Pelin Patu Frida Kahlo oldu

Pelin Patu Frida Kahlo oldu

Habertürk'ten Nazenin Tokuşoğlu'nun Pelin Batu ile Frida Kahlo röportajı..

İstanbul'un en işlek caddesi İstiklal'de oyuncu ve yazar Pelin Batu'yla yürüyoruz. Çevredekiler bize bakıyor. Ne var? Kaşlarını hiç almamış hatta birleştirmiş bir kadın görmediniz mi hayatınızda? "Fridayız biz", hatta Batu'nun tabiriyle "Las Dos Fridas"ız... Kim mi Frida? Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon. Altı yaşında çocuk felci, 19 yaşında geçirdiği bir kaza sonrası sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkan demir parçası, ameliyatlar, düşükler, aldatılmalar...


Peki hiç mi iyi bir şey olmadı bu kadının hayatında? Olmaz mı! Kendisi zaten doğanın bir mucizesi: Umursamaz, çevreyi iplemez sıradışı görüntüsü, tavana astırdığı aynadaki yansımasına bakarak yaptığı oto portreleri ve inatla aşka inanıp onu aldatan adama ikinci kez "Evet" demesi...


Biz de Frida'ya yakışır bir şey yaptık; Frida Kahlo ile efsanevi aşkı, büyük ressam Diego Rivera'yı ağırlayan Pera Müzesi'ni Frida kılığına giren Pelin Batu ile gezdik. Ama önce biraz hazırlık yaptık. Malzemelerimiz kaş boyası, kırmızı ruj, yoğun allık, takılar, tokalar, kırmızılar, sarılar, maviler... Gerisi makyöz Tamay Karaloğlu'nun becerisi.

PELİN BATU FRİDA KAHLO OLDU

Pelin Patu Frida Kahlo oldu

■ "Bizim için Frida olur musunuz?" dediğimizde tereddüt etmeden kabul ettiniz. Frida'ya sevginizin nedeni ne?

Frida Kahlo'nun resimlerini ilk gördüğümde tutulmuştum. Daha önce böyle bir şey hiç görmediğim için ve sürekli kendini konu ettiği için seviyordum. Sonra biyografisini okuyup filmini izleyince, resimleri kadar renkli, inişli çıkışlı hayatı, solculuğu, Troçki sergüzeşti, hepsi beni cezbetti. Resimleri ve hayatı, beni bilmediğim bir gezegene sürüklediği için, bir "Los Fridos" oldum. (Frida'nın öğrencilerine verilen ad).


■ Hayatın bazıları için adil olmadığını düşünüyor musunuz Frida örneğinde? Yoksa "Değiştirmek kişinin elinde" mi?

Hayat bazılarına adil değil, evet. Ama yoksulluktan, hastalıktan, kayıplardan neler çıkartılabilir; önemli olan bu. Çoğu insan zorlukları bahane edip kılını kıpırdatmaz. Kimisinde öyle bir dürt vardır ki, engellere rağmen dünyayı değiştirirler. Rahatlığın çoğu insanı tembelleştirdiğini daha sık görüyoruz.


■ Erkekler mi yoksa kadınlar mı daha acımasız?

Diego Rivera hayatın sillesini yeterince yemiş bir kadını, o kadının kardeşiyle bile aldatmaktan çekinmiyor...
Bir hocam, "Aldatma bir insanın yapabileceği en aşağılık şey" demişti. Aldatmak hakikaten ucuz bir şey. Kendinize yalan söylemekse insanın ruhunu kemirir, ruhu varsa tabii! Ben de çoğu insan gibi, Frida ve Diego'nun ilişkilerini okuyunca, taraf oldum. Sanki onları tanıyormuş gibi, "Kadıncağıza bunu nasıl yapar?" gibi şeyler geçirdim içimden, Picasso ya da John Lennon örneğindeki gibi... Ama sonra Frida'nın yazdıklarını okudum ve "Bana ne oluyor ki?" dedim. Uzaktan gazel okumamak lazım. Yaşattığı bütün mutsuzluklara rağmen son günlerine kadar aralarında müthiş bir bağ varmış. Birbirlerine ilham vermişler, bizim için önemli olan da bu, çıkan muhteşem resimler. Frida vefat ettikten sonra, Diego da çökmüş.


■ Bu makyajla inanılmaz benzediniz Frida Kahlo'ya. Acaba onu çok iyi anladığınız için mi?

Bence makyözümüzün ve fotoğrafçımızın mahareti. Bana Frida kadar sert bakıp, dik durmak düştü.


■ Hiç böyle inişli çıkışlı bir aşk yaşadınız mı yoksa sınırlarınız belli midir? Frida olsanız "Diego bana bunları asla yapamazdı" der miydiniz?

Yaşadım. Aşk konusunda büyük konuşmaktan çekiniyorum, "Asla yapamazdı" demek isterdim ama o girdabın içine girince o kadar kolay diyemiyorsunuz. Olsa bir türlü, olmasa bir türlü. Ama böyle hararetli bir şey yaşayınca, yaşamaktan çok yaşayan ölü gibi oluyorsunuz. Şimdi geriye bakınca çok çocukça geliyor ama içinde olunca ipleri tutamıyorsunuz işte! Tabaklar havada uçuşuyor!


