıldırımlar) da çok pozitif, çok tatlı. Hep olumlu bir elektriği var. Ama maalesef neşe kaynağımız olarak Sinem bu yarışı birinci bitiriyor. Pardon Bennu.

"SİNEM'İN HASTASIYIZ"

Bu dizi sayesinde yakın arkadaş olduğunuz doğru mu? Çok ortak yönleriniz var mı, yoksa Saadet ve Sevda gibi birbirine zıt karakterlerde misiniz?

Sinem Kobal: Selma’yı öncesinde de tanıyordum. Ama arkadaşlığımız, dizi sayesinde çok daha sağlam bir dostluğa dönüştü. Selma, çok özel, yetenekli, yüzü kadar kalbi de güzel olan şahane bir kadın. Benzediğimiz ve ayrıştığımız yönler var tabii ki.

Selma Ergeç: Evet, biz önceden de tanışıyorduk ve Sinem’i hep duruşuyla, güzelliğiyle, yaptığı işlerle çok takdir ediyordum. Bu işte beklentilerimi aşan müthiş bir profesyonellikle karşılaştım. Setteki duruşu, işe olan bağlılığı, yaydığı güzel enerji örnek alınası. Ayrıca inanılmaz bir kıvrak zekası ve müthiş bir doğaçlama yeteneği olduğunu da belirtmek isterim. Kısacası hastasıyız.