Narin'in annesi Yüksel Güran'ın avukatından beraat talebi
Narin Güran'ın annesi Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, müvekkili hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşın istinaf yoluna başvurdu.
Tarayıcınız video desteklemiyor!
21 Ağustos 2024...
Yukarıda yer alan tarihte Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki evinden çıkan ve Kur'an kursuna giden Narin Güran, bir daha geri dönmedi.
8 yaşındaki minik Narin Güran'ın cansız bedeni, 19 gün sonra Eğertutmaz Deresi'nde bulundu.
19 gün sonra dere kenarında ve üzeri taşlarla kapatılmış bir çuvalın içerisinde cansız bedeni bulunan Narin, gözyaşları arasında Tavşantepe'de toprağa verildi.
AİLESİNDEN TUTUKLAMALAR OLDU
Narin'in aranma sürecinde ise anne Yüksel, ağabey Enes, amca Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar gözaltına alındı.
İtirafçı olan Nevzat Bahtiyar, Narin'i amca Salim Güran'ın öldürdüğünü, kendisinin ise küçük kızın cansız bedenini taşıdığını söyledi.
ANNE, AĞABEY VE AMCAYA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET
Anne Yüksel Güran, amca Salim Güran, ağabey Enes Güran'a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
"İŞTİRAK HALİNDE ÖLDÜRME"
Cezanın gerekçesi ise "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" olarak açıklandı.
NEVZAT BAHTİYAR'A 4 YIL 6 AY CEZA
Nevzat Bahtiyar'a ise "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
İNDİRİM UYGULANMADI
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, 4 sanık hakkında verilen cezalarda iyi hal indirimi uygulamadı.
ANNE YÜKSEL GÜRAN'IN AVUKATI BERAAT İSTEDİ
Narin Güran cinayeti davasında tutuklanan anne Yüksel Güran'ın avukatı, müvekkili hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşın istinaf yoluna başvurdu ve beraat talep etti.
İlk derece mahkemesinin varsayımlarla mahkumiyet kararı verdiği belirtilen başvuruda, Nevzat Bahtiyar’ın çelişkili ifadelerine dayanılarak hüküm kurulduğu, olayla ilgili basında çıkan gerçek dışı haberlerle kamuoyunun yönlendirildiği ve sanıkların tarafsız bir yargılama süreci geçirmesinin engellendiği ileri sürüldü.
DİLEKÇEDE YER ALAN DETAYLAR
Dilekçede, Yüksel Güran hakkında verilen mahkumiyet kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün bozulması ve beraatine karar verilmesi istenerek, “Sanık Nevzat'ın aşamalarda sürekli ifade değiştirerek cansız bedeni teslim aldığını belirttiği mekanları değiştirdiği, mahkemece itibar edilen son beyanlarında belirttiği hareketlerin ise köyün fiziki koşulları, evler arası mesafe, tekrar ahıra inme süreleri dikkate alındığında Narin'in son görülme saati ile sanık Nevzat'ın aracının dereye giden toprak yolda görünme saati arasındaki kısa süreye sığmadığı, yine Nevzat'ın bahsettiği araç buluşmasının görüş açısında olmasına karşın Daran-2 kamera kayıtlarına yansımamış olma hususları birlikte değerlendirildiğinde Nevzat'ın hayatın olağan akışına aykırı son beyanlarına itibar edilemeyeceğinin gözetilmemesi, keşif yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sanığın eşi olan Gazal'ın anlatımlarında sanık Nevzat'ı araç ile evden çıkarken gördüğünü belirtmesi, olay saatlerinde Nevzat ile aynı evde olmasına karşın sanık Salim'in Nevzat'a seslenmesini duymaması, bahsedilen araç buluşmasını görmemesi, Nevzat'ın cansız bedeni taşırken ve aracına koyarken Gazal'ın bu durumu görmemiş olması sanığın beyanlarının gerçek dışı olduğunu göstermektedir” denildi.
"NARİN, EVİN DIŞINDA ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR"
Narin’in cansız bedenine geç ulaşılması nedeniyle DNA ve sair önemli bulgular elde edilemediği belirtilen dilekçede, “Maktul Narin'in Kur’an kursuna giderken giydiği elbiseler, yanına aldığı Elif-Ba kitabı, olay günü giydiği terlikleri, mor renkli etek ve yazma cansız bedenin içerisinde bulunan çuvaldan çıktığı tartışmasızdır. Bu durum Narin'e karşı öldürme eyleminin Narin'in evinin dışındaki bir yerde gerçekleştirdiğinin somut delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürüntü örneklerinde özellikle Vajen-1 bölgesinde Prostat Spesifik Antijeninin tespit edilmiş olması Narin'e karşı cinsel saldırı olma ihtimalini güçlendirdiği ancak cansız bedene geç ulaşılması, cesedin çürümüş olması nedeniyle DNA ve sair önemli bulgular elde edilememiştir. Kamera kayıtlarından görüldüğü üzere Narin'in son görülme saati ile Narin'in cansız bedenin içerisinde bulunduğu ve sanık Nevzat Bahtiyar'ın kullanımında olan aracın kamera açısına girmesi arasında sadece 29 dakikalık fark vardır.
