Ahmet Hakan'dan Erbakan'a zeka cevabı

Ahmet Hakan'dan Erbakan'a zeka cevabı

Dün Radikal yazarı Ezgi Başaran'ın Necmettin Erbakan'la yaptığı röportaj çok konuşuldu. Erbakan'ın "Benim zekamı ölçmeye makine yetmez" sözlerini bugün Ahmet Hakan diline doladı. Hakan'ın Zekâ körleşmesi başlıklı o yazısı;

RADİKAL yazarı Ezgi Başaran, Erbakan Hoca'ya sormuş:
“Hiç IQ'nuzu ölçtürdünüz mü?”

Hoca cevap vermiş:

“Hayır. Çünkü benim zekâmı ölçmeye makine dayanmaz.”

Bu soru-cevap, okuduğum ilk anda bende de bir “Nasrettin Hoca fıkrası etkisi” yarattı.
Gülümsedim.
Ama sonra dimağımda kekremsi bir tat oluştu.
Ve hemen gülümsemeyi kestim.
Şu üç şey geldi aklıma peş peşe:
- BİR: İsmet Özel'in “Ve zekâ babacan tavrıyla tiksinti verir” dizesi...
- İKİ: “Zekânı ölçmeye dayanacak makine icat edilir ama egonu ölçmeye dayanacak makine icat edilemez” cümlesi.
- ÜÇ: Kibir karşısında gösterilmesi gereken mümin tavrının, Erbakan Hoca söz konusu olduğunda neden askıya alındığı meselesi...

HOCA ZEKİDİR

Erbakan Hoca'nın zekâsına laf söyleyecek değilim.
Zekidir kendisi.
Organizasyon padişahıdır. Örgütleme kralıdır. Kavrama şahıdır. Maddelere ayırma lordudur. Algılama sultanıdır.
Sorun burada değil.

ZEKÂ KÖRLEŞMESİ


Sorun şurada:
Erbakan'ın bu özellikleri, bu zamana kadar öyle çok övülmüş, öyle çok kutsanmış, öyle çok takdir edilmiştir ki...
Ortaya “zekâ körleşmesi” dediğimiz olgu çıkmıştır.
Zekâ körleşmesi... Yani insanın bir sınırı olduğu gerçeğini reddetme...
Zekâ körleşmesi... Yani gerçeklik duygusunu yitirme...
Zekâ körleşmesi... Yani en doğrusunu kendilerinin bileceği vehmine kapılma...
Ve bu körleşme illeti sonunda Erbakan, gayet ciddi olarak “Siz bir leblebici dükkânını bile idareden aciz iken ben yeni bir dünya kurarım” ya da “Siz üç koyunu güdemezken ben on binlerce çobanı sevk ve idare ederim” diye düşünür olmuştur.

HEP MAKİNE PROFESÖRÜ KALSAYDI

Erbakan Hoca, siyasete girmeyip de bir “makine profesörü” olarak hayatını sürdürseydi...
Ve mesela dünyayı sarsan icatlar yapsaydı...
Bu denli bir “zekâ körleşmesi” hastalığının pençesine düşer miydi?
Hiç sanmıyorum.
Çünkü...
Siyaset, zeki insanlarda zekâ körleşmesini artıran bir alan...
Eğilip bükülen insanlar, abartılı övgüler, sorgusuz sualsiz biat etmeler, artan hayranlıklar falan...
Siyaset alanı, çok zeki insanların kendilerini üstün görme, gerçeklik duygusundan uzaklaşma ve sınırsız uçuşa geçme dürtüsünü çarparak artıran bir alan.

ERDOĞAN DA ZEKİ AMA..

Ben sözümü Erbakan üzerinden söyledim ama başkalarını da işin içine dahil edebilirim.
Mesela Tayyip Erdoğan'ı...
Allah için Tayyip Erdoğan da zeki bir insan.
Karizma var, örgütleme yeteneğine diyecek yok, kitlelerle büyülü ilişkiler kurmada bir numara, anında kavrama özelliğinin maşallahı var.
Ama fakat lakin...
Korkarım ki...
“Zekâ körleşmesi” onda da bir tür “üstünlük duygusu” yaratıyor.
En iyisini kendisinin yaptığını düşünüyor.
“Gölge etmeyin başka ihsan istemez” diyor.
Yani mırın kırın edenleri bir tür “gölge edenler” olarak görüyor.
Ve ortaya bir otoriterlik çıkıyor.
Kendisinin bile tam olarak farkına varamadığı türden bir otoriterlik...
Ve böylece...
“Zekâ” denilen nimetin karanlık yüzünün bir başka hikâyesi de ortaya çıkmış oluyor.

Ahmet Hakan'dan Erbakan'a zeka cevabı