Savcılık, CHP hakkında kapatma davası talep etti

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB iddianamesinin ardından Yargıtay'a CHP hakkında Anayasa’nın 69. maddesince kapatma davasına yönelik bildirimde bulunduğu iddia edildi. Konuya ilişkin ise savcılıktan yapılan açıklamada "CHP'nin kapatılması yönünde bildirimde bulunulmamıştır" denildi.

İBB iddianamesi tamamlandı.

İBB'ye yönelik yolsuzluk iddianamesi mahkemeye sunuldu. 3 bin 900 sayfalık iddianamede; İmamoğlu "çete lideri" olarak tanımlandı, 402 şüpheli isime yer verildi.

İDDİANAMEDE DİKKAT ÇEKEN DETAY

İBB’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan 3 bin 900 sayfalık iddianamede, CHP ile ilgili dikkat çeken bir detay yer aldı.

CHP İÇİN KAPATMA DAVASI TALEP EDİLDİĞİ İDDİA EDİLDİ

Savcılık, ayrıca hazırlanan iddianame kapsamında Yargıtay'a, Cumhuriyet Halk Partisi'ne Anayasa'nın 69. maddesi kapsamında kapatma davası açılması yönünde bildirimde bulunduğu iddia edildi.

İddianamede, kamu kaynaklarının usulsüz kullanımı ve seçim manipülasyonu iddiaları nedeniyle CHP’nin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu kapsamında Yargıtay’a bildirildiği, bu sürecin parti hakkında kapatmaya kadar gidebilecek yaptırımların önünü açabileceği belirtildi.

"KAPATILMASI YÖNÜNDE BİLDİRİMDE BULUNULMAMIŞTIR"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, iddianamenin ardından Yargıtay'a yaptığı bildirimde Cumhuriyet Halk Partisi hakkında Anayasa’nın 69. maddesince kapatma davası açılmasını talep ettiği haberlere yansıdı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, haberler hakkında yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapatılması yönünde bildirimde bulunulmamıştır, iddianamede de açıkça belirtildiği gibi siyasi partiler kanunu gereği bildirimde bulunulmuştur." denildi.

Başsavcılık açıklamasında, "Bildirim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan ihbar vasıfındadır." ifadelerine yer verildi.

"CHP ELE GEÇİRİLECEK"

7 bölümden oluşan iddianamenin giriş kısmında, "CHP’nin ele geçirilmesi ve sonrasında gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde örgüt liderinin aday gösterilmesi için fon oluşturulması amacına maruf "İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü" diye belirtildi.

"DEMOKRATİK SİYASİ YAŞAMI ZEDELEYEN EN AĞIR FİİLLERDEN BİRİDİR"

Savcılık, ilgili bildirim yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Anayasa’nın 69. maddesi, siyasi partilerin mali faaliyetlerinin yargı denetimine tabi olduğunu belirtmiş; suç gelirleriyle finansman sağlanmasının demokratik düzene bağdaşmayacağını vurgulamıştır. Suçtan elde edilen gelirle parti binası satın alınması, delegelerin iradesine maddi menfaat sağlayarak veya sağlanacağı yönünde vaatte bulunarak oy tercihlerine müdahalede bulunulması demokratik siyasi yaşamın meşruiyetini zedeleyen en ağır fiillerden biridir.

Yukarıda açıklanan tespit ve deliller uyarınca; seçim çalışmaları için kamu kaynaklarının suistimal edildiği, suç gelirlerinin parti üst yönetiminin bilgisi ve onayıyla bir havuza (sistem) aktarıldığı, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen kişi beyanlarıyla rüşvet ağının itiraf edildiği, parti tüzel kişiliği için satın alınan bina bedelinin kaynağına ilişkin para akışlarının belgelenmediği ve bu paraların suç geliri olduğunun parti üst yönetimince de bilindiği tanık anlatımlarıyla anlaşıldığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, suçtan kaynaklanan gelirlerle partiye mal varlığı kazandırdığı, suç gelirleri ile seçim çalışmaları yürüttüğü ve bu fiillerin parti organları tarafından bilinçli, sistematik ve süreklilik arz edecek bir biçimde gerçekleştiği tespit edilmiştir.

"BİLİNÇLİ VE SÜREKLİLİK ARZ EDECEK ŞEKİLDE YÜRÜTÜLDÜ"

Soruşturma dosyamız kapsamında temin edilen USOM raporu uyarınca tespiti yapılan 11 milyon 360 bin 412 vatandaşın güncel yurt içi ve yurt dışı seçmen kütük verilerinin Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliğinden hukuka aykırı bir şekilde yayıldığı ve bu veriler üzerinden seçmenlere ait başka kişisel verilerin işlendiği, bu veriler ile de Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl örgütü tarafından seçim çalışmalarının yürütüldüğü, bu suretle demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez olan seçmen iradesinin manipüle edilmeye çalışıldığı, parti organları tarafından bilinçli, sistematik ve süreklilik arz edecek bir biçimde yürütüldüğü anlaşılmıştır.

Soruşturma dosyamız kapsamında yapılan tespitler ışığında, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülke genelinde ve yerelde gerçekleşen seçimlerin güvenilirliğine ve seçmenin iradesini etkilemeye, demokratik düzeni etkilemeye yönelik, sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde müdahalede bulunduğu anlaşılmakla, Cumhuriyet Halk Partisi hakkında Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101. ve devamı maddeleri uyarınca gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığımızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulmuştur."

ANAYASA'NIN 69. MADDESİ NE DİYOR?

CHP'nin kapatılmasına yönelik Başsavcılığın gerekçe gösterdiği Anayasa'nın 69. maddesi şöyle:

"Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.

Siyasî partiler, ticarî faaliyetlere girişemezler.

Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştay'dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesi'nin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.

(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/25 md.) Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.

Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.

Bir siyasî partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesi'nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete'de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar."