130 bin liralık telefon dolandırıcılığında karar çıktı

Mahkemenin gerekçeli kararına göre, 3 Ağustos'ta müşteki H.A'yı cep telefonundan arayan kişi, kendisini "polis" olarak tanıttı. Zanlının daha sonra telefona verdiği bir başka kişi de kendisinin "savcı" olduğunu söyledi. 3 SAAT KONUŞTULAR Dolandırıcılar, "suça karışılmış olabileceğini" ifade ederek, kadından evdeki para ve altınlarını çıkarmasını ayrıca kızının telefonunu vermesini istedi. Kadının verdiği numaradan bir kişi de kızı Y.A'yı aradı. Dolandırıcılar, yaklaşık 3 saat boyunca kadın ve kızıyla görüşme yaparak, evde bulunan 130 bin lira değerindeki para ve ziynet eşyasını, yönlendirdikleri kişiye vermelerini sağladı. DOLANDIRILDIĞINI GEÇ ANLADI Daha sonra dolandırıldığını anlayan kadının ihbarı üzerine polis, A.G. ve H.Ç'yi yakaladı. Sanıklar hakkında "kişinin kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçundan dava açıldı. Olaya karıştığı belirlenen Y.D. hakkındaki soruşturma ise ayrıldı. Sanıklardan A.G, "dolandırıcılık" suçlamasını reddetti. Bununla birlikte Y.D'nin kendisini telefonla arayarak, "birinde emaneti olduğunu" söylediğini ve kendisinden onu almasını istediğini anlattı. A.G, "İstediği yere gittim, emaneti aldım ve Şanlıurfa'ya götürdüm." dedi. H.Ç. de arkadaşı Y.D'nin kendisini arayarak, A.G'ye yardımcı olmasını istediğini söyledi. Bunun üzerine A.G'nin evine gittiğini bildiren H.Ç, A.G'nin "Bir yere fotoğraf göndereceğim." diyerek kendisinin cep telefonunu aldığını, odaya gittiğini, bir süre sonra getirdiğini ifade etti. H.Ç, "telefonunu geri aldıktan sonra Y.D'ye altın ve para resimleri gönderildiğini gördüğünü" dile getirerek, "Tepki gösterdim. 'Bu dünya ve öbür dünyada yanacaksınız. Vebali büyük.' dedim. Hatta resmin altına da bu şekilde yazdım. Dolandırıcılık eylemine yardım etmedim." ifadelerini kullandı. "SANIKLARIN YÜZÜNÜ GÖRMEDİM" Müşteki H.A. ise "Arayanların savcı, polis olduklarını söylediklerini, kendisinin suça karışmış olabileceğinden bahsettiklerini" belirtti. H.A, "Bir odaya girip kapıyı kilitlememi, dışarı çıkmamamı söylediler. Evdeki tüm ziynet eşyaları ve paraları poşete koyup, mutfağa bırakmamı söylediler. Ben de dediklerinin hepsini yaptım. Sanıkların yüzünü görmedim. Evime girip altınları ve parayı kimin aldığını görmedim. Dolandırıldığımızı sonradan anladım. Toplam 130 bin lira zararımız var." şeklindeki bilgileri verdi. İNDİRİMSİZ CEZA Gerekçeli kararda, yargılama sonunda, parayı alanın A.G. olduğunun kesin olarak belirlendiği ancak 2 ayrı telefondan anne ve kızı arayanların kesin şekilde saptanamadığı, dolayısıyla dosyası ayrılan Y.D. dışında en az bir kişinin daha olaya karıştığının anlaşıldığı kaydedildi. Mahkeme, sanıklardan A.G'yi, suçun işleniş biçimi ve meydana gelen zararın ağırlığını dikkate alarak nitelikli dolandırıcılık suçundan 12 yıl hapis ile 390 bin lira adli para cezasına çarptırdı. Sanık hakkında, yargılama sırasında pişmanlık göstermemesi nedeniyle takdiri indirim uygulanmadı. Sanık H.Ç'nin ise suçu işlediğinin sabit olmaması gerekçesiyle beraatine hükmedildi. BAŞKALARINI DA DOLANDIRDI Gerekçeli kararda, A.G'nin gözaltına alınışının ihbar üzerine gerçekleştiği, bunun da bir başka dolandırıcılık suçuna ilişkin olduğuna yer verildi. Buna göre, ihbar üzerine sanık A.G'nin, bir yaşlıyı dolandırarak elde ettiği 400-450 bin lirayı Akçakale'ye getireceği belirlendi. Diyarbakır yolunda 9 Ağustos'ta durdurulan ve A.G'nin içinde bulunduğu araçta paralar ele geçirildi. A.G'nin cezaevinde bulunduğu kaydedildi.

130 bin liralık telefon dolandırıcılığında karar çıktı

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, telefon dolandırıcısına 12 yıl hapis ve 390 bin lira adli para cezası verdi.