Ahmet Şık'tan mektup var

Ahmet Şık'tan mektup var

Ergenekon Soruşturması kapsamında önce gözaltına alınan ardından da tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderilen gazeteci Ahmet Şık Silivri'den yazdı:

Kardeşim Arat; Bir daha görüştüğümüzde bana tıpkı baban gibi sarılacak mısın yine? Çünkü babanı katleden ırkçı faşist zihniyetin üyesiymişim?

Fadime Ana; sen benim "ikinci Metinimsin" diyecek misin yine? Oğlunu, dostumu işkencede katledenlerin yanındaymışım.

Nedim Şener'den eşi ve meslektaşlarına mektup
Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener de, Metris'ten Silivri'ye nakledilmeden önce iki mektup yazdı.

Emine Ana, bir cumartesi günü 12:00'da Galatasaray'a geldiğimde yanına oturtacak mısın beni? Sen ve senin gibi sevdikleri ellerinden alınıp gidebilecek bir mezarı dahi olmayan Cumartesi Anneleri sizlerle ilgili yaptığım haberlerin hepsi aldatmacaymış. Sevdiklerinizi dipsiz kuyularda kaybedenlere yardım etmişim.

Cezaevlerinde, evlerde, sokaklarda katledilen devrimcilerin aileleri, yoldaşlarım hâlâ habercilik namusuma güvenecek misiniz? Yoldaşlarımızı öldürenlerin tetikçisiymişim.

Kürt kardeşlerim; JİTEM'cilerin kurbanları, halkların kardeşliğini savunduğuma inanacak mısınız hâlâ? Ben bir savaş çığırtkanı ırkçıymışım.

Babam, annem, ağabeylerim, hâlâ gurur duyuyor musunuz oğlunuzla, kardeşinizle? Hak, hukuk, eşitlik gözeten değil kanlı cinayetlerin ve darbe planlarının gazetecisiymişim.

Yonca'm; yol arkadaşım, yoldaşlığımız devam edecek mi? Yıllardır seni kandırıyormuşum.

Kuzum [Mina], akıl, vicdan ve adalet sahibi kızım, annenle birlikte böyle olman için verdiğim öğütlerime kulak asacak mısın artık? Güvenecek misin bana? Sana yalan söylemişim meğer.

HEPİNİZİ KANDIRMIŞIM YILLARCA

Gazetecilik namusuma, meslek ahlakıma kefil olup beni yalnız bırakmayan meslektaşlarım, dostlarım hepinizi kandırmışım yıllarca. Yazdıklarım yalan, söylediklerim sahteymiş. Hepinizi, herkesi kandırmışım. Hep böyle gideceğini sanırken kül yutmaz polislere, savcılara, hakimlere yakalandım. Bir de malum zihniyetin medyatörlerine.
Bir anda anlayıverdiler ne iflah olmaz bir Ergenekoncu olduğumu.

***

Irkçı, faşist, darbeci, katil değilim. Güzel yaşanılabilir bir dünyanın eşit ve adil bölüşüme dayalı sosyalizm ile geleceğini düşünen sosyalistim dedim.

Duymadılar.

Gazetecilik felsefem görmeyenin gözü, duymayanın kulağı, konuşmayanın sesi olmaktır. Ezen ve ezilen varsa ezilenin yanında saf tutarım. Üniformalı, kravatlı, takkeli her türlü iktidarın karşısında yer alırım. Çünkü sorun yaratan her zaman iktidarlar ve güç odaklarıdır. Bu yüzden "onların yanında saf tutmak değil karşısında yer almak önemlidir" dedim. Duymak istemediler. "Ergenekon örgütünün üyesi olmayı zül sayarım" dedim. "Hayır Ergenekoncusun" deyip tutukladılar. Sonra da "Gazetecilik faaliyetinden tutuklanmadı" diye açıkladılar.

Benim de bilmediğim deliller varmış. Savcı öyle diyor. Açıklasın delilleri. Hepimiz bilelim. Madem gazeteci değilim neden sadece gazetecilik faaliyetimi sorguladınız? Yazdığım kitapta sizi ürküten konular var diye mi tutukladınız yoksa?

SİZ HUKUKÇU MUSUNUZ?

Kendimi Orwell'in 1984'ünde geçen Kafka'nın Dava'sının kahramanı gibi hissediyorum. Eğer ben gazetecilik yapmadığım için tutuklandıysam bu kararı alanlar ve uygulanmasını sağlayanlar siz hukukçu musunuz? Yoksa bir hiyerarşik zincirin halkaları mı?

FADİME GÖKTEPE'DEN AHMET ŞIK'A YANIT

Gazeteci Ahmet Şık'ın mektubuna, gözaltında öldürülen Gazeteci Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe'den yanıt geldi.

Ahmet Şık'tan mektup var

"Sevgili oğlum Ahmetim, Metinimsin sen benim. Sen bana oğul yadigarısın. Sana eskisinden de sıkı sarılırım. Çünkü ben seni tanıyorum sen o çetelerden olabilir misin. Sana Metin'im kadar inanırım. Seni aldıklarını duyduğumda tıpkı Metin'im alınmış gibi ağladım, üzüldüm.

Canım oğlum ben hasta olmasaydım aynı dakka yanında olurdum. Ama en kısa zamanda sevgili gelinimin yanında olmak istiyorum. Ben Metinim'in düğününü göremedim ama siz onun kalemini yere düşürmediniz onun için siz benim Metinimsiniz.

Hele de sen benim hep yanımda oldun canım benim. Okudular mektup yazmışsın çok ağladım. Anneni de okudu torunum O'na öyle üzüldüm ki. Ama ona da diyeceğim var; o hiç üzülmesin. Ya oğlu katil olaydı, ya hırsız olaydı o zaman daha çok üzülürdü ben biliyorum.

Canım oğlum en kısa zamanda seni görmek istiyorum. Yaşlılık kötü şey be oğul nasıl koşmak istedim öğrendim yanına gelemedim. Hep senin için dua ediyorum. Asıl katil başkaları o nasıl söz sen katil nasıl olursun. Onlarla nasıl bir olursun. Ha sana demişler ha Metin'e demişler ikisi de bir.

Sen de yağcı olaydın, sen de çete olaydın hiç gelir miydi bunlar başına... Amma iyi ki öyle değilsin canım oğlum. sana eskisinden de çok sarılırım oğul, sen benim Metin'imsin..."