Beyoğlu Sahaf Festivali ve Kadıköy Belediyesi’nin organizasyonunda gerçekleşen Haydarpaşa Sahaf Festivali 13 Kasım’da kapılarını kitapseverlere açmıştı. İstanbul’un önde gelen sahafçılarının katıldığı festivalde, yaklaşık 40 sahafçı stantlarını ve peronlarını eski kitap kokusuna özlem duyanlar için bir araya geldi.
Aşkların, ayrılıkların, özlemlerin, kavuşmanın başlangıç diyarı olan Haydarpaşa, kadim kültürümüzün vazgeçilmez mekânlarındandır. Sevgililerin ayrılık ve kavuşma yuvasıdır. Ya da taşradan İstanbul’a göç edenlerin ilk ayak bastıkları yerdir. İstanbul’dan da Anadolu’ya açılmanın vazgeçilmez kapısıdır. Sinemamızın, tiyatromuzun, ve edebiyatımızın önemli sembollerinden olan Haydarpaşa, nice şairlerin duygu yüklü satırlarının yazılmasına da ilham kaynağı oldu.
Biz de bugün, son bulacak Sahaf Festivali’ni siz kitapseverler için ziyaret ettik. Haydarpaşa’nın son zamanlarda kaderine terk edilen kapısından içeri girdiğimde, beni eski kitap kokusu karşıladı. Gözüme ilk çarpan şey ise, fazla bir kalabalığın olmamasıydı. Stantları gezerken burada kiminle bir röportaj yapabileceğimizi söyledim. Hemen hemen herkes aynı ismi telaffuz etti bana:
Halil Bingöl…
Hail Bey’in standını sora sora bulmaya çalışırken, bir yandan herkesin işaret ettiği bu adamı merak etmeye başladım. Nihayet standına uğradığımda kendimi kısaca tanıttım ve kendisiyle sahaf festivali ve sahaflık hakkından bir söyleşi yapmak istediğimi söyledim. Halil amcanın aydınlık yüzünde bir gülümseme oldu ve beni hemen yanındaki sandalyeye buyur etti. Çay ocağına eliyle iki işareti yaptı. Önündeki eski kitaplar, Osmanlı zamanında kalan tapu ve kadastro evrakları, yaprakları sararmış ve bilgi dolu ansiklopediler, Türk ve dünya edebiyatının baş eserleri duruyordu.
Sözü daha fazla uzatmadan başlayalım…
Kaç yıldır sahaflık yapıyorsunuz Halil Bey?
1989 yılından beri, yanı yaklaşık 28 yıldır bu işi yapıyorum. Kitaplarla kurduğum dostluk büyük bir geçmişe dayanır. Elimde Osmanlı İmparatorluğu zamanında kalan devlet evrakları, kitaplar, ansiklopediler var. Sağ olsunlar, meslektaşlarım tarafından da hep saygı duydum, sevildim. Bakın mesela, kiminle konuşmam lazım dediğinizde seni bana gönderdiler. Bu bile çok şey ifade ediyor.
Sahaflık nedir?
Sahaflık diye bir şey yoktur aslında. Sahaflık suhhuftan geliyor. Suhhuf ise yaprak demektir. Yazının icat edilmesiyle başladı sahaflık. Bu işi meslek edinen pek çok kişi bulunurdu. İnsanlar yaptıkları işi dükkanlarda satmaya başladılar. Bu da 14. yüzyıla kadar dayanıyor. Asıl çıkış yeri Bursa'dır diyebiliriz. Bizim görevimiz baskısı biten ve piyasada pahalıya satılan kitapları bulup, uygun fiyatlarla kitapseverlere ulaştırmaktır. Ben de her türlü kitabı bulabilirsiniz, buranın en eski isimlerinden biriyim.
Bir sahaf nasıl yetişir?
Her meslekte olduğu gibi, bizim meslek de usta-çırak ilişkisine dayanır. Öncelikle bu işi yapmak isteyen birisi Osmanlıcayı ve Arapçayı çok iyi bilmesi lazım. Ne yazık ki, son zamanlarda iyi sahafçılar yetişmiyor. Bir sahafın yetişmesi için en az 25 yıl gereklidir. Günümüze baktığımızda bunun pek de öyle olmadığını görüyoruz. Belli bilgi ve birikimi olmayanlar bile sahaf işi yapıyor.
“SAHAF ÖLMEMELİ”
Sahaf festivaline gelmeyen bir kitapseverin çok şey kaybedeceğini ifade eden Halil Bey, şöyle devam ediyor:
"İyi bir okurun, kitap kurdunun gelip buraya kitap kokusunu içine doya doya çekmesi lazım. Kitap fuarlarına gösterilen ilgi maalesef binde biri sahaf festivaline gösterilmiyor. Yine de bize gösterilen ilgiden memnunuz. Her kitapseverin, araştırmacının mutlaka festivale uğraması lazım. Çünkü sahaf festivali sizleri kitabın kökten gelen tarihi yolculuğuna çıkartıyor. Değerlerimize sahip çıkalım. Sahaf kültürümüz ölmemeli"
İşte böyle Halil Bey’in söyledikleri. Bugün kitaptan daha önemli bir işiniz yoksa Haydarpaşa Sahaf Festivali’ne mutlaka uğrayın.
Halil amcayı da kime sorsanız size gösterirler.
Kitap sayfası için iletişim: ergul.tosun@ensonhaber.com
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış