HUSUMETLERİN SONA ERDİRİLMESİ GİRİŞİMİ
Türkiye ateş etmeye başladı ve ateşkes ilan edildi.
Gerçi herkesin “ateşkes” demesine bakmayın, ilan edilen “husumetlerin sona erdirilmesi” girişimi
Girişim, DAEŞ, El Nusra ve PYD’yi kapsamıyor.
60’dan fazla ülke DAEŞ’e karşı bir koalisyon kurdu. 10 tanesi fiilen ülkede savaşıyor ama farkındaysanız DAEŞ’e bir şey olduğu yok.
“Ateşkes” var ama atış serbest. Zaten Rusya’nın kimseyi dinlediği yok.
Türkiye 2003’te Irak’ın işgaline, 2011’de de Libya’nın bombalanmasına karşı çıkmıştı ama Batılı müttefiklerine söz dinletememişti. Şimdi bakın iki ülkeye de, bir şey çözülmüş gibi duruyor mu?
Türkiye DAEŞ ile mücadeleye değil, Esad’ın gitmesine öncelik vermek gerektiğini, DAEŞ’in bir sebep değil, otorite boşluğundan doğan bir sonuç olduğunu söylemiş yine müttefikleri ile ters düşmüştü. Yine kendini dinletememişti. DAEŞ’e öncelik veren Batı, şimdiye kadar pişman olmadıysa bile çok kısa bir süre sonra Suriye’de Esad’a karşı süratle hareket edememesinin bölgede hem Rusya’yı hem de İran’ı güçlendirdiğini görüp pişman olacaktır.
Türkiye’nin anlatamadığı diğer dertlerini sıralayalım mı?
Biz DAEŞ’i desteklemiyoruz, hiç desteklemedik. Müttefiklerimiz gibi Özgür Suriye Ordusunu destekledik.
DAEŞ’ten ne petrol aldık, ne silah sattık, ne eleman sağladık.
TIR’lar DAEŞ’e değil Türkmenlere gidiyordu.
PYD, DAEŞ ile savaşıyormuş gibi yapan ama esasen karmaşadan kendilerine bir devlet çıkarmaya çalışan, bu yolda hem ABD, hem Rusya ve hem de Esad rejimi ile işbirliği yapabilen fırsatçı, terörist bir gruptur ve PKK’nın bir parçasıdır. PYD-PKK bugün onlara destek olanlar adına fedailik yapsa da koşullar değiştiğinde kendisine yardım eden o elleri ısıracaktır.
PKK, terörist bir örgüttür, Türk güvenlik kuvvetleri Kürter dahil tüm halkını onlardan korumak zorundadır. Korumaktadır. Çatışmaların olduğu bölgelerde devlet sivil halkı kollamaktadır.
Ortadoğu’daki karmaşadan Kürtler için Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti sözü vermiş olabilirsiniz ama Türkiye kendi istikrarına karşı böyle bir harekete izin vermeyeceği gibi, bölgedeki Türkmenlerin ve Arapların Kürtler tarafından etnik temizliğe uğratılmasına seyirci kalmayacaktır
Sizin Kürtlere verdiğiniz söz ne olursa olsun, Kürtleri ne kadar silahlandırırsanız silahsızlandırın, asfaltların altına kaç ton bomba konursa konsun, Türkiye topraklarının bir milimetresinden vazgeçmeyecektir. Türkiye’yi Suriye’ye benzetme çabalarınız boşa çıkacaktır. Türkiye Suriye değildir, hiç olmayacaktır.
Ortadoğu haritasını yeniden çizmek niyetinde olabilirsiniz ama bu Türkiye’nin rızası hilafında gerçekleşemez.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı biz serbest seçimle seçtik! Ona sultan veya diktatör gibi tacizlerde bulunmanız hem bizim içişlerimize karışmak hem de milli irademizi hiçe saymak demektir. Kimi cumhurbaşkanı, başbakan seçeceğimizi size soracak değiliz.
Peki, bizi dinleyecekler mi?
Uluslar arası ilişkilerde dinlenir olmak çeşitli parametrelere bağlıdır. Günümüzde birinci veri söylediğini yaptıracak sert ya da yumuşak güce sahip olmaktır. Bunu pratikte iki düzeye bölmüşler, Küresel aktör ve bölgesel aktör. Her ikisinde de askeri ve ekonomik varlık önemli.
Türkiye ekonomik ve siyasi istikrarını sürdürür ve yükseltirse bu basamakları tırmanır.
İşte ondandır bölgenin diğer güçlerinin Türkiye’yi PKK ile uğraştırıp, uluslar arası arenadan çekmek istemeleri.
Yoksa konunun Kürt sorunları, Kürt hakları hatta bir Kürt devleti ile bir ilgisi yok.
Bunu Kürtler anladığında mevcut temsilcileri için zaten çok geç olacak.
Yeni bir temsilci çıkarana kadar da barış süreci kilitlenmiş olarak kalacak.
Yani bizim husumetlerimizin sona erdirilmesi de aynı sürece bağlı.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış