En sıra dışı turistik yerler

Bir ülkeyi tanımak, tarihini öğrenmek için müzelerine gitmeyi tercih ederiz ama, biz bundan çok sıkıldık. Bu müzeler alıştığımız müzelerden çok farklı...

KONT DRAKULA’NIN ŞATOSU – ROMANYA

Transilvanya denince, çoğumuzun aklına ilk Kont Drakula gelir. Malum, filmini izlemeyenimiz kalmamıştır. Kont Drakula diye biri aslında yok. Yani bu isim film endüstrisinin bu şatonun turizmine bir getirisi olmuş. Gelelim şato dediğimiz kaleye… Kale; Braşov’a 45 dakika, Bükreş’e ise 2-2,5 saat mesafedeki Bran kasabasında yer alıyor. Yolda giderken vampirlerle ilgili değişik konseptteki yerleri göreceksiniz. Vampir kamping, kurt market gibi…

İçeri girdiğinizde daracık geçitler, gıcırdayan tahta merdivenler, uğuldayan pencereler size “Hah, işte budur” dedirtecek. Böyle eski çağlarda ya da bir film setinde gibi hissediyorsunuz. Ama içeride Drakula’nın adı bile yok, sadece bir afişte Hollywood yapımı bir filmdeki konu olarak anlatılıyor.

KUNSTKAMERA – RUSYA

St. Petersburg’da Neva Nehri kıyısında, Vasilevsky Adası'nda yer alan Kunstkamera Müzesi, dünyanın en eski müzesi sayılıyor. Mükemmel fotoğraflar çekebileceğiniz bu binanın içi, dışı kadar pek iç açıcı değil. Müzenin en ilgi çekici bölümü anatomi bölümü. Bu bölümde insanı hayretler içinde bırakan tuhaf canlılar var. Yarı insan yarı hayvan yaratıklar, birbirine yapışık yeni doğmuş bebekler, böcekler, çift başlı hayvanlar vs.. . Burası gerçekten tuhaflıklar müzesi. Cenaze odasından tutun da kavanozların içinde ürkütücü şeylere kadar her şeye rastlamanız mümkün.

ELECTRICLADYLAND – FLORESAN SANAT MÜZESİ

Jimi Hendrix‘in son albümünün adını alan bu küçük müze de tıpkı trippy gibi. Amsterdam‘ın merkez istasyonundan arabayla 10 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Dünyanın tek floresan sanat müzesi, sahibinin psychedelic heykelleri dışında, çeşit çeşit ışıklı nesneleri de sergiliyor. Florasan kayalar, floresan para, floresan kimlik kartları var. Müzeye girmeden önce müzeye ait özel terlikler giymeniz gerekiyor ve sadece randevu alarak ziyaret edebiliyorsunuz. Gerçektende saykodelik müze dedikleri bu olsa gerek.

UTTER INN - İSVEÇ

İsveçli sanatçı Michael Genberg'e ait bu sıradışı yer, dünyaca ünlü bir su altı oteli. Sualtında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsanız kesin gitmelisiniz. Otele ulaşmak için, Stockholm'ün yakınında bulunan Vasteras Limanı'na gelmeniz ve sonra Malaren Gölü'nde şişme teknede yüzmeniz gerekiyor.

Su altı odalarına ulaşmak için özel bir merdivenle aşağı iniyorsunuz. Odaların içiyse yalnızca iki kişiyi kabul ediyor. Bu odaların en çekici özelliği su altı sakinlerini gözlemleyebileceğiniz dikdörtgen pencerelerin olması. Sabah uyandığınızda camınıza balıkların çarptığını düşünsenize, sıra dışı bir deneyim olacağı kesin.

KIRIK İLİŞKİLER MÜZESİ – HIRVATİSTAN

Burası gerçekten alışılmışın dışında bir müze, Hırvatistan’daki bu müze hayal kırıklıklarıyla dolu ilişkileri sergiliyor.

Eski sevgililere ait eşyaları ve hepsinin altında kısa kısa açıklamaları var. Türkiye’ye de gider aslında bu tarz bir müze, akın akın doluşuruz.

Müzedeki en pahalı parça reddedilmiş aşıklardan gelen iki pırlanta yüzük. Ancak her nesnenin manevi bir değeri ve bir hikâyesi var. Bu sıra dışı müzedeki 104 eşya ve hikayesi için  gitmeye değer...