Faissal H. Hussain'nin Sultan’ın Nehirleri kitabında Osmanlı'nın doğaya bakışı
ensonhaber.com

Dicle ve Fırat nehirleri, Irak’ın sıcaktan kavrulmuş çöllerine 16. yüzyılda bereketli sularıyla hayat hediyesi taşıyordu. 1 milyondan fazla keçi ve koyun ile dünyanın en büyük hurmalıkları Irak’taydı. Aynı Irak, Safevi başkentine oldukça yakınken İstanbul’a kilometrelerce uzaklıktaydı ve üstelik arada gayet zorlu bir kara yolu vardı.

Bu yüzden sürekli olarak yerel darbelerin ve Safevilerin tehdidi altındaydı. Fırat ve Dicle nehirleri Kanuni Sultan Süleyman'ın önderliğinde, doğdukları Toros Dağları’ndan döküldükleri İran Körfezi’ne kadar Osmanlı’nın oldu.

16. yüzyılda Mezopotamya’da ender bir istikrar ve bütünleşme çağı başladı. Osmanlı Devleti, doğaya uyum sağlayanın hayatta kalacağını öngörerek bölgeyi kurumsallaştırdı.

Osmanlı için nehirler...

Gücünü adeta tabiattan alarak bölgedeki varlığını sabitledi. Nehirler Osmanlı için denizcilik, gıda, güvenlik, taşımacılık, ekonomi kaynağı oldu. Aynı zamanda Anadolu'daki üretim fazlası tahıl, metal ve kereste gibi ürünler Irak'ta ihtiyaç duyulan bölgelere sevk edildi.

Kaynak eser

Bu kitap Osmanlı’nın Dicle-Fırat havzasındaki kaynak eşitsizliğini nasıl dengelediğini, Irak’ın Osmanlı ile bağlantısının nasıl güçlendiğini, Osmanlı’nın Safevilere karşı bölgedeki otoritesini nasıl sağlamlaştırdığını ele alıyor.

OTSA (Osmanlı ve Türk Araştırmaları Derneği) ödüllü Sultan’ın Nehirleri çevre, doğa, kültür, devlet, toplum arasındaki yakın bağları ortaya koyan Osmanlı merkezli bir çevre tarihi.

Osmanlı'nın doğaya bakışı

Fırat ve Dicle nehirleri, doğup döküldükleri noktalar arasında 1.500 kilometrelik mesafe kat ederken farklı yer şekilleri oluştururlar ve toplumlar da buna göre şekillenmiştir. Bu iki nehir, suyun okyanusla atmosfer arasındaki gidiş gelişiyle oluşan döngünün bir parçasıdır. Faisal Hussain, Osmanlı'nın tabiata meydan okumak yerine doğaya uyum sağlayarak medeniyetlerin beşiği Mezopotamya'ya hâkim oluş ve bölgeyi yönetiş hikâyesini anlatıyor.

Çevre tarihine yönelik ilginin ve doğal kaynaklara yönelik duyarlılığın arttığı bu dönemde, Dicle ve Fırat'ın emperyal yönetimi Osmanlı'nın doğaya bakışının en ihtişamlı örneği olarak ön plana çıkıyor.

Kitap neden önemli?

Oxford University Press tarafından yayınlanmış bu eserin yazarı tarihçi doçent Faissal H. Hussain, Sultan’ın Nehirleri ile 2022 OTSA ödülüne layık görüldü. Kitap aynı zamanda Amerikan Çevre Tarihi Derneği'nin George Perkins Marsh Ödülü'nde finalist oldu. Moğolların fethinden sonraki dönemde, Dicle ve Fırat nehirlerinin ilk uzun kapsamlı tarihini sunuyor.

Dicle-Fırat Ovası'ndaki erken modern çevre koşullarını bütün yönleriyle anlatıyor. Geçmiş meseleler ile günümüzü ilgilendiren küresel olaylar arasında bağlantı kurarak tarih okuruna geniş bir perspektif kazandırıyor.

Kitap sayfası için iletişim:

ergul.tosun@ensonhaber.com