Ümit Yenişehirli yazdı: Başını CHP’nin çektiği bir klasik Arap düşmanlığı

Ümit Yenişehirli, "Arap düşmanlığı" odağında yaptığı araştırmayı Ensonhaber okurları için kaleme aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dünkü “Terörsüz Türkiye” konuşmasında dile getirdiği, “Türk, Kürt, Arap ittifakı” vurgusu, beklendiği gibi CHP’nin fabrika ayarlarını harekete geçirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Erdoğan’ın, “Şam da İstanbul da ortak şehrimiz. Ne zaman ittifak yaptık o zaman tarihi çizdik. Sonra nifak sokmaya çalıştılar. Terör baronları, Türk-Kürt-Araplar üzerine kirli oyunları olanlar kazandı. İşte bu kirli oyunu bozuyoruz.” şeklindeki sözlerini jet hızıyla eleştirdi. Özel, “Çıkmış, Kürt-Türk-Arap. Hesap; Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, Arapların temsilcisi de kendisi. Bak bak bak! Bir çatı kuracak, çatıda vatandaşlık bilinci değil, ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak. Ümmetçilik, mezhepçilik üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız.” dedi.

MÜSLÜMAN TÜRK İÇİN ARAPLAR “NECİP KAVİM”Dİ

Cumhuriyet Halk Partisi, ülkeyi tek başına yönettiği 27 yıl boyunca, sonrasında da muhalefete düştüğü dönemde, her fırsatta Arap düşmanlığı sergileyen bir politika izlemişti. CHP’nin ideolojisi etrafında kümelenen gruplar da hâkim oldukları alanlarda bu düşmanlığı daima diri tutmuşlardı.

Müslüman Türk toplumunun; Peygamber Efendimize (sav) saygısı ve İslam’ın neşet ettiği coğrafyanın insanları olması nedeniyle asırlarca “Necip (soylu) Kavim” olarak adlandırdığı Araplar için, Cumhuriyet dönemiyle birlikte ise ötekileştirme, düşmanlaştırma çabaları baş göstermişti.

CHP'NİN MAZİSİ ARAP DÜŞMANLIĞIYLA DOLU

CHP’nin bu yaklaşımı, öncelikle devlet eliyle yürütülen iç ve dış politikada belirgin hale getirilmişti. Dış politikada, her koşulda Arap karşıtlığı öne çıkartılırken, içeride de gerek genel kültürel akımlarda gerekse de müfredatla eğitim çağındaki kuşaklara da bu anlayış empoze ediliyordu.

Parti; yeni ideolojiyi duyuran ve çoğaltan bir işlev gören basın, sinema ve tiyatro ile Araplara yönelik olumsuz imaj ve kalıp düşünceleri geniş kitlelere olumsuz içeriklerle ulaştırmaktaydı. Film, piyes, haber ve köşe yazılarının yanı sıra basında önemli bir yer tutan karikatürlerde de Araplar istinasız en kötü imajlarla canlandırılmaktaydı. Arap milletlerinin inanç, gelenek, kıyafet ve daha birçok özellikleri daima alaycı, hakir görülen bir yaklaşımla ele alınmaktaydı.

DERS KİTAPLARI: “ARAPLAR BİZİ ARKAMIZDAN VURDU”

Eğitim müfredatı oluşturulurken, Araplarla araya mesafe koyma, hâttâ düşmanlaştırma çabaları yürütülmüştü. Öncelikle küçük bir Arap grubunun faili olduğu Osmanlı’ya yönelik saldırılar, bütün bir Arap kavmine şamil kılınarak, “Araplar bizi arkadan vurdu.” söylemi ısrarla tekrarlanarak zihinlere yerleştirilmeye çalışılmıştı.

Cumhuriyet’in ilk tarih ders kitaplarında Araplar hakkında, “hain, çok pis, erkek egemen, kadınlara değer vermeyen, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, yağmacı, kan davası güden, medeniyetten uzak ve vahşi bir yaşam süren” gibi olumsuz ifadelere sıkça yer verilmişti.

CHP’YE GÖRE FLORANSA İLE KUDÜS ARASINDA BİR FARK YOKTU

Dönemin ders kitaplarında, Hilafet’in ilga edilmesi de savunularak, “Hilafet, Müslümanların kurtulması gereken bir yüktü.” ifadelerine yer verilmişti. Yazı ve konferanslarıyla yeni ideolojinin sunumunda en etkin isimlerden birisi olan gazeteci-yazar ve CHP milletvekili Falih Rıfkı Atay, Cumhuriyet idaresinin Arap halkları ve coğrafyasından kopuşunu çok doğru bularak, “Biz Kudüs’te kirada oturuyoruz. Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi.” diyordu.

YEŞİLÇAM DA “GÖREVİNİ” YAPTI

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte devletin resmi ideolojisini geniş kesimlere benimsetme misyonu güden Türk sineması da eski düzeni kötülemeyi görev bilmişti. Gerek eski filmlerde gerekse daha yeni tarihli filmlerde, Araplar hemen her zaman, “kalleş, arkadan vuran, üçkâğıtçı, tembel, şehvet düşkünü, çok eşli ve ahlaksız” gibi olumsuz sıfatlarla yansıtıldı.

“ORTA ASYA’DAN GELDİK” VURGUSU

Bu alandaki diğer yaklaşım ise Türklerin tarihini sadece Orta Asya’ya dayandırarak, toplumu; Osmanlı, dolayısıyla da Arap coğrafyasındaki varlığıyla ilişkili köklerinden uzaklaştırılma çabalarında sergilenmişti. Gerek ders kitaplarında gerekse de kültürel temsillerde, Türk tarihi ele alınırken, bin yıllık İslam dönemi atlanarak, Türklerin Anadolu’ya adeta Orta Asya inançları eşliğinde geldiği vurgusu yapılmaya çalışılmıştı.

2023’TEKİ ARAŞTIRMADA BİLE “KÖTÜ ARAP” İMAJI

CHP’nin temellerini attığı, iktidarda olmadığı zamanlarda bile eğitim ve kültürel alanlardaki ideolojik etkisiyle varlığını sürdürme eğilimi sergileyen “Arap düşmanlığı”, çok yakın tarihli bir araştırmada da izlerini göstermişti.

Halen, Endonezya’da Türkiye’nin Cakarta Büyükelçiliği görevini yürüten Prof. Dr. Talip Küçükcan’ın, iki yıl önce yaptığı Araplara yönelik algı ve tutumları ölçümlediği bir araştırma, Türk toplumunun önemli bir bölümünün, Araplar hakkında olumsuz kalıp yargılara – hâlâ - sahip olduğunu ortaya koymuştu:

Türk toplumundaki Araplara yönelik kanaat: Toplumun yüzde 65’i erkekleri zevk, sefa ve eğlenceye düşkün, yüzde 44’ü aşırı dindar ve yobaz, yüzde 50’si çalışamaya gerek duymayan, tembel, yüzde 45’i Türkleri arkadan hançerleyen, yüzde 43’ü pis bir millet ve yüzde 37’si zor zamanlarda güvenilemeyecek bir millet Arap milleti.

- Doç. Dr. Necmettin Acar, “Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Türk-Arap İlişkilerinde Psikolojik Faktörler”, Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Temmuz-Aralık 2023

- Doç. Dr. M. Talha Çiçek, “Erken Cumhuriyet Dönemi Ders Kitapları Çerçevesinde Türk Ulus Kimliği İnşası ve ‘Arap İhaneti’”, Dîvân Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, S. 32, 2012