Marcus Miller İstanbul'a hayran kaldı

Marcus Miller İstanbul'a hayran kaldı

19'uncu İstanbul Caz Festivali kapsamında, İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) 40'ıncı yılı nedeniyle Amerikalı müzisyen Marcus Miller'in müzik direktörlüğünde prömiyeri 5 Temmuz'da yapılacak ''The İstanbul Project'', Marcus Miller'ın yanı sıra projede yer alan Türk müzisyenlerden Okay Temiz, İmer Demirer ve Bilal Karaman ile İstanbul Caz Festivali Direktörü Pelin Opcin'in de katıldığı bir basın toplantısıyla tanıtıldı.

"MÜZİK GERÇEK EVRENSEL DİL"

Basın toplantısında konuşan Marcus Miller, projede beraber çalacağı Türk müzisyenleri internetten seçtiğini ancak bugün gerçekten bir araya gelince kendilerinden daha da çok etkilendiğini söyledi. Kendisi için müziğin anlatacak bir hikayesinin olmasının önemini vurgulayan Miller, ''Bu projeyi İstanbul'da gerçekleştirmenin benim için önemi çok büyük. Buradaki müzik sahnesi inanılmaz. Buradaki her bir müzisyeni dinlediğimde, tarihi duyabiliyorum. Ataların, büyük ataların müziğini duyabiliyorum. Burada müzikte duyduğum tarih beni gerçekten etkiliyor. Sizin hikayenizi, ailenizin hikayesini, halkınızın hikayesini duyabilmek, tarihi duyabilmek benim için çok önemli'' şeklinde konuştu.

Miller, ''The İstanbul Project''in karşılıklı olarak hikayelerin paylaşılacağı ve birlikte sunulacağı bir fırsat olarak çok özel bir fırsat yarattığını da kaydetti.

Dünyanın bir çok yerinde konser verdiğini, dilini bilmediği insanlarla müzik aracılığıyla iletişime geçtiğini belirten Miller, ''Konserin sonunda artık kelimelerle aynı dili konuşmuyor olmamızın önemi kalmıyor, çünkü müzikte aynı dili konuşuyoruz. Müzik gerçek evrensel dil. Burada bu inanılmaz müzisyenlerle çalışmak beni heyecanlandırıyor. Daha yeni tanıştık, ne yapacağımızı konuştuk. Bence bu güzel bir ilişkinin başlangıcı'' diye konuştu.

Müziğin insanları bir araya getirme kuvvetine sahip olduğuna inandığını belirten Miller, ''Bence biz müzisyenler olarak bazen insanların kelimelerle kuramadığı iletişimi kurabiliyoruz. Bu proje de insanlara müziğin imkanlarını gösterecek'' dedi.

"ANLATACAK HİKAYESİ OLAN BİR MÜZİK ARIYORDUM"

Projede birlikte çalacağı müzisyenlerin müziklerini dinlediğinde kendisine dokunaklı gelen bir şey bulduğunu anlatan Miller, ''Müziklerinde bir derinlik hissettim. Benim aradığım da buydu. Anlatacak hikayesi olan bir müzik arıyordum. Kendi hikayemi onların hikayesiyle birleştirmek istiyordum'' diye konuştu.

''The İstanbul Project'' performansının kayda alınıp alınmayacağının, dünyanın başka yerlerinde sahnelenip sahnelenmeyeceğinin sorulması üzerine Miller, Türk müzisyenlerle birlikte çalacak olmanın kendisini heyecanlandırdığını belirterek ''Bir kere birlikte çalınca ortaya bir konuşma çıkacak. Bunun insanların ilgisini çekeceğini düşünüyorum. O aşamada göreceğiz, belki bunun kaydını yaparız, belki dünyanın başka yerlerinde de çalarız, ama şu an benim için önemli olan birlikte büyük bir şey yapmak. Çok heyecanlıyım. Şu an hiçbirimiz ortaya ne çıkacağını bilmiyoruz ama iyi bir sonuç alacağımıza benim güvenim tam. Müzisyenlerin en iyi çalarken iletişim kurduklarına inanıyorum, çalmaya başlayacağız ve bir sürü soru cevabını bulacak'' diye cevap verdi.

