Ümit Yenişehirli yazdı: Cuma hutbesi, kıyafet ve tarih

Son dönemde cuma hutbeleri için seçilen konular üzerinden tartışmalar sürerken Ümit Yenişehirli tarihte medeniyetlerin giyinme ve kıyafet kavramlarına bakışını kaleme aldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cuma hutbeleri, son dönemlerde sıklıkla tartışmalara konu ediliyor. Seçilen hutbe konularında itirazlar da mesela, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün hava durumunu açıklamasını, “Meteoroloji, ‘Neden aşırı sıcaklar geliyor?’ dedi” yaklaşımıyla eleştirmeye benzer bir tuhaflıkta ilerliyor. Buradaki ilginç bir başka nokta da Cuma ve cami cemaatinin konuya pek girmemelerine karşılık, her fırsatta “seküler” ya da “laik” olduğunu ifade eden kesimlerin tartışmaları başlatıyor olmaları.

HUTBENİN BAŞLIĞI: “HAYÂ: ALLAH’IN EMRİ, FITRATIN GEREĞİ”

DİB’in yoğun bir biçimde tartışılan hutbelerinden birisi de 1 Ağustos tarihini taşıyor. Bu hutbenin “artçıları” ise halen devam ediyor. Aslında, “Hayâ: Allah’ın Emri, Fıtratın Gereği” başlıklı hutbede bir fevkaladelik de yoktu. Diyanet İşleri Başkanlığı, her zaman yaptığı gibi, bu hutbede de kadim yöntem olan Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas izleğinde; İslam’ın bir kısım hükmünü, milyonlarca Müslümana hatırlatmıştı. Hutbe konusu gereği, kılık kıyafetle ilgili kimi değerlendirmeler de içeriyordu.

ARAPÇA KIYAFET, “KİŞİLİĞİ BELİRLEME” ANLAMINA GELİYOR

Hutbenin kıyafetle ilgili bölümünde, “Maalesef, mahremiyetin pervasızca ihlal edildiği bir çağda yaşıyoruz. Günümüzde giyim sektörü, modacılar ve bazı medya çevreleri, ‘özgürlük’ ve ‘çağdaşlık’ adı altında çıplaklığı özendirmekte, örtünmeyi değersizleştirmektedir. Oysa ki, insanın bedenini, mahremiyetini ve özelini toplum önünde sergilemesi; aklın, vicdanın ve fıtratın bozulmasıdır.” denilmekteydi.

Kıyafet, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’den itibaren yeryüzünde var olmuştu. Arapça, “birinin peşinden gitme; çocuğun soyunu, kişiliğini belirleme” anlamlarına gelen “kıyâfe”den türetilen bu kelime, hem insanın kişiliğini yansıtması hem de geleneğin takip edildiğini göstermesi açısından giyim kuşama isim olmuştu.

Evrimci teorisyenlerin “vahşi, çıplak ilk insanlar” iddialarının aksine dünya, Hz. Âdem’le birlikte kıyafetle tanışmıştı. Kur’an-ı Kerim’de de Araf ve Nahl Surelerinde, insana hayâsı ve örtünmesi için elbise verildiği, bunun soğuk ve sıcağa karşı vücudu koruduğu da belirtilmekteydi.

TARİHTE GİYİNMEK ASIL, “AZ GİYİNMEK” İSTİSNAYDI

İnsanlık tarihi boyunca giysi, coğrafî ve kültürel bağlamlara göre farklı anlamlar kazanmış olsa da son tahlilde giyinmek asıl, “az giyinmek” istisnaydı. Tamamen çıplaklık ise fevkalade nadirdi.

En eski çağlarda, her iki cinsiyet için de giyim; peştamal, yelek, gömlek veya tunik ile pelerin ve cübbe ile sınırlıydı. Çeşitli hayvanların derileri ile keten, sonraki asırlarda da yün örmeler kullanılıyordu. Genellikle dökümlü kıyafetler tercih ediliyor, düğümler, tutturulmuş kumaş parçaları, kemerler, kuşaklar ve yakalar stili tamamlıyordu. Bu dökümlü elbise türü, Yunanistan, Roma ve Mezopotamya gibi Akdeniz ve Orta Doğu bölgesindeki diğer toplumların da kıyafetlerine benziyordu. Pers, Kuzey Hindistan ve Çin’de ise dar giysiler ile pantolon tercih ediliyordu.

