Ümit Yenişehirli yazdı: 'Ya çıkarsa'nın hikayesi

Yılbaşı gecesi yaklaşırken Ümit Yenişehirli her yeni yıl öncesinde gündeme gelen yılbaşı piyangosunun tarihçesini kaleme aldı.

Her yılbaşı öncesi olduğu gibi, bu yılbaşı yaklaşırken de piyango üzerine sohbetler artıyor. Milyonlarca insan; yılbaşına kadar, bir avuç insanın kazanacağı para ödülleriyle ilgili olarak kendisinin de şanslı insanlar arasında yer alacağı sanrısıyla “o parayla neler yapacağını” konuşacak.

Sonrasında ise saatler 1 Ocak’a girildiğini gösterdiğinde, yine aynı milyonlarca insan, bu defa da para ödülünü kazanan bir avuç insanın bu parayla neler yapabileceğini konuşacak.

KUMAR, BAHİS VE PİYANGONUN TANRILARI VARDI

Piyangoyu modern zamanların toplumsal bir fenomeni olarak görsek de aslında geçmişi çok eski asırlara kadar uzanmakta. Britannica Encyclopedia’nın “Lottery Maddesi”nde yer alan bilgilere göre, arkaik toplumlarda, genellikle yılbaşları ve bazen de büyük festivallerde piyango alışkanlığı vardı. Bahis ve kumarda kazanma ile tanrıların lütfu arasında bağ kuran antik çağ inanışlarına göre, piyango aracılığıyla gelen “şans” da tanrıların bir hediyesi olarak görülüyordu.

Yunan ve Roma’nın hayal ürünü tanrı ve tanrıçaları arasında bu işlere bakanları da vardı. Buna göre; Yunan’da Tyche ve Fortuna, Roma’da da Hermes ve Merkür, şans işlerinden sorumluydu. Roma’da piyango çekilişi sırasında Fortuna’nın adı zikredilirdi. Yine, fakir ve köleler, kaderlerinin değişeceği inancıyla Fortuna tapınağına gider, dar gelirli olmasına rağmen zar zor bulduğu parayla aldığı kurbanı tapınağa bağışlar, bağışlarken de “Fors Fortuna!” diye bağırırdı.

O dönemde piyango, sadece para kazanmak değil, bir nevi “tanrılarla zar atmak” anlamına da geliyordu. Putperest inancına göre, eğer bir kişinin biletine ikramiye çıkarsa, o kişi ruhsal olarak da “doğru yolda” sayılırdı. Kazanamayanlar ise bunun bir “günah kefareti” olduğunu var sayardı.

ROMA’DA EGZOTİK HAYVANLAR PİYANGO ÖDÜLÜYDÜ

Eski çağlarda da piyango ödülü kazanma umuduyla halka satılacak biletlerle kamunun harcamalarını finanse etmek bir yöntemdi. Roma imparatorluğunda düzenlenen piyangoların gelirleriyle birçok kamu binası, köprü ve yollar yapılmıştı. İmparator Augustus, bu alanda büyük organizasyonlara imza atmıştı.

Onun döneminde yılbaşı ve büyük festivallerde çekilişler yapılırdı. Ödül olarak malikâneler, gemiler ile maymun, fil, kaplan gibi egzotik hayvanlar verilirdi. İmparatorluk sarayında düzenlenen bazı piyangolarda ise kimi eksantrik imparatorlar, bazen “on deve”yi, bazen de “on sinek, bir avuç fındık, bir kürdan”ı büyük ödül yapıyordu.

ÇİN SEDDİ’NİN İNŞASINDA PİYANGO GELİRLERİ KULLANILMIŞTI

Antik Çin’de ise yeni yılı piyangosu, en bilinen çekilişlerden birisiydi. MÖ 200 civarında, Han Hanedanlığı dönemindeki bu piyangoya halkın yoğun katılımı görülürdü.

“Beyaz Güvercin Bileti” alanlar, kendilerinin devrin zenginleri arasında sokacak büyüklükte ödülü olan bir çekilişin şanslıları olma hayali kurabilirlerdi.

Bu piyangoya yönelik ilgi o kadar yüksekti ki, satılan biletlerle Çin Seddi'nin inşası gibi devasa kamu projeleri finanse edilmişti.

HALK VERGİDEN KAÇIYORSA PARAYI PİYANGO İLE TOPLA

Orta Çağ krallıkları da piyango çekilişlerini, “gönüllü vergi” mantığıyla ele almıştı. Hemen her devirde ve her miktarda verginin halk nezdinde sevimsiz göründüğünü bilen yöneticiler, düzenledikleri piyangolarla “gönüllü vergi” toplama yoluna gitmişlerdi.

Hollanda, Belçika ve Danimarka gibi ülkelerde, şehirlerin surlarını yenilemek için piyangolar tertip edilirdi. İngiltere’de yeni gemi almak ve limanları onarmak için piyangolar düzenlenirdi. British Museum da çekilişten elde edilen paralarla inşa edilmişti.

