Yalçın Akdoğan özel hayatına ilişkin detayları anlattı
ensonhaber.com

Yalçın Akdoğan özel hayatına ilişkin detayları anlattı

Uzun yıllar Erdoğan’ın sağ kolu olarak görev yapan, Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra da partide ona en yakın isimlerden biri olarak anılmaya devam eden Yalçın Akdoğan, Başbakan Yardımcısı olarak katıldığı yeni kabinede, çözüm sürecini yöneten ekibin başına geçti.

ÖZEL HAYATINI ANLATTI

Siyasi gündemin merkezindeki sert açıklamaları ve ciddi ifadesiyle görmeye alışık olduğumuz Akdoğan siyasete atılmadan önceki hayatına ilişkin detayları Habertürk gazetesinden Kübra Par'a anlattı.

"Pendik’te büyüdüm. İstanbul’un taşrasında teyzemler ve dayımlarla aynı apartmanda yaşıyorduk. Mahalle ilkokulunda ve Kartal Ticaret Lisesi’nde okudum. 3 kardeşiz. Ablam belediyeden emekli, kardeşim de belediyede çalışıyor.

BABAM KATI SOLCU DEĞİLDİ

Babam ideolojik anlamda katı bir solcu değildi, geleneksel solcuydu. Trabzonlu’yuz. Karadeniz’in solculuğu, toplumsal değerlerle iç içe geçmiş bir solculuktur. Ulusalcıydı denilebilir. CHP çizgisinden giden partilere oy verirdi.

KARDEŞİMİN ADI BÜLENT ECEVİT'TEN GELİYOR

Kardeşimin adı Bülent’tir. 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nın olduğu yıl doğduğu için Bülent Ecevit’ten geliyor ismi. Aristokrat, zengin, burjuva bir aileden gelmiyorum. İstanbul taşrasında yaşayan, gariban bir aile... 80 darbesinde ailede bazı dönüşümler oldu. Babam muhtardı ve darbeyle birlikte görevden alındı. Bu bir kırılma noktasıydı. 82 Anayasası’na da referandumda “Hayır” oyu veren azınlığın içindeydi.

BABAM BENİ ENGELLEMEDİ

Dedem muhafazakârdı. Benim muhafazakârlığımda onun etkisi oldu. Babam beni engellemedi. Özgürlükçü bir tarafı vardı. Belki de onun yapamadıklarını yaptığım için hoşuna da gidiyordu.

Ablam daha liberaldi. Evde politik tartışmalar olmuyordu. Zaten 17 yaşında İstanbul’dan ayrıldım ve 6 yıl Eskişehir’de kaldım.

ÜNİVERSİTEDE İSLAMİ AKIMLARLA TANIŞTIM

Anadolu Üniversitesi’nde basın-yayın okudum. Bizim bölüme “Artiz mektebi” derlerdi. Zengin ailelerin çocukları gelirdi. Ben daha garibandım. İdeolojik kutuplaşmalar başlamıştı. İslami akımlarla tanışmam üniversitede oldu.

1994'TE PARTİYLE İLİŞKİM GELİŞTİ

Parti mensubiyetim yoktu ama 1994’te Refah Partisi belediye seçimlerini kazandığında ben de Pendik Belediyesi’nde çalışmaya başladım. Partiyle ilişkim o sırada gelişti.

Yükseklisans yaparken Eskişehir’de ‘İç Anadolu’ diye bir bölge gazetesi çıkarıyordum. Yeni evlenmiştim, gelir olsun diye ortaokul ve lisede İngilizce dersleri veriyordum. Sonra İstanbul’a geldim. 1992’de Zaman gazetesine girdim ama oradaki durum çok içime sinmedi. Birkaç hafta sonra ayrıldım.

DERGİ ÇIKARIYORDUK

Evet, 92-95 yılları arası bir dergi furyası vardı. ‘Yeni Zemin’ adında bir dergi çıkarıyorduk. İslami camianın çıkardığı dergiydi ama son derece liberal ve özgürlükçü çizgideydi. Mehmet Metiner, Ali Bulaç, Davut Dursun, Altan Tan, Abdurrahman Dilipak gibi geniş bir yazar kitlesi vardı. İslami camianın alışık olmadığı konulara ve kişilere de yer veriyorduk. Mete Tunçay’dan tutun da Murat Belge’ye kadar çok farklı kişilerle röportajlar ve açık oturumlar yapıyorduk. “Din ve devlet ilişkileri nasıl olmalı?” diye tartışıyorduk.

Bunlar İslami kesimde yüksek sesle tartışılan konular değildi. O tartışmaların kişisel gelişimimde çok büyük faydası oldu. Sonrasında da bizim kesimde çıkan Sözleşme, Bilgi ve Düşünce, Bilgi ve Hikmet gibi birçok derginin kadrosunda yer aldım.

EŞİM SİYASETLE İLGİLİ BİRİ DEĞİL

Eşim Aslıhan matematik öğretmeniydi, sonra Milli Eğitim Talim ve Terbiye’de uzman olarak çalışmaya başladı. Şu anda çocuk iznini kullanıyor. Bir yandan da İşletme Bölümü'nde doktora yapıyor. Siyasetle ilgili biri değil. Benimle evlendiğinde neyin içine düştüğünü bilmiyordu, sonradan fark etti! (Gülüyor) Mütevazı hayatına devam ediyor. Tayyip Bey’e de çok büyük bir hayranlığı var.

KIZIMIN İSMİNİ TAYYİP BEY KOYDU

Oğlum Muhammed Yasin, İşletme okuyor. Kızım Şifa Nur, İç Mimarlık ve İngilizce Öğretmenliği okudu ama sonra bölüm değiştirip İşletme'ye geçti. Bir de yeni doğan Hatice Kübra’mız var! Stres topu gibi... Gece gittiğimde onu görmek beni yumuşatıyor. Hatice Kübra'nın ismini Tayyip Bey koydu.

TAYYİP BEY İLE İL BAŞKANIYKEN TANIŞTIK

Tayyip Bey ile il başkanıyken tanıştık. Yeni Zemin’de çalışıyordum, onunla röportaj yapmaya gittim.

Ben Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli danışmanı sayılırım. Sadece Tayyip Bey’e değil, genel başkan ve bakan danışmanlığı da yaptım. Tayyip Bey 2003’te Başbakan olunca birlikte çalışmaya başladık. Metin ekibinin sorumluluğunu üstlendim. Uzun bir süre birlikte çalıştık. Sabah evinden alıyordum, akşam evine bırakıyordum. Arabada birlikte oturuyorduk. Bu ilişki günün her saati sürüyordu.

CİDDİYİM AMA SOĞUK DEĞİLİM

Hakkımda “Sert”, “Ciddi” hatta “Gıcık” diyenler oluyor ama beni biraz tanıyanlar aslında öyle olmadığımı anlıyor. Ciddiyim ama soğuk değilim. Bazen esprilerim tavan yapar. Kin tutmam, sevgi doluyum.

Her görüşten arkadaşım var. Arkadaşlarım daha çok İstanbul’da yaşıyor, zaman zaman bir araya geliyoruz.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...