Adak nedir, dindeki yeri nedir?
ensonhaber.com

Dini konularda merak ettiklerini araştıranlar Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun resmi internet sitesinde sorularına yanıt arıyor.

Bazı vatandaşlar "Adak nedir, dindeki yeri nedir?" sorusuna yanıt aramak için Din İşleri Yüksek Kurulu'na bu soruyu yönelttiler.

Din İşleri Yüksek Kurulu, "Adak nedir, dindeki yeri nedir?" sorusunu yanıtladı.

Din İşleri Yüksek Kurulu verdiği cevap ile vatandaşların meraklarını giderdi.

İşte Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu soruya verdiği cevap..

Soru

Adak nedir, dindeki yeri nedir?

Din İşleri Yüksek Kurulu cevabı

Arapça’da nezir (nezr) diye ifade edilen adak, fıkıh dilinde, “bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı hâlde ibadet cinsinden bir şeyi kendisi için vacip kılmasını” ifade eder. Diğer bir deyişle adak, “kişinin sorumlu olmadığı hâlde farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allah Teâlâ’ya söz vererek o ibadeti kendisine borç kılmasıdır”.

Kur’ân-ı Kerîm’de, verilen sözde durulması, ahde ve akitlere bağlı kalınması, Allah’a verilen sözün tutulması emredilir ve yapılan adakların yerine getirilmesi istenir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılır. Hadislerde de Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş, Allah’a isyan veya mâsiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şâyet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir.

Dolayısıyla adağın yerine getirilmesi Kitap, Sünnet, icma ve akıl deliliyle sabittir. Âlimler, hiçbir dünyevî menfaat ummadan sırf Allah’ın rızasını kazanmak, Ona şükretmek için adak adanmasında bir sakınca bulunmadığı görüşündedirler. Kişinin Allah’ın takdirinin değişmesine vesile olması dileğiyle, dünyevî amaçlarla belli şartlara bağlı olarak adakta bulunması ise doğru karşılanmamıştır.

Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Adak, (Allah’ın takdir buyurmuş olduğu) hiçbir olayı geri çevirmez. Sadece cimrinin malını eksiltmiş olur.” “Adak bir şeyi ne ileri alır ne de geri bırakır…” anlamındaki hadislerinden, şarta bağlı adakta bulunmayı hoş karşılamadığı anlaşılmaktadır. Bazı âlimler yukarıdaki hadislere dayanarak nasıl olursa olsun adak adamanın mekruh olduğu görüşündedirler. Bununla birlikte, Allah’a isyan ve mâsiyeti içermediği sürece, hangi grupta yer alırsa alsın, adakta bulunulduğunda adağın yerine getirilmesi dinen vacip görülmüştür