Fırat'tan Nil'e: Vadedilmiş topraklar meselesi
ensonhaber.com

1948 yılında kurulan İsrail Devleti, dini kitaplarda da adı geçen İsrailoğulları'na vatan olmaktadır. İsrail'in en büyük emeli, vadedilmiş topraklarını almaktır.

Vadedilmiş topraklar, Allah'ın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere vermeyi vaad ettiği yer için kullanılan terimdir.

İbrânîce'de “Eretz Israel” denilen bu bölge Ahd-i Atîk'te “Ken'an diyarı” diye de zikredil­mektedir. İkinci Mâbed döneminden iti­baren ise “Arz-ı mev'ûd”, "Arz-ı Mukaddes diye adlandırılmıştır.

Hz. Yusuf (a.s.)'ın Mısır'a götürdüğü İsrailoğulları zamanla Firavunların yönetimi altında zulme uğramış bir kitle haline gelmişti. Kur'an'da Hz. Musa (a.s.)'ın onlara şöyle buyurmuştur:

"Ey Kavmim, Allah'ın size takdir ettiği Arz-ı Mukaddes'e girin arkanıza dönmeyin. Yoksa hepiniz nice zararlara uğrayanlardan olursunuz." (el-Mâide, 5/12).

Arz-ı Mukaddes olarak da adlandırılan bu bölgede Filistin, Lübnan, Irak, Suriye ve Türkiye'nin bazı toprakları mevcuttur.

Birçok dinin doğduğu bu topraklar, Haçlı Seferlerinin yapılmasına sebep olmuştur, günümüzde de Filistin-İsrail gerginliğine sebep olmaktadır.

Vadedilmiş toprakları değerli kılan Kenan, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup, Yusuf, Davud, Süleyman ve İsa'nın burada yaşamış olmasıdır.

Rabb'in İbrahim'e vaadi

M.Ö 1.800’lü yıllarda, Kenan diyarına göç etmeden önce İbrahim Harran’da kabilesi ile birlikte yaşamaktaydı.

Bir gün bir gece, Allah(c.c) H.z İbrahim’e zürriyetini sürdüreceğini bildirdi; Ülkesini, akrabalarını ve baba evini bırakıp ayrılmasını istedi.

Hz. İbrahim hiç tereddüt etmedi; Allah’ın bu buyruğu üzerine karısı Sara’yı, yeğeni Lut’u, kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine gitmek için Harran’dan ayrıldı.

“Bu toprakları senin soyuna vereceğim”.

Allah'ın buyruğu üzerine Harran’dan ayrılan İbrahim, çok uzun bir süre Kenan yani bugünkü Filistin topraklarında yaşadı.

Hep Allah'ın bu vaadini hatırladı, çünkü kendisine vaat edilmiş topraklar oldukça büyüktü ve soyuna sonsuza dek yeterdi.

Allah İbrahim’e vaat ettiği toprakların sınırını da çizdi:

“Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları –Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını– senin soyuna vereceğim.” (Tevrat)

Yani kutsal toprakların kabaca sınırı Fırat Nehri'nden Nil Nehri'ne kadar oldu.

Vadedilmiş topraklar neresidir

Kitâb-ı Mukaddes’te Hz. İbrâhim’e yapılan vaadde, “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge” (Tekvîn, 15/8), Hz. Mûsâ ve Yeşu’a yapılan vaadde, “Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak” denilmiştir (Tesniye, 11/24; Yeşu, 1/3).

Tevrat'ın Tekvin kitabının 15. Bab'ında ise şöyle yazmaktadır:

O günde Rab, Abraham'la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim.

Bu tanıma göre ise Fırat Nehri'nden Nil Nehri'ne kadar olan geniş bölge İsrailoğulları'na vadedilmiştir.

Vaat edilen bu toprakların sınırı kesin olarak Kuran-ı Kerim'de bildirilmemiştir.

Siyonizm ahiti bozdu

Allah kendilerine vaat edildiği rivayet edilen bu bölgeye giriş yaparken secde ederek tevazu içinde girmelerini emretti.

Onlar ise bu emri gerçekleştiremedi.

Yahudiler Allah’a karşı mükellef olduğu sorumlulukları yerine getirmeyip isyan ederek (Bakara Suresi 61), Hz. Peygamber’i(s.a.v) inkâr ederek; ‘Senden geleni işittik ve karşı geldik.’ diye söylemlerde bulunup dine saldırarak, gerçek hakikati bilmelerine rağmen kabul etmemeleri sebebiyle Allah (c.c) tarafından lanetlenmişlerdir. (Nisa Suresi 46).

Bugünkü İsrail'in asıl hedefi tüm Yahudiler’i toplayıp, önce Büyük İsrail sonra ‘Dünya Hâkimiyeti İdealini’ gerçekleştirmektir. Sahte Mesihlerle başlayan bu hareket 20. Yüzyılın başlarında Theodor Herlz öncülüğünde artık ‘Siyonizm’ adı verilen siyasi bir kimliğe bürünmüştür.

Yahudiler için ‘salih kul, faziletli kavim’ vasfı ortadan kalktığı içindir ki, Mukaddes Arz (kutsal topraklar, vaat edilen topraklar) artık hükümsüz duruma gelmiştir. (Enbiya Suresi 29)

Kaynak -1

Kaynak -2