1910'da Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan 8 milyondan fazla Alman kökenli Amerikalı vardı. Özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan kaos ortamı Alman karşıtı gruplarla göçmenleri sık sık karşı karşıya getirmeye başlamıştı. Pek çok göçmen, duygusal olarak “vatanları” ile yeni ülkeleri arasında bölünmüş hissetmenin yanı sıra, şiddetli Alman karşıtı duygularla sınandı. Alman gazetelerinin ofisleri kapatıldı; kütüphaneler Alman kitaplarının raflarını boşalttı. Konuştukları dil bile düşmanın ta kendisiydi. Daha da kötüsü, şiddetin boyutu fiziksel bir hal almaya başlamıştı...
SAVAŞTAN ÖNCE ALMAN- AMERİKALILAR
Büyük buhrandan hemen önce, Amerika Birleşik Devletleri'nde milyonlarca ilk ve ikinci nesil Alman asıllı Amerikalı yaşıyordu.Kiliselerinde Almanca konuşup, çocuklarını Alman dil okullarına gönderiyorlardı. Ülkenin lise öğrencilerinin yaklaşık yüzde 25'i Almancqa dil eğitimi alıyordu. Ta ki büyük savaşa kadar… Savaş bütün bu iyi niyetleri süpürdü.
Amerikalılar dünyanın öbür tarafında büyüyen büyük Alman önderliğindeki tehditten korkmaya başlamış ve buna karşı birçoğu göçmen Almanlara sarmıştı. Alman Antlaşması'nın önlenmesi ve Alman'ı Amerika'dan silme düşüncesi hız kazanmış, devlet onları ülkeden atmak için çoktan işe koyulmuştu bile...
ANTİ-ALMANCILARIN EN ACI KURBANI ÇİFTÇİ MEİNTZ
Kamuoyundaki bu değişiklik korkunçtu. İnsanlar artık Almanya’dan bahsetmek bile istemiyordu. Almanların gördüğü zulmü anlatan en iyi örneklerden biri Minnesota'da yaşayan bir çiftçi olan John Meints idi. Anti- Alman mağduriyetinin en çirkin hali, tüylenmiş, katranlanmış vücuduyla en açık haliyle gözler önündeydi.
Meintz'in Amerikan Birleşik Devletlerine sadakatsiz olduğu ve toplumu kışkırttığı iddiası öne sürülüyor, bir Alman casusu olduğu iddia ediliyordu. Maskeli Amerikalı yerliler onu sınırlarını geçmeye zorladı ve geri dönerse onu asmakla tehdit etti. Tabii ki bu binlerce bahaneden sadece biriydi. 19 Ağustos 1918'de, Meint'sin evinin önüne gelen bir grup, kendisini görmeyi talep etti. Adamlar daha sonra zorla onu evden çıkardı ve Güney Dakota sınırına kadar sürdüler.
VÜCUDU KATRAN VE HAYVAN TÜYÜYLE SARILDI
Onlarca işkence fotoğrafı görmüşüzdür; Meintz’e yapılan bu insanlık dışı görüntüye akıl sır ermiyor. Çiftçinin tüm vücudu önce katrana sarılmış ve hayvan tüyleriyle kaplanmıştı. Katran, organik maddenin yıkıcı damıtımından elde edilen akışmaz siyah bir sıvı. İşte Meintz'in vücudu bu sıvıyla sarılmış ve tüylendirilmişti.
Bu görüntüler Alman halkına yapılan zulmün tek örneği de değildi. Çeşitli ithamlarla saldırıya uğrayan Alman göçmenlere ya ölüm ya zulüm şansı veriliyordu. Sayısız insan, kendi anadilini konuşmayı bırakmıştı; pek çoğu, isimlerini Alman asıllı Amerikalı olarak hayatta kalabilmek için değiştirdi.
MAHKEMEDEN 6 BİN DOLAR ALDI AMA…
Meints tekrar yetkililere gitti ve bu zulme katılanların 32'sine dava açtı. Sahte hapis cezası için 100.000 dolar tazminat talep etti. Sonuç, Meints'e karşıydı, çünkü ABD Bölge Mahkemesi jürisi, çiftçinin sadakatsizliğini kabul etmişti. Her neyse, Meints asla vazgeçmedi, sürekli itiraz etti ve tüm çabasının sonunda 1922'de mahkemeden 6,000 dolar almayı başardı. Peki bu para ona yapılan işkenceye son verdi mi?..
SAVAŞTAN SONRA SULAR DURULDU
Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde bile, birçoğu serbest bırakılmadı. 1920 yılına kadar bazı kamplar hala insanlarla doluydu. Neyseki 1919'da yasama eylemiyle ortalık biraz daha duruldu ve Anti-Almancılık şiddetini kaybetti.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış