Vakanüvis yazdı: Batı 'aklı' domatesi zehirli sanıyordu
ensonhaber.com

Tarihin eski, dolambaçlı yollarında birbirinden ilginç, tuhaf olayların olduğu bir vakıa.

Hatta bunların kimileri tam anlamıyla cehalet ve saçmalık yüklü.

Bir zamanlar; önce Avrupa ülkelerinde, sonrasında ise Amerika Birleşik Devletleri’nde domatesin zehirli zannedilmesi de tarihin en absürd işlerinden birisiydi.

İTALYAN “BİLİM ADAMI” ESKİ AHİT’İ YANLIŞ ANLAYINCA

Bu tuhaf hikâyenin kökeninde, İtalyan bitki uzmanı Pietro Andrae Matthioli’nin, Eski Ahit’teki yiyeceklerle ilgili bir bölümü yanlış anlayıp, yorumlamasından kaynaklanmıştı.Domates, Amerika kıtasında Aztek ve Maya ile kimi doğu ülkelerinin mutfaklarında uzun asırlardır bulunmasına rağmen Batı’da 1500’lerden itibaren görülmeye başlamıştı.

Matthioli ise o yıllarda yazdığı kitabında, Eski Ahit’te pek de iyi bahsedilmeyen “adam otu, altın elma ve it üzümü” familyasına domatesi de katarak eleştirel bir dil kullanmıştı. Aynı bitki uzmanı, patlıcanı da zehirli yiyecekler arasında saymıştı.

Keşifler döneminde bazı Batılı denizciler Aztek ve Maya bölgelerinde gördükleri domatesi 1500’lerin başlarından itibaren “Yaşlı Kıta”ya getirmişlerdi ama “süs bitkisi” olarak.

Avrupa’da domates uzun süre park ve bahçelerde diğer süs bitkileriyle birlikte yetiştirilir, park estetiği için kullanılırdı. Birçok Avrupa sarayında da domates /zehirli elma”, bahçıvanların saray bahçelerini süslemek için kullandıkları bir bitkiydi.

Vakanüvis yazdı: Batı 'aklı' domatesi zehirli sanıyordu

İŞİN ASLI KURŞUN İÇERİĞİ YÜKSEK TABAKLAR

Domatesin “yanlış anlamalarla” başlayan Avrupa’daki yaşantısı, bir süre sonra başka bir yanlış anlama ile daha da karmaşık hale gelecekti. Batılı aristokratlar her şeye rağmen domatesi yemeye başlamışlardı.

Domates, çiğ olarak salatada kullanıldığı gibi yemeklere de girer olmuştu. Ancak halk arasında “zenginlerin domates yedikten sonra öldükleri” yollu şayialar yaygınlaşıyordu.

Aslında yavaş yavaş fakirler de domatese alışıyordu ama söylentilerden sonra bu yiyecek gene istenmeyenler kategorisine girmişti.

İşin ilginci, dar gelirliler de domates yemesine rağmen onların arasında “domates yüzünden ölümler” görülmüyordu.

Çünkü olay bambaşkaydı… İşin aslı, zengin Avrupalıarın kurşun içeriği yüksek kalaylı tabaklar kullanmasıydı. Asiditesi çok yüksek olan domates, sofraya gelen kalaylı tabaktaki kurşunla etkileşime girince, sızan kurşun birçok aristokratın sağlığını bozuyor, hatta yüklenilen aşır kurşun nedeniyle ölümler görülüyordu. Fakirlerin “böyle bir derdi” yoktu, zira onların sık sık kalaylanması gereken pahalı yemek takımları yoktu. O devrin bilgileriyle domates asidi ile kalaylı tabaklardan sızan kurşun bağlantısını kurmak da mümkün olmadığından zavallı domates günah keçisi ilan edilmişti.

Vakanüvis yazdı: Batı 'aklı' domatesi zehirli sanıyordu

DOMATES AMERİKA’DA DA YANLIŞ ANLAŞILDI

“Suçlanan yiyecek domates”in Amerika kıtasındaki Avrupalılar nezdinde yine talihsizlikler yaşayacaktı. Yeni kıtada 17’inci asırdan sayıları artan kolonilerde domatese gene mesafeli durulmasında bu defa da bir berberin etkisi olacaktı. Bir “berber-cerrah” olan John Gerard, bitki bilimindeki bazı kelimeleri yanlış anlayıp, yanlış aktarınca domates bir kez daha “zehirli gıdalar” kategorisinde yer alacaktı.

Gerard, çürümüşlerinden yaptığı gözlemlerle domates için, “Acı ve kokuşmuş bir lezzet” diyordu. Domatesin Amerika’daki günlerinde ayrıca, bir solucanın domatesi zehirlemesinden kaynaklanan yeni bir yanlış anlama daha ortaya çıkmıştı. Buna göre, bir solucan domatesi etkiliyordu.

Oysa solucan, patates veya patlıcana musallat olursa etkileşimini bu yiyeceklerde de gösteriyordu. New York’ta Dr. Fuller adında bir adam da domatese musallat olan solucan için “bir çıngıraklı yılan kadar zehirli” diyordu. Bitki uzmanı Benjamin Walsh, her ne kadar, “Bu solucanın bir pire kadar bile zararı yok” dese de kendisine kulak asan olmuyordu.

MEYDANDA BİR SEPET DOMATES YEDİ, “BAKIN BİR ŞEY OLMADI” DEDİ

Domatesin makus talihinin değişmesi ise “Albay Johnson”un girişimiyle gerçekleşecekti. Çiftçi, bahçıvan, tarihçi, yargıç ve asker olan Robert Gibbon Johnson (1771 - 1850), devrinde yine tavan yapan “domates zehirlidir” şehir efsanesine artık bir son vermek istemişti.

New Jersey Bahçıvanlık Derneği’nin başkanlığını da yürütenJohnson, 28 Haziran 1820’de Old Salem County Adliye Sarayı’na giderek, düşünüldüğü gibi zehirli olmadıklarını göstermek için halka açık bir şekilde bir sepet domates yemişti. Johnson’un gösterisini izlemek için iki bine yakın kişi meydana toplanmıştı.

Albay Johnson, domates yemeye başlamadan önce domatesin tarihi üzerine bir konuşma yapmıştı. Robert Gibbon Johnson daha sonra küçük sepetindeki bütün domatesleri yemişti. Halk, heyecanla kendisini seyrediyor, aralarında “Yiyor ama bir şey olmuyor” diye hararetli hararetli konuşuyorlardı.

Albay Johnson, sepetindeki son domatesi de yediğinde kalabalıktan “Yaptı, yaptı ve o hala hayatta” sesleri yükselmişti. Johnson da kalabalığa, “Gördünüz işte, bir şey olmuyor” diye seslenmişti. Robert Gibbon Johnson’un bu gösterisinin ardından domates Amerika Birleşik Devletleri’nde popüler bir yiyecek olmuştu.

Vakanüvis yazdı: Batı 'aklı' domatesi zehirli sanıyordu