Eyüp Can: Olmadı Kemal Bey

Eyüp Can: Olmadı Kemal Bey

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin seçimde yüzde 50'ye yakın oy almasını Stockholm Sendromu'na bağladı. Seçimde umduğunu bulamayan CHP'de geçtiğimiz hafta yapılan MYK (Merkez Yürütme Kurulu) toplantısında “Stockholm Sendromu”nun ele alındığı belirtildi. Sendromu toplantıda gündeme getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin başarısını buna bağladı. Akşam gazetesinin haberine göre; MYK toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu, mutsuz olmasına rağmen AKP'ye oy verenleri “Bizi kurtarmayın” diye polise direnen rehinelere benzetti. Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasına çeşitli kesimlerden farklı tepkiler geldi. Bir tepki de Radikal gazetesi genel yayın yönetmeni Eyüp Can'dan geldi. Eyüp Can, Kılıçdaroğlu'nun sözlerini "CHP'nin sosyal bilimcilerin özenle kullandığı girift bir kavramı, kendi başarısızlığına mazeret üretmek için bu kadar rahat kullanmasını doğrusu çok yadırgadım." diyerek eleştirdi.

KILIÇDAROĞLU'NA DA DEMİŞLERDİ

İnanamadım… Zaten ilk duyduğumda da inanamayıp ‘yuh' çekmiştim. Kaderin cilvesi bu olsa gerek. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olunca marjinal bazı yazarlar Kemal Bey'i ‘Stockholm Sendromu'na yakalanmakla suçlamıştı. Yuh artık dedirtecek cinste bir suçlamaydı bu: “Dersim soykırımında katledilen bir dedenin torunu olan Kılıçdaroğlu'nun kendi soyuna kastetmiş bir partiye genel başkan olacak kadar âşık olması ancak ‘Stockholm Sendromu'na yakalanmasıyla açıklanabilir…”

TUTARSIZ BİR İZAH BİÇİMİ

Hem insafsız hem tutarsız hem de kolaycı bir izah biçimi. ‘Stockholm Sendromu' psikiyatride karmaşık vakaları izah etmek için kullanılan bir kavram. Mazlumun zalime, tacize uğrayanın mütecavize alttan alta beslediği ve giderek engel olamadığı girift hayranlığı anlatır. Bu yüzden çok özenle kullanılır…

STOCKHOLM SENDROMU NEDİR

Kavram ismini 1973'te Stockholm'de yaşanan bir soygundan alıyor. Bir bankaya giren soyguncular, polis tarafından kuşatılınca dört banka çalışanını rehin alıp, altı gün boyunca direnir. Altı günün sonunda, polis operasyon yaptığında beklenmedik bir durumla karşılaşır: Rehineler kurtarılmak istememektedir! Çünkü altı günlük direniş rehinelerin olayları soyguncuların gözünden görmesine ve giderek onlara hayranlık duymasına yol açar. Ölüm korkusu yerini her biri ölüm makinesi gibi çalışan soygunculara hayranlığa hatta onlara sahip çıkmaya bırakır. Rehineler önce kurtarılmaya direnir sonra da mahkemede soyguncular aleyhine ifade vermeyi reddederler. Hatta aralarında para toplayıp soyguncuların savunmasına yardımcı olanlar bile çıkar. İşte bu karmaşık ruh halini izah edebilmek için Stockholm Sendromu sosyal bilimlerde özenle kullanılır. En çok da aile içi şiddet mağdurları için müracaat edilir bu kavrama.

YÜZDE 50'Yİ STOCKHOLM SENDROMUYLA AÇIKLAMIŞ

Fakat dün Çiğdem Toker'in Akşam gazetesinde çıkan haberine bakılırsa Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarının değerlendirildiği partisinin MYK toplantısında halkın AK Parti'yi tercih etmesini ‘rehinenin rehin alana duygusal bağımlılığı' olarak tanımlanan ‘Stockholm Sendromu' ile açıklamış. Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'nin yüzde 50'lik seçim başarısını ‘Stockholm Sendromu'yla açıklamış olacağına önce inanmak istemedim. Ama Çiğdem belli ki konuyu taraflarıyla da görüşerek dört dörtlük bir haber hazırlamış. Toplantıda kavramı bizzat Kemal Bey kullanmış. Gerçi AK Parti'ye oy verenlerin tamamı için değil daha çok ‘gelecekten umudunu kestiği halde AK Parti'ye oy verenler' için bu kavramı kullandığını belirtiyor Kılıçdaroğlu ama sonuç değişmiyor.

OLMADI KEMAL BEY HİÇ OLMADI

AK Parti iki seçmenden birinin oyunu aldığı halde “Neden diğerleri vermedi” diye analitik bir araştırma yaptırırken, CHP'nin hele de Kılıçdaroğlu liderliğindeki yeni CHP'nin sosyal bilimcilerin özenle kullandığı girift bir kavramı, kendi başarısızlığına mazeret üretmek için bu kadar rahat kullanmasını doğrusu çok yadırgadım. Hele de Kemal Bey'in kendisi genel başkan seçildiğinde çok insafsız bir biçimde ‘Stockholm Sendromu'na tutulmuş olmakla suçlanmışken… Olmadı Kemal Bey, hiç olmadı; sizin gibi CHP'ye yeni bir soluk üflemek için yola çıkan ve kısa sürede hiç de küçümsenmeyecek bir başarı elde eden bir lidere bu haksız ve kolaycı izah biçimi hiç yakışmadı.