Vatikan, görünürde piyangoya karşı çıksa da Trevi Çeşmesi (Aşk Çeşmesi) ve Lateran Bazilikası, Papalık tarafından düzenlenen piyangolardan elde edilen gelirlerle yapılmıştı.

Modern zamanlarda ise ABD’de Kongre, birçok kez “piyangonun günah ve halkı boş umutlara bağlayan bir organizasyon” olduğunu belirterek yasaklama kararı almaya çalışmışsa da başarılı olamamıştı.

Eyaletlerde yaygınlaşan piyangolarla büyük paralar toplanmıştı. İlerleyen süreçte; Columbia, Dartmouth, Harvard, Princeton ve Yale gibi üniversitelerin inşa edilmesine düzenlenen piyangolarla başlanmıştı. Avustralya’da da 1950 yılında Sidney opera binasının inşası için çekiliş düzenlenmişti.

LOTO ADI, ŞEHİR YÖNETİCİLERİNİ KURA İLE SEÇMEDEN DOĞMUŞTU

Bugün, birçok ülkede piyangonun adı olan “loto, lotory” deyimi, İtalya’daki çekilişlerle ortaya çıkmıştı. Venedik ve Cenova’da şehrin belediye başkanı ile konsey üyelerinin kura ile seçilme geleneği vardı. Bu çekilişler günler öncesinden büyük bir toplumsal ilgiyle karşılanırdı.

Halk, kimin seçileceği üzerine bahis oynamaya başlardı. Bu bahisleri düzenleyen organizasyon şirketleri olurdu. Seçilecek adayı tutturanlar büyük ödüller kazanırdı.

Zaman içinde bu bahisler o kadar popüler olmuştu ki, başlangıçta bu çekilişleri yasaklamak isteyen merkezî idare, ortamdaki dönen büyük paraları görünce yasaklamak yerine “lotto” adı altında çekilişleri resmileştirerek, vergi alma yoluna gitmişti.

“APTAL” DEMESİNLER DİYE GİZLİCE BİLET ALIRLARDI

Piyangonun tarihinde biletlerin üzerine isim yazma uygulaması da vardı. Kazandığı takdirde biletin gerçek sahibi olduğunu kanıtlama amaçlı bu uygulamada toplumun bazı çekincelerine dair tutumlar da görülebiliyordu. İnsanlar, piyango bileti almakla birlikte, kazanma şanslarının ne kadar düşük olduğunu biliyorlardı.

Piyangoya katılanlar; böylesi bir ihtimal için para harcamalarından dolayı küçük görülebileceklerini, kendilerine “aptal” denilebileceğini düşündükleri için de biletleri gizlice alır, ayrıca takma isimler kullanırlardı.

Hatta bazen kendileriyle dalga geçtikleri de olurdu. İngiltere’de bir ara piyango biletleri üzerine, “Bir aptal ve para, yakında ayrılılar.” yazmak moda olmuştu. Ayrıca, dinen piyangonun kumar sayılmasından dolayı toplum nezdinde “günahkâr ve hafif” görünmek istemedikleri için de gizliliği tercih ederlerdi.

PİYANGO BİLETİ AL, HAPİSTEN KURTUL

Piyango türleri içerisinde, İngiltere’de uygulanan bir yöntem ise muhtemelen alanın en ilginç pazarlama taktiklerinden birisiydi. İngiltere’de idare, nerdeyse tarihin her devrinde asayiş sorunu yaşanan Londra ve bazı büyük şehirlerde tıka basa dolu olan hapishanelerdeki kalabalık nüfustan piyango yoluyla yararlanma yoluna gitmişti.

Buna göre, genel piyangolar düzenlenirken, hapisteki mahkûmların kazanacakları ödül de hürriyetlerine kavuşturulma taahhüdüydü. Bilet alan mahkûmlar, ağır suçlar haricinde “suçlarından dolayı af garantisi” almaktaydı. Düzenlenen piyangoda, bu kategorideki “ödül” olabildiğinde fazla sayıda tutularak katılımın artması amaçlanırdı.

300 MİLYONDA 1 İHTİMAL

Piyango, tarih boyunca toplumları meşgul etse de büyük ikramiyeyi kazanma ihtimaline ilişkin günümüzde yapılan hesaplamalar, çekilişlere bağlanan umutların ne kadar da temelsiz olduğunu ortaya koymakta. İhtimal hesaplarına göre, bir kişinin büyük ödülü kazanma ihtimali bilet ve katılımcı sayısına göre 14 (Türkiye’de 10 milyon) ile 300 milyonda (ABD’de 292 milyon) 1 arasında değişiyor.

Durumu daha iyi anlayabilmek için, başka bazı ihtimallerin sıralaması ise çok daha zihin açıcı olabilir: “Yıldırım isabet etmesi 1/15.000. Meteor çarpması 1/1.600.000. Köpek balığı saldırısına uğramak 1/3.700.000. Uçak kazasında ölmek 1/11.000.000.” Ayrıca, üst üste yaklaşık 28 kez yazı tura atıp, hepsinde de “yazı” getirme ihtimali, büyük ödülü kazanmaya yakın bir ihtimal.