Ümit Yenişehirli yazdı: Kim bu Dürzîler?
Suriye'nin başkenti Şam'ın güneyinde yer alan Sahnaya'da, Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri ile silahlı Dürzi gruplar arasında çatışma yaşanıyor. Ümit Yenişehirli, son günlerde sık sık adını duyduğumuz Dürzîlerle ilgili bir araştırma yazısı ele aldı.
Suriye’deki istikrar ortamını bozmak isteyen İsrail’in, “Dürzîleri koruma” yalanıyla başlattığı saldırılar şimdilik durmuş görünüyor. Olayların merkezindeki Dürzîler ise vatandaşı oldukları ülkenin safında değil de saldıran ülkenin yanında yer alışlarıyla gündem oldular. Peki; yaklaşık bin yıldır bölgede olan bu küçük ama gizemi büyük topluluk nedir, kimdir, nasıldır? Bir bakalım…
SOYLARININ EHL-İ BEYT’E UZANDIĞINI İDDİA EDİYORLARDI
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’ndeki “Dürzîler” maddesinde yer alan bilgilere göre; Dürzîlik, hânedan adını Hz. Fâtıma’dan alan, kurucularının Hz. Fâtıma ve Hz. Ali yoluyla Hz. Peygamber’in (s.a.v) soyundan geldiğini iddia eden Fatımî devletinin yönetiminde, 11. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştı.
Bugünkü Tunus civarında kurulan devlet, 250 yılı aşkın bir süre varlık göstermiş, Sicilya’yı fethedecek kadar da askerî başarılar ortaya koymuştu. Ancak bu devlet, çoğunluğu toplumdaki heterodoks inanç farklarından beslenen iç savaşlarla güçten düşmüştü. Önce Abbasîlerin kontrolüne giren Fatımîler, sonrasında da Türk sultanlığı Memlûkluların hâkimiyetinde kalıp tarih sahnesinden silinmişlerdi.
SULTAN HÂKİM-BİEMRİLLAH, “İLAH” OLDUĞUNU İLAN ETTİ
Dönemin ilahiyat ve entelektüel çevrelerinde, antik Yunan ve Roma kaynaklı felsefî akımlara büyük ilgi gösterilmekteydi. Özellikle “uluhiyet” (ilahlıkla ilgili olan) kavramı etrafında Yeni Eflatuncu düşüncelerden beslenen hem temelsiz hem de sonuçsuz tartışmalar yaşanmaktaydı. Hanedan yöneticileri de bu tartışmalara faal olarak katılmaktaydı.
Dürzîlik, altıncı Fatımî halifesi el-Hâkim Biemrillâh döneminde kurulmuştu. Onun, tuhaf kişiliği, problemli İslam düşüncesi ve bunlardan doğan hezeyanlarından yararlanmak isteyen çevreler, Şiîliğin İsmâiliyye kolundaki hiyerarşide hâkimiyet kurmak için fırsat bulmuşlardı. Biemrillah, kendisini “ilahî bir varlık” sanıyordu, çevresindeki yönetici ve din adamları da onun bu düşüncesini kavramsallaştırmaya girişmişlerdi. Özellikle Hamza b. Ali, Sabîlik, Yezidîlik, İslâmiyet, Yahudilik, Hristiyanlık, Budizm, Yunan felsefesi ve eski Mısır inançlarından aldığı unsurlarla Dürzîliğin itikadî çerçevesini oluşturmuştu.
Bu gelişmeler, Biemrillah’ın kendisini “ilah” olduğunu ilan etmesine kadar varacaktı. Aslında Biemrillah, “ilah olmadan” önce de garip halleri olan birisiydi. İnanılmaz derecede acımasız bir yönetici olan halife, üzerindeki yün elbiseyi 7 yıl çıkartmadan giymişti. Sokaklarda eşekle dolaşması da meşhurdu. İlahlığını ilan ettikten sonra devlet yöneticileri yazılarının başına “Rahman ve rahim olan el-Hâkim” ibaresini eklemeye başlamışlardı.
Bu arada Dürzî adı, bir iddiaya göre, Haçlı seferleri sırasında Lübnan dağlarına gelen Kont Dreux’dan alınmıştı. Sonrasında Dreux ve çevresindeki topluluk adeta buharlaşarak yok olmuştu.
KELİME-İ ŞEHADET, NAMAZ, ORUÇ, HAC VE ZEKÂT KALDIRILDI
Dürzîliğin kurucusu Vezir Hamza b. Ali, toplumdaki rol modeli ise Halife el-Hâkim Biemrillah’tı. Biemrillah, önceleri beş vakit namaz kılmamasıyla bilinir olmuş, Cuma, cenaze ve bayram namazlarına da iştirak etmemişti. Ali ve Halife, namaz yerine, “doğru sözlülük” kuralını getirmişti. İkilinin hükmüne göre, dindaşı için doğru sözlülük mecburiyetindeki bir Dürzî, başka din mensupları karşısında ise bu mükellefiyetten muaf oluyordu. Biemrillah, sonra sırasıyla “Din kardeşini koru, yeter.” diyerek zekâtı kaldırmış, “Bu eskiden vardı, artık yok.” sözleriyle oruç tutmayı da iptal etmişti.