Ölüm sebebine göre boğma eylemin niteliği gereği tek kişi tarafından gerçekleştirilmesi, maktulün son görülme saatinden çok kısa bir süre sonra Nevzat Bahtiyar tarafından cansız bedenin Eğertutmaz Deresi’ne götürülüp gizlenmiş olması, cesede son ve tek dokunan kişinin sanık Nevzat olması, genel hayat tecrübeleri ve olağan akışa göre hiç kimse bizzat dahil olmadığı bir öldürme eyleminde cesetten bu kadar hızlı kurtulma, taşıma ve gizleme ihtiyacını duymayacağı, hakkında isnat edilen suçu işlediğine dair en kuvvetli delil bulunan sanık Nevzat'ın inkara ve masum kişilere atfı cürüm mahiyetindeki beyanlarına itibar edilemeyeceği açıktır.
Katılan Arif ve Sanık Nevzat'ın kabulünde olduğu üzere olay öncesi katılan Arif tarafından sanık Nevzat'a satılan, sanık Nevzat'ın da 3’üncü kişilere sattığı bir adet otomobilin change/çalıntı çıkması nedeniyle taraflar arasında bir ihtilafın doğduğu, bu ihtilaf nedeniyle yerel ara bulucuların devreye girdiği, görüşmeler sırasında sanık Salim'in de bulunduğu, katılan Arif ile Nevzat arasında gerginlik oluşmuşsa da tarafların mutabakatı ile sonuçlanan olayda Nevzat tarafından ödenmesi gereken bedelin 50 bin TL olarak kararlaştırıldığı bilinmektedir.
Sanık Nevzat’ın olay öncesi özellikle Narin'in güvenini kazanmaya dönük para vermesi, Narin'in babası ile yaşadığı araç ihtilafından kaynaklı sorunu iç dünyasında büyütmesi ve dış dünyaya yansıyan davranışlarıyla kendi yakınlarına bu aileden uzak durmaları yönünde söylemlerinin bulunması karşısında Nevzat'ın başka köye taşınmaya hazır hale gelen evin inşaatını da tamamladığı bir dönemde Arif'in ailesine zarar verme amacıyla hareket ettiği anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verildi.
"SOĞUKKANLI BİR ŞEKİLDE NORMAL HAYATINA DEVAM EDEN BİR ŞAHSIN BEYANINA İTİBAR EDİLEMEZ"
Dilekçede, Narin’in cansız bedenini dere kenarında gizledikten sonra soğukkanlı şekilde normal hayatına devam eden Nevzat Bahtiyar’ın beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği belirtilerek, “Narin'i görmemesi gereken bir şey gördüğü gerekçesi ile öldüren ve bu durumu gizlemeye çalışan bir kişinin gidip komşuya haber vermesi ve yabancı birinin tanık olmasını sağlaması hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğu, bu beyana itibar edilemeyeceği açıktır. Sanık Nevzat cansız bedeni evin içerisinde aldığını beyan etmişse de belirtilen saat aralığında Arif'in evinde yaşı küçük çocukların da olduğu, böylesine vahim bir cinayetin çocukların duyabileceği, görebileceği bir alana taşınmasının da akıl mantık kurallarıyla örtüşmediği, Nevzat’ın oluşturduğu hikayelerin yönlendirme ve basından edinilen haberlerden yararlanma eseri gerçek dışı olduğu tartışmasızdır.
Küçücük bedeni bir çuvala sığdırıp dere kenarında gizleyen, soğukkanlı bir şekilde gidip baldızında çay içen sonra namazını kılan, normal hayatına devam eden, kayıp çocukla ilgili arama faaliyetine katılan, Narin'in ailesini teselli etmeye çalışan bir şahsın beyanına itibar edilemez.
Evde bir kızın cansız bedeni varsa komşuya haber verileceği yerde daha güvenilir olan aile fertleri veya babaya ne yapalım şeklinde haber verilmesi beklenmez mi?
Komşu Nevzat, baba Arif'ten daha mı güvenilir? Olay saatlerinde müvekkilime ait telefonun arama kayıtlarında şüpheli bir durumun olmadığına göre, yine oluşa göre Narin'in son görülme anı ile dereye götürülme anı arasında 29 dakikalık bir zaman diliminin olması, hayatın olağan akışı içerisinde düşünüldüğünde aile içi bir cinayette hiç kimsenin bu kadar kısa süre içerisinde cansız bedenden kurtulma ihtiyacını hissetmeyeceği, aile içi sorgulamaların olacağı, aile fertlerinin aranacağı, yine normal bir ailenin kendi çocuğunu bir çuval içinde dereye atılmasına rıza göstermeyeceği de dikkate alındığında Nevzat'ın beyanının tamamen gerçek dışı olduğu net bir şekilde anlaşılmaktadır” denildi.