■ Sergiyi beğendiniz mi? Diğerlerinden farklı bir iz bıraktı mı?

Beğendim. Frida'nın çok sevdiğim resimleri var ve büyükler. Genellikle resimleri hiç tahmin etmediğimiz kadar küçüktür ama Istanbul'a gelenler öyle değil. Kolyeli otoportresini görmemiştim, bayıldım. Ne kadar naif.

20 GÜNDE 30 BİNİ AŞKIN KİŞİ GEZDİ

Pera Müzesi, şu günlerde 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en çarpıcı figürlerinden ikisini, Frida Kahlo ve Diego Rivera'yı sanatseverlerle buluşturuyor. Gelman Koleksiyonu'ndaki resim ve fotoğraflardan oluşan sergi aralık ayı sonunda açıldı, 20 Mart'a kadar sürecek. Sergiyi 20 günde 30 binden fazla sanatsever gezdi. İzleyicilerin yüzde 60'ı kadın.

KİMDİR?

Frida Kahlo 6 Temmuz 1907'de Mexico City'de dört kız kardeşin üçüncüsü olarak dünyaya geldi. Babası Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo, annesiyse Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales'ti. Resimlerinin yanı sıra inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleri ile tanınan Frida, doğum tarihini, Meksika Devrimi tarihi olan 7 Temmuz 1910 olarak değiştirdi. 143 resminin 55'i otoportre. Meksika'nın çıkardığı en büyük ressamlardan Diego Rivera ise gerek fiziksel yapısı, gerekse yapıtlarıyla "dev" bir sanatçı. İlişkileri de dillere destan...

"MUHTEŞEM YÜZYIL İÇİN KOPARILAN YAYGARA HAYRET VERİCİ"

■ Tarihin Arka Odası programı nasıl gidiyor? Sinir bozucu e-mailler geliyor mu yoksa insanlar sizi tarihçilerle görmeye alıştı mı?

Sinir bozucu mailler eminim ki geliyordur ama ben onlara bakmıyorum. Yıllardır kendimi koruma mekanizması geliştirdim, gereksiz yazılıp çizilen hiçbir şeye zaman harcamıyorum. İnsanların komplekslerini kusması için pek çok mecra var; takip etmeye başladığınız an kırılabilirsiniz. Ne gerek var, öyle değil mi?


■ Muhteşem Yüzyıl dizisini seyrediyor musunuz? Kimin performansını beğendiniz?

İzleyemedim daha. Ama kopartılan yaygarayı hayretle izliyorum. Bir diziden bahsediyoruz. Bunu bilmeseniz sanki ülkenin en büyük sorununu tartışıyoruz zannedersiniz. Burada bile kendimizle ne kadar barışık olmadığımız ortaya çıkıyor.


■ Tarihi film ve dizilere oyuncu olarak sıcak bakıyor musunuz?

Ben sinemaya Ferzan Özpetek'in Harem Suare filmiyle başlamış biri olarak, tarihi filmlere çok sıcak bakıyorum; keşke daha fazla çekilse.


■ Program dışında yeni projeler, fikirler, yeni bir şeyler var mı hayatınızda?

2011 film yılı olacak gibi gözüküyor. Ama geçen yıllardan tecrübe ettim, sete ayak basmadan konuşmamak lazım. Neredeyse batıl inançlı oldum bu konuda.
Bu filmler haricinde üçüncü şiir kitabım bitti sayılır ama tercüme etmem lazım. Bir diğer kitap var ki, tezin bir bölümünü bitirdikten sonra onu yazıp yayınevine göndermem gerekiyor.

"ÇILGINLIK DEDİĞİN ANLATILMAZ YAPILIR"

■ Sanatla aranız iyi bildiğim kadarıyla... Yeteneğiniz var mı?

Resim yapmayı dünyada çoğu şeyden daha fazla seviyorum. Hiçbir iddiam, sergi idealim yok sadece yaparken müthiş eğleniyorum. Zamanı unutuyorum. Boyalarla oynamak, kara kalemi dağıtmak, ne büyük bir haz anlatamam.

■ Sesiniz nasıl? Tarihin Arka Odası'nı renklendiren Yaprak Sayar'ın söylediği şarkıları zorlasanız söyleyebilir misiniz?

Sesim fena değil ama Yaprak gibi söylemek için eğitim almam gerekir, oysa ben profesyonel olarak kilise korosundan beri şarkı söylemiyorum. Şu anda tek arenam, duş! Yaprak gibi söylemeye teşebbüs etsem, etraftaki bütün camlar kırılabilir.

■ Çok kendi halinde, sakin, kuralına göre yaşayan bir görüntünüz var. Öyle misiniz?

Mesela aklınıza gelen en büyük çılgınlığınız neydi? Kendi halimdeyimdir, sükûneti severim, ama sonra aklıma estiği gibi atlayıp bir yerlere gidebilirim. Çılgınlıklar anlatımaz!