Prof.Dr. Şahin Karasar, Türkiye'nin ağırladığı 2 milyona yakın Suriyeli konusunda hükümete ve karar organlarına destek olacak yapıcı ve entegrasyona yönelik projeler geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
BÜYÜK ÜLKE OLMAK
Konuyu bir iletişimci gözüyle değerlendiren Prof.Dr.Şahin Karasar'ın açıklamaları şu şekilde;
"Kimsenin durduk yere evinden, toprağından ve vatanından kopmak istemeyeceği gerçeğinden hareketle, hem yüce dinimizin hem de hümanist geleneğimizin bir yansıması olarak yardıma muhtaç olana kapımızı açmak ve ekmeğimizi paylaşmak her daim millet olarak önceliğimiz olmuştur. Yine tarihimiz göstermektedir ki; göç, içinde bulunduğumuz coğrafyayı kültürel ve sosyal olarak geliştiren ve zenginleştiren bir özelliğe de sahiptir. Büyük ülke olmak, beraberinde ülkeden beklentilerin artmasını da getirmektedir. Daha büyük coğrafyalardan daha fazla sayıda insan, sizden ülke olarak daha fazlasını bekler hale gelmektedir.
ÜNİVERSİTELER OLARAK ÜZERİMİZE DÜŞENİ YETERİNCE YAPIYOR MUYUZ?
Türkiye de, son 10 yıldır dünya üzerinde daha fazla sayıda milletten insanın, özellikle dezavantajlı grupların, yardım eli uzatmasını beklediği ülkelerden biri ve belki de en önemlisi haline gelmiştir. Bu durum sorumlulukları arttırdığı gibi, daha büyük ülke olmak için motivasyon da sağlamaktadır. Komşumuz Suriye’de uzunca bir süreden bu yana yaşanan insanlık dramında ülkemizin yardımına ihtiyaç duyan Suriyeli kardeşlerimize yardım eli uzatmak, onlara kapılarımızı açmak elbette ki insani vazifelerimizden birisidir. Bu noktada, “Üniversiteler olarak üzerimize düşeni yeterince yapıyor muyuz?”, bunu sorgulamamız gerekiyor. Üniversiteler ve akademik camia geçmişten bu yana, özellikle sosyal bilimler alanında, eleştirmek üzerinden ayakta kalma çabaları veregelmiştir.
SADECE ELEŞTİRME ÇÖZÜM DE ÜRET
Öyle ki, eleştiri üzerinden varlık göstermeye çalışmak üniversiter yaşamla özdeşleşen bir tarz olarak algılanmaya başlamıştır. Oysa çözümün bir parçası olmak, üniversitelerin ve akademik ortamın önceliği olmalıdır. Üniversiteler yakın çevreden başlayarak toplumsal sorunlara çözüm üretme refleksini kazanmalıdırlar.
ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMAK
Türkiye’de yaşanan Suriyeli göçmen gerçeği konusunda, eğitim, toplumla entegrasyon ve sosyalleşme, ekonomik değer üretme ve istihdam gibi konularda üniversiteler ve akademisyenler siyasi karar organlarına (hükümete) kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapmak ve uygulamak amacıyla projeler üretmek suretiyle, katkı verebilirler. Süreci sadece eleştirmek yerine, çözümün parçası olmak konusunda da irade göstermek üniversiteleri daha da ileriye taşıyacak ve toplumla ve toplumsal sorunlarla yakınlaştıracaktır.
ÜNİVERSİTELER TOPLUMDAN UZAK
Üniversitelerde her bir fakülte kendi bilim alanı çerçevesinde (eğitim, fen edebiyat, iletişim, iktisadi ve idari bilimler, hemşirelik vb) sorunun bir yerinde tutmalı ve bilimsel ve insani ölçütler çerçevesinde çözüme katkı vermelidir. Bu yolla, üniversiteler ve akademik camia da bir bakıma kendilerine yöneltilen “toplumdan ve toplumsal sorunlardan uzak kalma ve salt eleştirme” bakış açısından ve yaklaşımından kurtulmak için bir fırsat yakalamış olacaktır."
