Deve kuşları Avustralya ordusunu yendi: Emu Savaşı

Tarih, nice savaşlara sahne olduğu kadar, dometesinden tutun, köpek muharebelerine kadar, ilginç kaygılar sebebiyle yaşanan savaşlar da gördü. İlginçtir ki, bu savaşların hepsi insanlar arasında geçmedi. Bakınız Büyük Emu Savaşı. Şaka gibi geliyor ama gerçek: 1932 sonlarında gerçekleştirilen vahşi yaşam yönetimi operasyonunda, birkaç düzine deve kuşu Avusturalya ordusunu yerle bir etmişti.

Deve kuşları Avustralya ordusunu yendi: Emu Savaşı VİDEO

AVUSTRALYA ARMASINDA BİR KANGURU BİR DE EMU VAR

Avustralya devlet armasında iki hayvan vardır. Solda hepimizin bildiği kanguru, sağda ise koşucu bir devekuşu olan Emu. Afrika’daki devekuşlarından sonra dünyanın en büyük ikinci kuş türü olan Emular uçamasa da, hızlı koşmalarıyla ünlü.

BÜYÜK BUHRANDAN SONRA KRİZ ÇİFTÇİLERİ DE VURDU

Dilerseniz bu ilginç savaşın biraz öncesine dönelim: Yaşanan Büyük Buhran(1914) sebebiyle dünya genelinde ekonomik çöküşe sebep olmuştu. Bu kriz sadece günlük hayatı değil, çiftçileri de vurdu. Avustralya Hükümeti özelinde bakarsak; devlet kriz yüzünden çiftçilere söz verdikleri sübvansiyonları sağlamıyor ve aynı zamanda buğday fiyatları düşüyordu. Hasar gören topraklarını yeniden işlemeye başlayan halkın beklenmeyen misafirlerden haberi yoktu tabii.

EMULAR TARLALARA DADANDI

Çiftçiler tam toprağı yeni işlemeye, ekin biçmeye başlamışken, onları çok kızdıracak bir şey oldu. Tahmini 20 bin civarında emu, Campion'daki yeni ekili tarım arazilerinin, üremek ve yiyecek bulmak için iyi bir yer olduğunu fark etti. Sürü halinde tarım arazilerine üşüşen bu kuş ordusu çiftçilere ‘’bir siz eksiktiniz’’ dedirtecek cinstendi. Çünkü kuşlar işlenen toprakları eşeliyor, ekili araziyi yerle bir ediyordu.

Bu durum gün geçtikçe engel olunamaz bir hal aldı. Çiftçi zaten gergin; derhal bir çözüm aranmaya başlandı. Bölgeye yerleşen bu deve kuşları çiftçilerin mahsullerini çalmaya başlayınca, bölgede sinirler iyice gerildi.

AVUSTRALYA HÜKÜMETİ DEVE KUŞLARINA SAVAŞ AÇTI

Emu baskını işin içinden çıkılmaz bir hal alınca bölgeye yerleştirilmiş olan bir grup eski asker, Savunma Bakanı Sir George Pearce ile konuşmaya gönderildi. Sorunu çözmek için en hızlı ve şiddetli emir geldi: Öldürün!

Makineli tüfeklerle kuşatılan bir grup Avustralyalı asker bölgeye giderek kuşları kolayca öldürebileceğini düşünüyorlardı. Ne de olsa Birinci Dünya Savaşı gibi bir tecrübeden daha yeni çıkmışlardı. 2 Kasım 1932'de ordu 50 emusun görüldüğü Campion bölgesine gitti. Tabii ordunun bu deve kuşlarının ne kadar hızlı davranabileceğinden haberi yoktu.

EMULAR KAZANDI

Lemulara açılan savaş bir anlamda başladı ve o gün bir düzinesi öldürüldü. Gel gelelim kalanlar hepsi kaçmayı başarmıştı. Emular iç güdüsel olarak ses duyar duymaz daha küçük gruplara ayrılır ve kaçarlar. Avusturalya hükümeti, açtığı bu savaş sonunda tarihin en gülünç yenilgisini alacağını da eminiz ki tahmin etmemişti.

Yazılı kaynaklara göre Avustralyalılar çatışmada 2500 mermi harcamış ve bunun sonucunda koca ordu yaklaşık olarak 50 tane emu vurabilmişti. Kasım ayına kadar, gazeteler bölgeyi saran yaklaşık 10 bin emustan yalnızca 20'sinin öldürüldüğünü tahmin ediyordu. Gerçek sayı muhtemelen 300'e yakındı, ancak her iki şekilde de, utanç ortaya çıktı. Yaralanan ve ölen asker sayısı, ölen emu sayısından daha fazlaydı ve deve kuşlarıyla baş edemeyen binbaşı geri çekilme emrini çoktan vermişti.

Deve kuşları Avustralya ordusunu yendi: Emu Savaşı VİDEO

''İYİ Kİ SİLAHLARI YOKTU...''

Kısa süre sonra basın yaşanan olayların ayrıntılarını ele geçirdi; Avusturalya hükümeti resmen alay konusu oldu.

Orduyu yöneten Binbaşı Meredith bir açıklamasında emu kuşları için şöyle diyordu;

“Eğer bu kuşlar silahlı bir ordu olsalardı, dünyadaki herhangi bir orduyla karşılaşabilirlerdi…’’

‘’DÜŞMAN TOPRAKLARIMIZI TEHDİT EDİYOR’’

Gazete manşetlerine alay konusu olan cümlelerin birinde yazan şu: “Savaş bitti ama henüz karşı taraf ile bir barış anlaşması imzalanmadı. Düşman, işgal ettiği topraklardaki iddiasını sürdürüyor”.

İNSANOĞLU DEVE KUŞUNA YENİK DÜŞTÜ

Sonraki yıllarda da buna benzer olaylar yaşansa da,1950’li yıllarda hükümet o bölgeye çit çekerek sorunun önüne geçmeyi başardı; çit germenin kuşları öldürmekten daha etkili bir çözüm olacağını anlamakta geç kalınmıştı.

Avusturalya Hükümeti yaşanan bu trajediyi değil konuşmak, hatırlamak bile istemiyor.