"TAHMİNLERE VE VARSAYIMLARA GÖRE HÜKÜM VERİLMESİ, BOZMAYI GEREKTİRMEKTEDİR"
Narin'e karşı öldürücü eyleminde bulunan kişinin ölüm sebebine göre tek kişi olabileceği ifade edilen dilekçede, “Yine dosya arasında bulunan MASAK’tan temin edilen banka verilerine ilişkin 11 Eylül 2024 tarihli ön inceleme raporunda Salim Güran'ın 21 Ağustos 2024 tarihinde 15.19 ve 15.28 saatlerinde havale gönderme şeklinde telefon faturası ödediği, adım sayar verisi ile fatura ödemeleri birlikte değerlendirildiğinde daraltılmış baz raporundaki hareketlerin ne kadar anlamsız ve yanılgılı olduğu net bir şekilde anlaşılmıştır.
Olay saatlerinde evde bulunan yaşı küçük çocuklar Muhammed, Emre ve Eren Güran'ın beyanlarından da sanık Salim ve Nevzat'ın eve girmediği anlaşılmaktadır.
Kamera kayıtları dar alan baz raporunu tamamen çürütmüştür. Dosya arasında bulunan görüntü inceleme tutanağında olay günü Salim Güran'ın kullanımında bulunan 47 plakalı aracın Tavşantepe İlkokulu’na ait ‘Cam 3’ isimli kamerada güncel saate göre 18.55'te görüntülendiği, aracın köy meydanına doğru gittiği (Bahse konu meydan, Nevzat Bahtiyar'a ait ev civarıdır) tartışmasız olmasına rağmen bilirkişi raporunda ise belirtilen saatte Salim Güran’ın, Arif Güran'ın ikameti civarında olduğu ifade edilmiştir.
Tahminlere ve varsayımlara göre hüküm verilmesi, bozmayı gerektirmektedir” ifadelerine yer verildi.
HÜKMÜN BOZULMASI VE TAHLİYESİ TALEP EDİLDİ
Dilekçede, Yüksel Güran ile ilgili verilen kararın bozulması ve tahliye edilmesi talep edilerek, şöyle denildi:
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde özellikle sanık Nevzat'ın Narin'in cansız bedenini teslim aldığı noktayı aşamalarda sürekli bir şekilde değiştirdiği, anne Yüksel'in olay anını gördüğüne veya fiil üzerinde bir hakimiyetinin olduğuna dair anlatımının bulunmadığı, sanık Nevzat'ın tüm beyanlarının çelişkili, akla-mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Narin'in kamera saatine göre son görülme anı ve yine cansız bedenin araç ile dereye götürülme anına ilişkin kamera kayıtları arasındaki zaman diliminin oldukça kısa olduğu, bu zaman dilimi içerisinde aile fertlerinin olağan dışı iletişim kayıtlarının bulunmadığı, cansız bedenden çabuk kurtulmaya yönelik davranış şekli, Narin'in Kur’an kursunda kullandığı eşyalar ile birlikte çuvala konulduğu hususları da birlikte dikkate alındığında olayın aile fertleri dışında ve aile konutu dışında işlendiğini gösterdiği, kesin ve açık ispata dayanmayan yorumlarla sanık anne hakkında verilen kararın hukuka aykırı olması nedeniyle bozulması gerekmektedir.
Anılan nedenlerle karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma gereği hasıl olmuştur. Yukarıda arz olunan ve resen nazara alınacak sair sebeplerle istinaf başvurumuzun kabulü ile Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28 Aralık 2024 tarih, 2024/396 Esas ve 2024/529 Karar sayılı mahkumiyet kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle hükmün bozulmasına ve müvekkil sanığın beraatine, anne olan sanık müvekkilimin isnat edilen suça iştirak ettiğine dair somut bir delilin bulunmaması, ilk derece mahkemesinin ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle verdiği hukuka aykırı mahkumiyet kararı ile birlikte tamamen hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle sanığın hükmen tutukluluk halinin devam ettiği, haksız devam eden tutukluluk durumunun hem sanık müvekkil hem de bakmakla yükümlü küçük çocukları yönünden telafisi imkansız zararlar doğurduğu, devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunmasına ilişkin yükümlülüğü de gözetilerek sanık müvekkilimin tutukluk durumunun ivedi ve öncelikli değerlendirilmesi suretiyle müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.