Ümit Yenişehirli yazdı: Alkışla seçim de vardı, kadın papa da
Ümit Yenişehirli, Papa Francesco’nun ölümünün ardından başlayan seçim sürecini ve papalık tarihine damga vuran ilginç olayları, konklav geleneklerinden kadın papa iddialarına kadar Vatikan arşivlerinden derledi.
Hıristiyan dünyası, yeni ruhanî liderini belirleyecek olmanın telaşını yaşıyor. Papa Francesco’nun 21 Nisan 2025’te ölümünün ardından, dünyanın çeşitli ülkelerinden 135 kardinal, yeni papayı belirlemek üzere oy kullanacak. Seçim; Papa’nın atadığı en üst düzey ve 80 yaş altındaki Kardinaller Heyeti tarafından Sistina Şapeli’ndeki “konklav”da, dış dünyayla iletişim tamamen kesik bir halde gerçekleşecek. Birkaç gün içinde de yeni papa; şapelin bacasından tütecek beyaz dumanın ardından, Aziz Petrus Meydanı’ndaki bir nidacı tarafından “Habemus Papam!” (Bir papamız var!) sözleriyle ilan edilecek.
İLK ASIRLARDA HALK TARAFINDAN “ALKIŞLAR”LA SEÇİLİRDİ
Papalık seçimi, Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarına kadar uzanmaktaydı. Roma Kilisesi’nin lideri, ilk zamanlar halkın da katıldığı bir seçimle belirlenmekteydi. Halk ve din adamları, adayların ortaya çıkmadığı bu seçimlerde, papa olarak seçilecek kişinin önüne giderek, kendisini alkışlarlar, böylece yeni papa belirlenmiş olurdu. Ancak zaman içerisinde parası ve gücü olan kardinaller ile siyasi etki oluşturmak isteyen krallar arasında bu yöntemi manipüle edenler çıkmıştı. Para ya da tehditle tutulan “alkışçılar” fazla gürültü çıkartıp sonucu etkileyince, alkış yönteminden vazgeçilmişti.
SEÇİMLER NEDEN KAPILARI KİLİTLİ BİR YERDE YAPILIYOR?
Papa seçimleri zaman içerisinde, kardinallerin sabit bir mekânda karar verecekleri bir organizasyonla belirlenmeye başlamıştı. Ancak bu seçimlerin süresi gereğinde fazla uzamaya başlamıştı. Bunun üzerine, seçim yapmakta zorlanan din adamlarının papayı hızlıca belirlemesi için “konklav” denilen yöntem gündeme gelmişti. Bu yöntemi tetikleyen ise 1271 baharında toplanan 17 kardinalin, inanılmaz bir biçimde iki yıldan fazla bir süre boyunca papayı seçememeleri olmuştu. Viterbo şehri yetkilileri ile halk bu durumdan usanmıştı. Bunun üzerine kardinaller, toplantı yaptıkları binaya kilitlenmişti. Ancak bu da çare olmayınca, heyetin hızlı karar vermesi için içeriye su ve yiyecek gönderilmesine kısıtlama getirilmişti.
Bu arada, kardinallerden birisi şaka yollu, “Kutsal Ruh’la irtibat kuramıyoruz, bu yüzden karar alamıyoruz” deyince, şehrin valisi halkla beraber şapelin (küçük kilise) çatısını kırdırmıştı. Kardinaller, zaman zaman yağan yağmurun altında görüşmeleri sürdürmek zorunda kalmışlar ama gene de bir karara varamamışlardı. Nihayet, Napoli ve Fransa kralları, “Ödeneğinizi keseriz” diye tehdit edince, kardinaller kolayca tahmin edilebileceği üzere Gregory X’u hızlıca papa seçmişlerdi. Bu deneyim, papalık camiasına ders olmuş, bundan sonraki seçimlerin “kilit altında tutmak” anlamına gelen (cum clave) konklav yöntemi ile yapılması kararlaştırılmıştı.
BACADAN ÇIKAN BEYAZ DUMAN
Yeni papanın seçildiğini ilan eden şapel bacasından çıkan duman geleneğinin ise tam olarak ne zaman başladığı bilinmiyor. Kimi tarihçiler, bu uygulamanın 15’inci asırdan önce görülmediğini dile getiriyor. Bu dumana neden olan da kardinallerin oy pusulalarının, sayımın ardından bir sobada yakılmasıydı. İlk zamanlar dumanın rengi kaçınılmaz olarak siyahken, sonrasında Vatikan yönetiminin “farklı” bir gelenek oluşturma arzusuyla, oy pusulalarını, içinde “Yunan zifti”nin de yer aldığı kimyasal bazı karışımlarla birlikte yaktırması üzerine beyaza dönüşmüştü.
