Anayasa Mahkemesi,
AA & Ensonhaber

Anayasa Mahkemesi'nin Resmi Gazete'de yayınlanan kararına göre, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesinin "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa'nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, yüksek mahkemeden kararın iptali talebinde bulundu.

Başvurularında, söz konusu hükmenin kamu gücü kullanan organların keyfi davranışlarına karşı etkili bir koruma sağlamadığı ve kişilere hukuki belirlilik sağlamadığı, bu nedenle de hukuk devleti ve suçta ceza kanuniliği ilkeleriyle uyumsuz olduğu ifade edildi.

Anayasa Mahkemesi'nin değerlendirmesine göre, itiraza konu madde bir kanun hükmü niteliğinde olmasına rağmen, uygulamasının sonuçlarının önceden tahmin edilebilir ve erişilebilir olması gerektiği vurgulandı.

Mahkeme kararında ayrıca, söz konusu maddenin Anayasa tarafından korunan temel haklara karşı koruyucu bir önlem içerip içermediğinin de incelenmesi gerektiğine dikkat çekti.

"Suçun kapsamını genişletiyor"

Kanunda yer alan "örgüt adına işlenen suç" kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğini ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığının anlaşıldığı dile getirilen kararda, şu ifadelere yer verildi:

Başka bir ifadeyle, niteliğine ya da ağırlığına bakılmaksızın, herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişiler ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmaktadır. Bu durum son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suçun kapsamını ölçütleri belirsiz olacak biçimde genişletmektedir. Yargı makamlarının da örgüt adına işlenen suç kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıkları ve belirliliğin yargısal yorumla da sağlanamadığı anlaşılmaktadır.

"Yeterli bir gerekçeyle gösterilmeli"

Kişinin örgüt adına suç işlediğinin kabul edilmesi durumunda örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmasın belirlilik incelemesi bakımından gözetilmesi gereken diğer bir husus olduğu belirtilen kararda,

İlke olarak kişinin silahlı örgüte üyelikten cezalandırılabilmesi için eylemlerinin sürekliliği, eşitliliği ve yoğunluğu veya bu özellikler olmasa dahi suçun niteliği ile örgütün amacına ulaşma bakımından ancak örgüt üyeleri tarafından işlenip işlenemeyeceği gözetilmeli, örgütle organik bir bağının bulunduğu ve örgütün hiyerarşik yapısı içinde bilerek ve isteyerek hareket ettiği yeterli bir gerekçeyle gösterilmelidir.

değerlendirmesi yapıldı.

Kararda, şu ifadelere yer verildi:

Buna karşın itiraz konusu kural uygulandığında silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan belirli şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç isleyen bir kimse yönünden aranmamakta ve her iki kategorideki kimseler arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç isleyen bir kimse örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Bu itibarla bir kimse silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlediği gerekçesiyle, örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra gerçek içtima hükümleri uyarınca ayrıca örgüt üyeliğinden de cezalandırılmaktadır. Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmaktadır.

Ayrıca kanunun bir temel hakla bağlantısı olmayan suçlar bakımından da uygulanması mümkün olmakla birlikte işlenen suçun temel hakların kullanımıyla ilgili olması durumunda kanunda yer alan örgüt adına kavramının belirsizliğinden kaynaklı geniş yorumu nedeniyle kanunla ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratılmaktadır.

"Kanunilik şartını taşımıyor"

Kararda, itiraza konu kanunun, örgüt üyeliğine dair herhangi bir somut delil bulunmadan ve işlenen suçun niteliği ve ağırlığı itibarıyla örgütün amaçlarına ne surette katkıda bulunduğu da dikkate alınmadan kişilerin örgüte üye olmak gibi son derece ağır bir suçtan cezalandırılmalarına neden olacak şekilde geniş yorumlanmaya da müsait olduğu, dolayısıyla kanunun kamu otoritesinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı, bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı da belirtildi.

İtiraza konu kanundaki "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır." ifadesinin Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğuna hükmeden Anayasa Mahkemesi, TCK'nin "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunu düzenleyen 220. maddesinin 6. fıkrasını oy birliğiyle iptal etti.

Kararda, birinci cümlenin iptali üzerine uygulanma imkanı kalmayan aynı fıkradaki ikinci ve üçüncü cümlelerin de iptalinin gerektiği belirtildi.

Yüksek mahkeme, kararın 4 ay sonra yürürlüğe girmesini uygun gördü.