Avrupa'nın kör duyusu: Mülteci dramı

Mülteciler için yeni umudun adı son Avrupa. Ülkelerindeki savaş ve iç karışıklıklar nedeniyle vatanlarını terk etmek zorunad kalan mülteciler yeni bir hayat kurabilmek adına Avrupa'ya göç ediyorlar. Zorlu ve ölümcül yollarla Avrupa'ya varmaya çalışan mülteciler hayatlarını kurtarmaya çalışıyor, ancak Avrupa bu konuda kör, sağır ve dilsiz gibi davranıyor. Ne yaşanan dram görülüyor, ne "Avrupa" çağrıları duyuluyor ne de tek bir açıklama yapılıyor. AVRUPA'NIN İNSANİ DUYARSIZLIĞI 2011 yılından bu yana Avrupa genelinde büyük bir mülteci krizi yaşanıyor. Krizin çözülmesi adnıa 2015 yılında AB Komisyonu Avrupa Birliği üyesi ülkelere kotalı mülteci yerleştirme planını açıklamıştı. Bu plana göre her AB ülkesi birliğin belirlediği sayıda mülteciyi sınırlarında barındıracaktı. Ancak bu sözler yerde kaldı, verilen taahüdün yarısı sayısında dahi mülteci alımı gerçekleştirilmedi. Bu yıl itibariyle yasal olarak 160 bin mülteciye sığınma imkanı vermesi gereken Avrupa ülkeleri sadece 27 bin 695 kişiye "ev sahipliği" yaptı. KADERLERİNE TERKEDİLEN MÜLTECİLER Her fırsatta özgürlük, demokrasi, ve insan hakları'ndan dem vuran AB mülteci krizi karşısındaki aldığı tavır ile insani değerler sınavından sınıfta kalmış oldu. Alınan mültecilerin sayısı 30'bin sınırına dahi ulaşılamamışken eldeki mültecilere de istihdam sözü de yerlerde. Öyle ki mültecilerin sefalet içerisinde yaşaması bir yana can güvenlikleri dahi bulunmamakta. Yapılan araştırmalara göre AB sınırları içerisinde bulunan mültecilerden 2013 ve 2016 yılları arasında en az 10 bin'i kayboluyor. Bu kayıpların büyük bir çoğunluğu köle ticareti, organ mafyaları ve türlü sapkınlıklarda kullanılırken, 3 bin öksüz/yetim mülteci de refakatsiz oluşu sebebiyle yani anne veya babasının bulunmamasından dolayı mülteci kamplarına kabul edilmedi, ülkeden sınır dışı edildi. İNSANİ YARDIMDA DÜNYA 1.Sİ: TÜRKİYE Türkiye 2011 yılından bu yana büyük bir insani gönüllülük ile mültecilere din, dil, ırk ve etnik köken ayırt etmeksizin kucağını açıyor. Başta eğitim olmak üzere sağlık, beslenme ve istihdam gibi imkanları karşılıksız olarak gideriyor. Türkiye'de barınmakta olan mülteci sayısı 3 milyon 600 bin seviyesine gelirken, 28 nüfuslu AB'nin mülteci sayısının kat be kat fazlasını tek başına sağlamakta. Avrupa kendi içinde mülteci kavgasını sürdürürken sığınmacılar hem sınırlarda, hem de mülteci kamplarında hayatlarını kaybediyor. Türkiye ise bu yükü tek başına karşılıksız sırtlamayı sürdürüyor.

Avrupa'nın kör duyusu: Mülteci dramı

Üç yıldır yaşanan mülteci dramı Avrupa'nın umrunda değil. Avrupa ülkelerinin kabul ettiği mülteciler kaderlerine terkediliyor.