Kategorik olarak bütün peygamberlere karşı olan Hamza b. Ali ve Halife el-Hâkim Biemrillah, çok sayıda peygamberin şeriatında yer aldığı için hac ibadetini bir süre sonra geçersiz kılmışlardı. Ayrıca, cihadı da ilga ettiklerini açıklamışlardı. Dürzîlikte, ölümle birlikte ruhların başka başka bedenlerde tekrar dünyaya döndüğüne de inanılmaktaydı.
KIZ KARDEŞİ ÖLDÜRTTÜ, TARAFTARLARI “ÖLMEDİ, GÖĞE ÇIKTI” DEDİ
El-Hâkim Biemrillah, 13 Şubat 1021 gecesi, sık sık gittiği Mukattam Dağı'na gene çıkmış ancak o geceden sonra bir daha kendisini gören olmamıştı. Kaybolduğu yerde sadece, üzerinde hançer izleri bulunan elbisesi vardı. Onun ilahlığına inananlar ise göğe yükselerek “gaybubet”e karıştığı safsatasına inanmışlardı. Oysa tarihçiler, Biemrillah’ı onun çılgınca davranışlarına artık tahammül edemeyen kız kardeşi Sittimülk’ün öldürttüğünü belirlemişlerdi.
EN HAYATİ İNANIŞLARINDAN BİRİSİ TAKİYYE RUHSATIYDI
İslam tarihi boyunca ana gövde olan sahih Müslümanlık anlayışına sahip çevreler, Dürzîlik’teki sorunlu ama buna rağmen yer yer kendilerini İslam’a nispet eden inanışlar konusunda çok hassas ve sert önlemlerden yana olmuşlardı. Bu durum da takiyeciliğin Dürzîler arasında yaygınlaşmasına yol açmıştı.
Buna göre, başka din mensuplarının yanında “el-Hâkim şehadeti” değil, Kelime-i Şehadet getirilebilirdi. Hatta şartlar çok daha sıkıntılıysa el-Hâkim’i lanetleyip, ona küfretmek de cevaz verilen tutumlar arasındaydı. Dürzîlerin, Lübnan’ın dağlarına kaçıp, asırlarca o bölgede yaşamalarının temelinde de inanışlarına karşı İslam dünyasındaki tepki dolu anlayıştan çekinmeleri yatmaktaydı.
“PEYGAMBER” El-MUKTENÂ ÖLÜNCE DÜRZÎLİĞE GİRİŞ-ÇIKIŞ KAPANDI
“Dürzîlik dininin peygamberleri”nden sayılan Bahaeddin el-Muktena’nın 1021’deki ölümünün ardından ise Dürzîliğe giriş çıkış kapanmıştı. Böylece küçük bir nüfusa sahip olan Dürzîler, yaklaşık bin yıldır topluluk içi evlenmelerle varlığını sürdürmüş, nüfusları oldukça az sayıda kalan kapalı bir toplum olarak bugünlere kadar gelebilmişlerdi.
İSRAİL’DE ZORUNLU ASKERLİK GÖREVİ OLAN TEK YABANCI TOPLULUK
Britannica Ansiklopedisi’nin “Dürzî” maddesindeki bilgilere göre de Dürzîler, tarih boyunca İslam devletlerinin takibi ve zaman zaman baskısı altında yaşamışlardı. Osmanlı’nın yıkılış döneminde Fransızlarla iş birliği yapan, sonrasında Yahudi yerleşimcilerle ortak hareket eden Dürzî toplumu, 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasını takiben, bu toplumla çok daha yakın ilişkiler içine girmişti. İsrail’de, nüfusu 120 bin civarında olduğu tahmin edilen Dürziler, Yahudi olmayan topluluklar arasında, İsrail ordusunda – Dürzî liderlerin talebiyle - zorunlu askerlik yapan tek grup olarak da biliniyor. Ayrıca, Dürzî erkeklerin yüzde 40’ı da İsrail saldırı güçlerinde istihdam ediliyor. Kendilerini gizleme pratikleri nedeniyle tam rakam bilinmemekle beraber dünya genelindeki Dürzî nüfusun, Suriye 700 bin, Lübnan 350 bin, Ürdün 20 bin, AB ülkeleri 100 bin ve ABD’de 20 bin olmak üzere 1,5 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor.