Yunan eski Yunan değil

Sabah Gazetesi'nden Sinan Özedincik'in haberine göre: Kriz, eğlenceye ve rahatına düşkün Yunanistan'da halkın yaşam şeklini tamamen değiştirdi. Geçim sıkıntısı çeken Komşu'da halk, siestaya da sirtakiye de veda etmiş. Sokaklar ve mağazalar bomboş. 22 yıllık meslek hayatımda ilk kez 12 günlük izne çıktım. Ancak öyle alışmışız ki bizim için izin hikaye, her yerde aklımızda haber var. Yolculuk İstanbul'da başladı Lizbon'da bitti. Dünyanın en büyük 'cruise firması 'Royal Caribbean'; Türkiye'nin ve özellikle İstanbul'un dünyada görülmesi gereken ilk 10 destinasyona girmesiyle, son iki yıldır İstanbul'u gezi programlarına dahil etti. Artık İstanbul ve Kuşadası çıkış veya son liman olarak gezi programlarında var. Yıllardır Akdeniz'de tur organize etmesine rağmen İstanbul limanını gezi programlarına dahil etmeyen şirket, İstanbul'un dünyadaki cazibesi ve Kuşadası limanının işletmesini (Sami Ofer - Ege Ports) alınca Türkiye'den Royal Caribbean gemileri yılda 3 bin yolcusuyla birkaç kez kalkıyor. AVRUPALI YOLCU YOK Yetkileri gemileri geçmiş yıllarda çoğunlukla Amerikalı ve Avrupalı yolcuların doldurduğunu söylerken, şimdi yolculara baktığımda aklıma hemen BRICS ülkeleri ( Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) geliyor. Çünkü gemide 3 bin 122 yolcunun çoğunluğu buralardan. Daha sonra Amerikalı, Endonezya ve Malezyalı yolcu var. Avrupa'dan çok az yolcu bulunurken, şimdi sıkı durun Türkiye'den ilk kez bu kadar çok yolcu var 300 kişi... Yani geminin de ekseni kaymış artık! HOŞÇAKAL DOLCE VITA Yolculuğun gazetecilik açısından en önemli noktası, şuanda ekonomik krizin yaşandığı bütün dünyayı sarstığı ve göbeği sayılan Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz'de geçmesi. Yani ekonomik krizin yaşandığı Güney Akdeniz'de halkla, turizmcilerle, esnafla, işadamlarıyla krizin nabzını tuttuk. Ekonomik kriz Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz'de tüm alışkanlıkları değiştirmiş. Düne kadar 'dolce vita' yani 'tatlı hayat' yaşayan Avrupalılar, yaşam biçimlerini değiştirmek zorunda kalmış. Krizin yaşandığı Avrupa ülkelerine yaptığım 12 günlük seyahatte, tüm bu değişime şahit oldum. Bundan bir yıl önce krizin tanımı; "ayağını yorganına göre uzatmayan Yunanlıların ve Siesta düşkünü İspanyolların borç problemi" şeklinde yapılabilirdi. Bugün ise Avrupa'nın dağılma ihtimalinden, ABD'de bankaların batma riskine kadar birçok sorunun kaynağı olmuş durumda. En çarpıcı olan ise Yunanistan'dı. Bugüne kadar turistlere hizmet etmekten kaçınan, öğle saatlerinde siesta yapan Yunanlılar, şimdi tam tersi davranıyor. Akropolis'i de kriz derinden etkilemiş Gezimiz sırasında ekonomik kriz nedeniyle satışları önemli oranda azalan mağazaların müşteri çekebilmek için çeşitli yöntemler uyguladığını gördüm. Gemimizin yanaştığı Pire Limanı'ndan özel otobüsümüzle Atina'ya doğru yola çıktığımızda hafta içi sabah saat 9 olmasına rağmen, sokaklarda adeta in-cin top oynuyordu. İlk durağımız şehrin simgesi tanrıça Athena'ya adanmış dünyaca ünlü Parthenon tapınağını da içinde barındıran Akropolis oldu. Ülkenin en önemli tarihi ve turistik mekanı olan Akropolis'te de krizin derin etkilerini görmek mümkün. Garsonlar karınca gibi çalışıyor Burada bulunan ve daha öncede geldiğim Akropolis manzaralı kafe-restoranda kahve içmek isteyen turistlerin suratına bakmayan veya bir garsonla 60 kişiye aynı anda hizmet veren mekan, sabah saat 9'da iki garsonla karınca gibi çalışıyordu. Bu aslında ülkedeki değişimin de önemli bir göstergesi.

Yunan eski Yunan değil

Ekonomik krizin vurduğu Yunanistan'da halk bütün alışkanlıklarını değiştirdi.

İlginizi Çekebilir