ensonhaber.com

İstanbul'da 1 Mart akşamı Kemerburgaz yolunda meydana gelen kaza, Türkiye'nin gündemine oturdu.

16 yaşındaki ehliyetsiz Timur Cihantimur, lüks aracıyla emniyet şeridinde arızalı motorlarını kontrol eden bir gruba çarptı.

Çarpmanın etkisiyle ATV motor, sulama kanalına düştü. ATV motorun altında kalan Oğuz Murat Acı yaralandı.

İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan Acı, ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Hastaneye kaldırılan genç adam hayatını kaybetti.

1 kişiyi hayattan koparan oğluyla birlikte apar topar yurt dışına kaçtı

Yazar Eylem Tok, 16 yaşındaki oğlu Timur Cihantimur ile birlikte kaza sonrası İstanbul Havalimanı’na gelerek buradan yurt dışına kaçtı.

Firar eden anne ve oğulun havalimanına geldiği ve uçağa gittiği anlara ait kamera görüntüleri ortaya çıktı.

Görüntülerde, turnikelerden geçtikleri ve daha sonra pasaport kontrol noktasından geçerek uçağa gittikleri görüldü.

Öte yandan Yazar Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur hakkında bugün yakalama kararı çıkarıldı.

Acılı eş isyan etti: Sakin kalmaya çalışıyorum, elimden bir şey gelmiyor

Yaşananların ardından vefat eden Oğuz Murat Acı'nın acılı ailesi, sessizliğini bozdu.

Habertürk'e konuşan Oğuz Murat Acı'nın eşi Şükriye Acı, hala şokta olduğunu ve elinden hiçbir şey gelmediğini söyledi.

Acı, kaza yerinde yaralı halde eşini terk eden Eylem Tok'a tepki göstererek, "Anneliği geçtim, insan olsaydı ölüme terk etmezdi, belki benim eşim yaşıyor olurdu." dedi.

"İnsan olsaydı ölüme terk etmezdi"

Sözlerine devam eden Acı, o gece kazada yalnızca eşinin değil kardeşinin de ölebileceğini vurguladı.

Eşinin ölümüyle ilgili ameliyattan çıkan kardeşine yalan söylemek zorunda kaldığını da sözlerine ekleyen Şükriye Acı, şunları söyledi:

“Açıkçası ben hala şoku atlatmış değilim çünkü o gece ben neredeyse en son öğrendim diyebilirim, herkes öğrenmişti. Ben evde çocukla tek başıma olduğum için bana söylemediler bile. Öğrendiğimde çocuğum da hissetti ister istemez, haliyle hırçınlaştı. Çocuğu sakinleştirmek için kendi acımı yaşayamadım. Sakin kalmaya çalışıyorum, o üzülmesin diye. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Benim eşim dünyanın en iyi insanıydı. Anneliği geçtim, insan olsaydı ölüme terk etmezdi, belki benim eşim yaşıyor olurdu. Kardeşim ve kuzenim de aynı kazadaydı. Kardeşim de o gece ölebilirdi. Beyin ameliyatı geçirdi, durumu hala riskli. Eşimin vefat ettiğini ona söyleyemedik. Ben bu halde kardeşime gittim, yalan söyledim. Olayı anlamasın diye yalan söyledim, espri yapıp güldürdüm onu. Kardeşime bir şey olmasın diye eşimin vefat ettiğini ondan sakladım.”

"Çocuklarımızın iki telefonu kayıp: Biri güvenliği güvenliğe bırakılıyor, tekrar alınıyor"

Acılı baba Özer Acı da yaşadıklarına isyan etti.

Baba Acı, Eylem Tok ve Bülent Cihantimur tarafından herhangi bir telefon almadıklarını belirtti.

Baba Acı, “Çok keşkeler var ama bir baba olarak kendi evlatlarına sahip çıkıp, oradaki evlatlara sahip çıkmamak insanlık dışı davranış diye düşünüyorum. Çocuklarımızın iki telefonu kayıp. Bir sürü söylem var ama bir telefon kesin gitmiş ama ne şekilde gittiği tam olarak net değil duyduklarıma göre. Annesi mi götürdü, başka çocuk mu aldı bilmiyorum. Kayıp bir telefon var, hatta iki telefon var. Biri güvenliğe bırakılıyor, tekrar alınıyor. Zamanla ortaya çıkacak. O taraftan şu ana kadar bizimle temas kuran olmadı, bekliyoruz. Bir başsağlığı dileyen olmadı. İnsanlık bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Özür açıklaması yapmıştı

Öte yandan 1 kişinin ölümüne sebep olan oğlu Timur Cihantimur'u Mısır'a kaçıran yazar Eylem Tok, gelen tepkilerin ardından bir özür açıklaması yapmıştı.

Uzun bir özür yazısıyla sürekli annelik vurgusu yaptığı görülen Tok'un ifadeleri şöyleydi:

Öncelikle yaşanan tüm bu olaylar nedeniyle ne kadar üzgün olduğumu, ne kadar korktuğumu ve paniklediğimi belirtmek istiyorum. Kazadan bahsetmek benden ve ailemden önce, kazazedeler ve ailelerini daha çok üzecek ve yıpratacaktır. Ancak oğlumun bizden habersizce o gün arabam ile dışarıya çıkmasının tüm sorumlusu benim, bunu kabul de ediyorum. Ben bir anne olarak bu durumun yaşanmaması adına gereken tüm tedbirleri almalıydım. Ancak ne yazık ki yazılanların hepsi doğru değil, oğlum olaydan sonra kaçmadı, aksine olay yerine yardıma gelen insanlarla birlikte o da yardım etti ki ambulans ve ekipler de çağrılmıştı, ancak ben sonrasında çok korktum. Yalan söyleyemem, bir anne olarak oğlum darbedilir mi, başına bir şey gelir mi diye ne olduğunu anlayana kadar yurt dışına çıkarmak istedim ve yurt dışına çıktıktan sonra boşanmış olduğum, oğlum Timur'un babası Bülent ile tüm yaralıların, kazazedelerin ilgilenilmesi için konuştuk.

"Oradaki tüm çocuklar bizim de çocuklarımız, kazada ölen kardeşimizin ailesi bizim de ailemiz"

Biz yurt dışına çıkarken bir mağdurun öldüğünü dahi bilmiyorduk ki bunu öğrenince, evet ne yaparsak yapalım bu acı tarif edilemez ve dindirilemez ama hemen aile ilke iletişime geçmeye çalıştık. Timur ise olayın olduğu andan itibaren her gün 'Lütfen Türkiye'ye dönelim ve ben cezam ne ise onu çekeyim, ben bir aileyi dağıttım' diye ağlıyor. Hiçbir zaman burada kalmak, bu suçlamalardan kaçmak gibi bir düşüncesi olmadı onun. Ama annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın. Ben olay yerinde insanların telefonlarını da toplamadım, bunlar doğru değil. Çok çok üzgünüm. Oradaki tüm çocuklar bizim de çocuklarımız, kazada ölen kardeşimizin ailesi bizim de ailemiz. Biz dönüp doğru olanı yapacağız ve adalete teslim olacağız. hem kendim adına hem de oğlum adına tüm kamuoyundan içtenlikle özür diliyorum.