“ANTİPAPA” DEDİKLERİ…
Hıristiyanlık tarihinde papalık seçimleri, her zaman tek bir isim üzerinde mutabakatla da sonuçlanmamıştı. İki bin yıllık süreçte bazen “çifte papa” olayları da yaşanmıştı. İlk dönemlerden bugüne kadar 260’tan fazla papa görev yaptı. “Fazla” denilmesinin sebebi ise net sayının bilinememesi. Zira, tarih içerisinde aynı anda iki, hâttâ bazen daha da fazla papanın “Ben papayım” dediği görülmüştü. Hıristiyan dünyasında yaşanan bölünme sonucu antipapalar ortaya çıkmıştı. Kayıtlara göre, yaklaşık 40 antipapa görülmüştü. Kimi zaman da karmaşık yetki ilanı süreçlerinden dolayı, ikinci papayı da tanımayan papalar da ortaya çıkmıştı. Antipapaların ilkinin Peter (MS 67), sonuncusunun ise Felix V (MS 1439-49) olduğu biliniyor.
VATİKAN REDDEDİYOR AMA “KADIN PAPA” DA VARDI
Papalık tarihinin en ilgi çekici olaylarından bir diğeri de “kadın papa” konusuydu. “Kadın Papa Joan”, 855’ten 858’e kadar hüküm sürmüştü. İngiltere’de doğan, sevgilisiyle Yunanistan’a giden, erkek kılığına girip Atina’da dinî eğitim alan, ardından da Roma’ya geçen Joan, “bir şekilde” papa olmuştu. Joan’ın erkek değil de kadın olduğu ise Vatikan Sarayı’nda (Apostolik Saray) birlikte yaşadığı sevgilisinden hamile kalıp, sokaktaki bir tören sırasında erken gelen bebeğini doğurmasıyla ortaya çıkmıştı. Joan, papaların gösterişli ve kat kat bol kıyafetlerinin altında hamileliğini saklayabilmişse de sonuçta bir zamanlama hatasına kurban olmuştu.
Hıristiyanlığı tahrif eden en önemli isimlerden birisi olan Pavlus’un, İncil’e kattığı çok sayıdaki sözden biri olan “Bir kadının öğretmesine veya bir erkeğe hükmetmesine izin vermiyorum.” sözü uyarınca “kadın papa” olayı papalık kurumu açısından tam bir fecaati. Bu nedenle de Vatikan, o skandalın ardından, Joan’ın papalığını inkâr etmişti ve hâlâ da ediyor.
GÜVERCİN KAFASINA KONUNCA PAPA SEÇİLMİŞTİ
Tarihteki garip papa seçimlerinden biri de MS 236’da yaşanmıştı. Papa St. Anterus’un ölümünden sonra, Roma Piskoposluğu rahipleri papayı seçmek için bir araya gelip, oy kullanacakları yere doğru ilerlerken, hac yapmak üzere Kudüs’e gitmekte olan bir grup hacı adayına rastlamışlardı. Tam bu sırada bir güvercin, kafileden Fabian isimli birinin başına konmuştu. Durumu gören papazlar, bunun “ilahî bir işaret” olduğuna kanaat getirerek, hemen oracıkta kendi halindeki bir Romalıyı papa seçmişlerdi. Fabian halen, “Aziz Sabestian” adıyla papalığın azizler listesinde de yer alıyor. Bazı etimologlar, birçok kültürde yer alan, “başına talih kuşu konma” sözünün, bu olaydan kaynaklanmış olabileceği görüşünde.
PAPALIK SEÇİMLERİ TARİHİNDEN RENKLİ ANILAR
Sözkonusu upuzun bir tarih dilimi olunca, süreçte bolca “renkli” anekdotun olması da kaçınılmazdı elbette. Vatikan tarihi etrafında yer alan bu anekdotlar arasında; 1655 yılında tam 80 gün süren papa seçiminde sıkılan genç kardinallerin kumar seansları düzenlemeleri, ayini yöneten piskoposun okuyacağı İncil’in sayfalarını şaka amacıyla birbirine yapıştırmaları, yemeklere müshil ilacı koymaları; bazı papaların, “Roma çok kalabalık, ben Vatikan’ı kasabadan yöneteyim” demeleri; kimi seçim süreçlerinde, “sade yemek” kuralına rağmen ihtişamlı ziyafetler verilmesi, kapıların kilitli olmasından dolayı da seçim merkezinin şarap şişeleri ve gıda atıklarıyla dolup taşması; Fransız Devrimi sırasında kuzey İtalya’yı fetheden laik jakobenlerin papa taçlarını çalmaları üzerine o sırada yeni papa seçilen Barnaba Chiaramonti (Pius VII) için taç bulunamayınca kâğıt hamurundan bir taç yapılıp başına takılması; yine Fransız devrimcilerin, Notre Dame Katedrali’nin kilise hüviyetini iptal edip, “Yüce Varlık Tapınağı”na çevirme girişimleriyle mücadele edilmesi; seçilen ama kutsanamadan ölen papanın papalık listesinden çıkartılması gibi bir dizi ilginç detay yer almakta.
- Britannica Ansiklopedisi, Papalık Maddesi
- Josh Fruhlinger, “Yedi Muhteşem Papalık Seçimi”, New York The Awl, 7 Mart 2013