"İSTANBUL ÇOK ÖZEL BİR YAR"

İstanbul'a ilk olarak 90'lı yıllarda geldiğini aktaran Miller şunları söyledi:

''Büyüleyiciydi. İstanbul benim şehrim New York'tan çok uzaktaydı, burada ne bileceğimi bilmiyordum. Çalmaya başladık, dinleyiciler sessizdi, New York'ta veya Atlanta'da alıştığımdan daha sessizdi, müziğimizin nasıl algılandığını bilemedik. Ama şovun sonunda insanlar çılgına döndü, İletişim kurmuştuk ve bunu hissetmek harikaydı. O günden bu yana bu iletişim duygusu giderek yoğunlaştı, daha doğrudan hale geldi, İstanbul dünyada çalmayı en çok sevdiğim yerlerden biri oldu. İstanbul benim için çok özel bir yer. Geçen yıl Miles Davis'in ölümünün 20. yıl dönümünde bir turne yapmaya karar verdik. İstanbul'u sadece çalınacak yerler arasına almakla kalmadık, turneye İstanbul'dan başlama kararı da aldık. Doğru duyguya varmak için başlanacak yerin burası olduğunu düşündük. Hatta erken gelip provalarımızı da İstanbul'da yaptık. Turnemiz harika geçti ve ben bunun İstanbul'dan başlamakla ilgisi olduğuna inanıyorum. Burayla çok güçlü bir bağ hissediyorum ve bu projeyi burada gerçekleştireceğimiz için çok heyecanlıyım. Buna benzer bir şeyi daha önce hiç yapmadım, bu ilk olacak. İstanbul çok özel bir yer, Türkiye genel olarak çok özel bir yer.''

Amerikalı caz sanatçısı Marcu Miller, son beş yılını hayatının ''artistik dönemi'' olarak değerlendirdiğini, bu dönemde müzikte yeni şeyler denediğini ifade ederek, bütün dünyada insanların hayatlarını yeniden değerlendirdiğini, kendisinin de bunu yaptığını söyledi.

Miller, kendisi için önemli olanın müzikle iyi bir duygu yaratabilmek ve insanlara neşe ve manevi güç verebilmek olduğunu belirtti.

FESTİVAL RUHUNU ANLATACAK EN İYİ SANATÇI

İstanbul Caz Festivali Direktörü Pelin Opcin de Marcus Miller'ın festival izleyicisi açısından hem çok sevilen, hem çok iyi bilinen sanatçı olduğuna işaret ederek, ''Marcus da bizim festival izleyicimizi, festivalimizi çok iyi tanıyan bir sanatçı. Festivalimizin ruhunu ve İKSV'nin bugüne kadar yaptıklarını Türk müzisyenlerle birlikte en iyi dile getirebilecek bir müzisyen olduğu için beraberce bu fikri geliştirdik. Diğer değerli müzisyenler de bu projenin parçası olarak bizi onurlandırdı.'' dedi.

İKSV'nin 40'ıncı yılı dolayısıyla hazırlanan ''The İstanbul Project'' adlı konser, 5 Temmuz Perşembe günü Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi'nde gerçekleştirilecek.

Projede Marcus Miller'ın yanı sıra klarnet sanatçısı Hüsnü Şenlendirici, vurmalı çalgı sanatçıları Burhan Öcal ve Okay Temiz, trompet sanatçısı İmer Demirer, gitarist Bilal Karaman, davulcu Louis Cato, saksafoncu Alex Han ile tuşlu çalgı sanatçısı Federico Gonzalez Pena sahne alacak.