Cemal Hünal: Düğünümde sınırlı içki olmayacak

Cemal Hünal: Düğünümde sınırlı içki olmayacak

"Kendine verilen anı yaşamaya cüret eden insandır benim için kaçık" diyor Cemal Hünal. Sevgilisi Lale Cangal'ı da aynı kelimeyle tanımlıyor: "Kaçık!". Anladık, gelin kaçık ama ya damat? Cosmopolitan Dergisi, Cemal Hünal'la konuştu

Zamanında kara tahtayı beyaz yağlı boyayla boyayan, haylazlıktan etrafına çok çektiren, at binmeyi sevişmeye tercih eden, aşkı kaçık kadınlarda bulan, tüm ihtiyacını doğadan kendi elleriyle alan bir adam var karşımda... İlk ne söyleyeyim şimdi?

Bilmiyorum, o dediklerinin hepsi var, evet.

Eğitiminizle başlayalım. Yurt dışında onca yol kat edip bunu dillendirmeyen tek kişisiniz sanırım.

Saint Benoit Fransız Lisesi, Los Angeles Ucla Extension, Santa Monica College, London Film School... Bunları dillendirmek beni rahatsız ediyor. Herkesin bilmesine gerek yok. Eğitimimin başkalarına da faydası dokunabilir, önemli olan bu.

Haylazlıktan kurtulmanız için lise 2'de Prens Charles'ın okuluna (Gordonstoun) yollanmışsınız...

Liseyi Saint Benoit Fransız Lisesi'nde okudum. Merak etmediğim derslerde başarısızdım, o dersler için yaz okuluna gitmiştim. Adam olayım diye, babam beni İskoçya'ya gönderdi. Benim için kaçırılmayacak bir maceraydı, hemen gittim. İki sene kaldım. Ancak orada da haylazlıktan paçayı sıyıramadım. Üst sınıflar bize çaylak muamelesi yapmaya kalkıştılar, biz de arkadaşlarla birlikte birinin yatağını o uyurken ateşe verdik. Ondan sonra da kimse bize dokunmadı.

Türkiye'deyken de tüm sınıfların kapısını kilitlemişsiniz.

Evet, hatta onun aynısını 'Asi' dizisinin setinde yaptım. Bütün ekibi kilitledim. Yine de severler beni.

Hiç başınıza bela açılmadı mı?

Açılmaz mı? Her şeyin faturası çıkıyor. Mesela İskoçya'daki okulda Alman bir arkadaşımla içki kaçakçılığına başlamıştık. Ucuza alıp pahalıya satıyorduk. Son sınavı verdikten sonra okuldan atıldım. Çocukluğumda astım hastasıydım. Koşturabilen bir çocuk değildim. Dolayısıyla sağlıklı bir şekilde sosyalleşmem mümkün değildi. Bir de çocukluğum böyle geçtiği için tüm dünyaya farklı gözle bakan biriydim. Bir yerden bunun acısını çıkarmam gerekiyordu herhalde.

Ya şu anda?.. Sağınız solunuz belli olmuyor mu yine?

(Gülüyor) Olmaz, üç ajanstan atıldım. Beni işe gönderirlerdi, senaryoya bakıp "Tuvalet nerede?" der, ortadan kaybolurdum. Zaten oyunculuğu hiç düşünmüyordum, aklımda hep senaristlik ve yönetmenlik vardı. 'Ulak' filminde at dublörlüğü yaptım ve Çağan Irmak'la tanıştım. Böylece kariyerimin yönü değişti.

At demişken, ciddi bir sakatlanma geçirdiniz. İzler kaldı mı?

Yüzümün sol tarafındaki kırıklar titanyum plak ve vidalarla sabitlenmişti, halen oradalar.

'Aşk Kokusu' adlı tiyatro oyunu için uzun bir turneye çıktınız. Başınıza gelen ilginç bir hikaye var mı?

Çok fazla. Mesela Ereğli'de Akasya Asıltürkmen, Onur Şenay'ı sahneden aşağıya attı ve oyunu terk etti. Benim o sahnede Onur'un elini yakalayıp tutmam gerekiyordu ama Akasya göz göre göre çocuğu aşağıya attı.

İntikam mı öfke miydi ona bunu yaptırtan?

Genel olarak Akasya'nın Onur'la bir alıp veremediği vardı zaten. Akasya turnedeki vaktini Onur'a zulmederek geçirdi. Lüzumsuz şikayetleri bitmedi.