ANTİK YUNAN’DA ÇIPLAKLIK, “MÜKEMMELİYET VE SAFLIK”TI

Dünyada, asırlar boyunca, az kıyafet söz konusu olmamış, sokağa çıkılacak bir giysi genellikle en az dört, beş parçadan oluşmuştu. İslam dünyası da hayâ ve mahremiyet eksenli dinî kurallardan dolayı kreasyonların gayet kapalı olduğu bir toplumsal zemine sahipti. Orta Çağ’da ise özellikle Avrupa’da, kat kat tarz ve uzun kesimlerden dolayı çok fazla kumaş tüketilmeye başlanmıştı. Kumaş tüketiminin artışında, insanların kıyafetle gösteriş yapma arzuları da etkili olmuştu.

Bazı toplumlarda ise az giyinme bir stil olmuştu. Batılı antropologların ileri sürdüklerine göre, tropikal iklim kültürlerinde “az sayı ve ölçüde giysi”, neredeyse tamamen hava şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştı. Ne var ki, hiç de tropikal olmayan Mezopotamya coğrafyası ile antik Yunan ve Roma’da da az giysi tarzı vardı, hatta tamamen çıplaklık da sıklıkla görülen bir şeydi. Yunanlar, çıplaklığı idealizm ile estetiğin bir buluşması olarak nitelendiriyorlardı.

Filozof Eflatun, olimpiyatlar ile diğer atletik etkinliklerin çıplak yapılmasını överek, bunu “mükemmeliyet ve saflığın” bir göstergesi saymaktaydı. Eski Yunan’da gymnasium (spor salonu) kelimesi, “çıplak olmak” anlamına gelen gymnos kelimesinden türemişti. Bazı Mezopotamya toplulukları ile Cahiliye Araplarında ise kadınların belden yukarısı çıplak şekilde dolaştıkları bilinmekteydi.

Bu arada, antik çağlarda, özellikle Yunan ve Roma dönemlerinde, putperest inançlar doğrultusunda yapılan heykellerin çok büyük bir bölümünün çıplak formda olması da bu toplumlardaki çıplaklığa karşı alışkın olma eğilimini güçlendirmişti.

KIYAFET YERİNE DÖVME VE BOYA

Eski toplumların bazılarında, az giysi yerine vücuda dövme yaptırmak, boyamak ve dinsel amaçlı yara izi bırakma âdeti de vardı. Bu âdet, Afrika, Avusturalya ile Güney Amerika’daki bazı kabilelerde sosyal statüyü, kabilenin totemik kimliğini ve çeşitli ritüelleri sembolize etmenin yanı sıra “mutlak çıplaklığı” belli ölçülerde perdeleme amacı da taşımaktaydı.

MISIRLI KÖLELER AÇIK SAÇIK GİYİNMEK ZORUNDAYDI

İklimsel şartlarının açık giyim tarzına gerekçe yapıldığı toplumlardan birisi de antik Mısır’dı. Mısır’da hafif ve şeffaf kıyafetler yaygındı. Her iki cinste de genellikle ince keten giysiler, bazen de üzerine yine ince kumaştan pelerin olurdu. Sınıflı bir toplum olan Mısır’da, kendilerine “asil” diyenler, gene açık ama gösterişli kıyafetleri tercih ederken, kendilerine benzememeleri için hizmetçi ve kölelerin ise neredeyse çıplak – sadece bir peştamal – çalışmasını istiyordu.

Mısır ve diğer bazı antik toplumlardaki erkeklerde; sahte saç, sahte sakal, hatta “metal sakal” da kıyafeti tamamlayan aksesuarlardı. Eski toplumlarda erkeklerde takke, külah, şapka, sarık, türban ve benzeri, kadınlarda da örtü ve değişik saç kapatma aksesuarları adeta olmazsa olmaz hükmündeydi.

- P. Simmons, Dina de Marly, Britannica Ansiklopedisi, Elbise - Giyim Maddesi

- Nebi Bozkurt, TDV İslam Ansiklopedisi, Kıyafet Maddesi