"Ya güneşsiniz ya kara delik"

'Seni Bana Yazmışlar' adlı yeni bir diziye başladınız. Yine restoran sahibi olarak... Sizi hep işin mutfağında tutuyorlar!

(Gülüyor) Beni mutfakta görmeyi seviyorlar sanırım. Bana verilen her rolde farklı şeyler çıkarmaya çalışıyorum.

Aştan korkmadığınız belli... Hep kaçık kadınlarla birlikte olduğunuz için dertliymişsiniz. Şimdi de gerçek bir kaçık olduğunu söylediğiniz Lale Cangal ile evliliğe hazırlanıyorsunuz.

Kendine verilen anı yaşamaya cüret eden insandır benim için kaçık. Çok besleyicidir bu insanlar. Kendilerini besledikleri için çevresindekileri de besleyebiliyor. Ya güneş olursunuz ya kara delik ya da hiçbiri. Lale de güneş benim için.

Düğünle ilgili biraz bilgi alalım sizden.

Tüm ayrıntıları Lale hallediyor, her şey o nasıl isterse öyle olacak. Düğünümde sevmediğim insan ve kısıtlı içki olmayacak.

Onun eşi olmaya ne zaman söz verdiniz?

Dört sene önce. Dokuz senelik arkadaşlığımız vardı. Ortak bir dünya görüşünüz varsa yaşadığınız şey üçe katlanıyor. Biz çoğu şeyi birlikte yapabiliyoruz. Tek sorunumuz onun vejetaryen olması, benim etoburluğum.

Bir evlilik yapmıştınız. Bu sefer daha tedbirli olmak gibi bir durum var mı?

Yok, ben yoğurdu üfleyerek yiyenlerden değilim. Bir daha yoğurt yiyeceksem üflemeden yiyeceğim ya da yemeyeceğim.

"Kolay bir baba olacağımı sanmam"

Baba olmakla ilgili bir yaş belirlediniz mi?

Plan yapmadım ama çok istiyorum.

Nasıl bir baba olursunuz sizce?

Kolay olmayacağım kesin.

Gerçekten mi? Kendi içinde bu kadar özgür birinden beklemediğim bir cevaptı.

(Gülüyor) Yaramazlık yaptığında başının çaresine bakabiliyorsa sorun olmaz.

En karamsar olduğunuz konu?

İnsanlığın nereye gittiğiyle ilgili karamsarlıklarım var. Modern teknolojinin insanları programlaması mesela. En basiti, ellerindeki telefonlar. İhtiyaçları olan her şey onun içinde. Kibrit bulmadan ateş yakabilecek insan çok az artık.

Kin tutar mısınız diye sormadan geçemeyeceğim şu an...

Yok, çok kullanılmasından dolayı kibrit örneğini verdim. Ben Terazi burcuyum. Yükselenim Akrep. 30'dan sonra kindar olmaya başladım. Yaşım ilerledikçe anlayışlı olmayı öğrendim ama tepkilerim netleşti.

Egonuz yüksek midir?

Bazen rahatsız edici boyutlara çıkabiliyor ama yüksek ego sevimli değil. İnsanlar, egolarını, yaptıkları işte bir yakıt deposu olarak kullanmayı tercih etmeli. Ben şu anda bunu yapamıyorum mesela. Belki de yönetmen koltuğuna oturduğumda bu olacak.

"Normal hayatta ıssız değilim"

'Issız Adam' filmi Türkiye'yi sarınca o karaktere ayak uydurmaya çalışan gençler hepimizi yordu. Geceleri, gündüzleri, iletileri, sosyal mesajları 'Issız Adam' oldu. Siz de aynı şeyi hissetiniz mi?

O dönemde Antakya'da, köyde oturuyordum. Basını pek takip etmedim, tepkileri de kaçırdım. Dolayısıyla şikayet oluşmadı bende.

Büyük gişe rakamı yapıyorsunuz, sonra çantanızı alıp hiçbir şey olmamış gibi köyünüze dönüyorsunuz. Issızlık diye buna denir!

'Issız Adam'dan önce başlayan ve hâlâ devam eden bir ilişkim var. Yani normal hayatta ıssız değilim. Ama çok da sosyal sayılmam. Dışarıda vakit geçirerek sosyalleşmek, bence vakit kaybı. Yapmak ve yazmak istediğim çok şey var.