MİT'te sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor

MİT Müsteşarlığı'na yeni atanan ve akademik kariyeri ile bürokratlık geçmişinin tamamını güvenlik konularında uzmanlaşarak geçiren Hakan Fidan "sonuç alıcı" önemli kararlara imza atıyor..

Ankara'da gündemin ilk maddesi terörle mücadele. Devletin ilgili kurumları, bu mücadelede, görev alanlarının gerektirdiği faaliyetleri her zamankinden daha yoğun bir mesai ile yürütüyor. Kurumlar arasındaki koordinasyon da mücadelenin gerektirdiği hassasiyette ve etkin biçimde sürdürülüyor.

Son haftalarda, "Şehit cenazeleri ne zaman bitecek" sorusunun yanıtları aranırken üzerinde en çok durulan konu "istihbarat" oldu. İstihbaratta bir zaafiyet var mı? ABD'ye bu kadar bağımlı mıyız? Kurumlararası istihbarat paylaşımında sorun mu yaşanıyor?
Edindiğimiz bilgiler, istihbarat tartışmasının eksik bilgiler üzerinden sürdürüldüğünü gösteriyor. Hemen belirtmek gerekiyor ki, terörle mücadelede istihbaratın bir numaralı sorumlusu konumunda bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı'nda (MİT) sessiz sedasız bir devrim yaşanıyor. MİT Müsteşarlığı'na yeni atanan ve akademik kariyeri ile bürokratlık geçmişinin tamamını güvenlik konularında uzmanlaşarak geçiren Hakan Fidan "sonuç alıcı" önemli kararlara imza atıyor.

Merkezden önce bölgeye
Bunun örneklerinden biri, doğu ve güneydoğuda alınan bir istihbaratın "merkeze bildirilmeden önce" bölgedeki ilgili noktalara anında iletilmesi. Yani, bölgedeki askeri güvenlik birimleri başta olmak üzere işin başındaki noktalara. Fidan'ın talimatıyla yeni başlatılan bu uygulama, terörist faaliyeti önlemede süratin önemi düşünüldüğünde hayati bir değer taşıyor. Sivil-asker koordinasyonunda da yol kazalarını önlüyor.

Devir-teslimler eylüle
Edindiğimiz bilgilere göre Fidan; yetişmiş, deneyimli personelin en verimli biçimde kullanımı konusunda da kritik önemde bir adım atmaya hazırlanıyor. Devletteki "yaz kararnamesi" uygulamasının bazı kurumlar özelinde ciddi sıkıntılara yol açtığını düşünen MİT Müsteşarı, bölgedeki personelin görev devir-teslimlerini, terörün azdığı bahar-yaz aylarından sonbahara kaydırıyor. Sıcak bölgede görev yapmış, deneyimli bir personelin, PKK'nın her yıl aynı aylarda eylemlerini artırdığı biline biline, buradan alınarak yerini başka birine bırakmasının yanlış olduğunu düşünen Fidan'ın kararına göre, teşkilattaki atamalara bağlı devir-teslimler, bundan böyle eylül ayında yapılacak.
Fidan'ın, MİT Müsteşarlığı'na getirileceğinin netleşmeye başladığı günlerde kamuoyuna yansıyan bazı yorumların iddiadan öteye gitmediği de anlaşılıyor.
Genelkurmay'ın; 1986 - 2001 yılları arasında TSK'da görev yapan ve mecburi hizmetini tamamladıktan sonra astsubaylıktan ayrılan Fidan'a "mesafeli" olduğu öne sürülmüştü. Bu yorumlarda, Fidan'ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı döneminde, siyasi otorite ile sürdürdüğü çok yakın mesai de etkili olmuştu.

Kritik iller
Aldığımız bilgilere göre, MİT ile Genelkurmay arasında herhangi bir kopukluk ve koordinasyon sorunu yaşanmıyor. Tam tersine, terörle mücadele gibi çok ciddi bir ortak paydanın söz konusu olduğu şu günlerde MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un sık sık temas ettiğini, aralarında güvenli bir telefon hattı olduğunu, haftada en az bir kez görüştükleri öğrendik. MİT'in tepe yönetiminin, Genelkurmay istihbaratının üst yönetimi ile koordineli mesaisi de yoğun biçimde sürüyor. Bunun sonuçlarının son operasyonlarda görüldüğü belirtiliyor.MİT Müsteşarı, teşkilatın ilk başkanlarından Şükrü Ali Ögel'in "devleti içeride ve dışarıda sürprizle karşı karşıya bırakmamak" ana prensibiyle, akademik birikimini de yansıttığı yeni mesaisiyle teşkilata yeni bir soluk getirmiş. Kritik illere giderek brifingler de almış.
Fidan'ın atanmasıyla birlikte başlayan "teşkilatta yeni yapılanma" tartışmalarına gelince. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da sinyallerini verdiği bu değişikliğin, bu sıcak ortamda bugünden yarına gerçekleşmesi zor görünüyor.
MİT'in, İngiltere'de örneğini gördüğümüz, iç istihbarat, dış istihbarat ve teknik istihbarat benzeri üçlü bir yapılanmaya evrilmesi konusundaki değerlendirme sürüyor. Avrupa'daki istihbarat kurumları ile MİT'in merkezi yapılanması birbirinden çok uzak. "Ortadoğu'lu bir istihbarat teşkilatı" yapısının değiştirilmesi kaçınılmaz görülüyor ancak bunun zaman alacağı anlaşılıyor.

"Yeni dönemden" İLK örnek:
Alınan istihbarat merkeze bildirilmeden önce bölgedeki ilgili noktalara gidiyor

İstihbarat birimlerine göre terör örgütü PKK'nın yaklaşık olarak içeride 1500 dışarıda 2500 militanı bulunuyor.

PKK ne yapıyor, mücadele nasıl sürüyor?
Bu noktada, PKK'nın son dönemdeki taktiği, buna karşı yürütülen mücadelenin parametreleri, kullanılan enstrümanlar ve işin diplomasi boyutuna ilişkin tabloya da bakmak lazım. İstihbarat çevrelerinin bu konudaki saptamaları ve verdiği bilgiler şöyle:
- Terör örgütünün içeride yaklaşık bin 500, dışarıda 2500 militanı bulunuyor.
- Örgüt, şartlı refleksle hareket ediyor. Devlet ne yaparsa, örgüt ne yapar biliniyor.
- Örgüt, eylem yapamazsa dağdakileri tutamıyor.
- Eylemlerinde asker, polis gibi güvenlik görevlilerini hedef alıyor. Bu kapsamda saldırılması kolay "yumuşak hedefleri" seçmeye çalışıyor.
- Daha çok ses getiren, sivillere yönelik saldırıları öncelikle yapmıyor.
- Propaganda konusuna rahat dönemlerinden birini yaşıyor. Televizyon kanallarını iyi kullanıyor.
- Güvenlik birimleri, örgütü, karasal tespit ve uydudan gözetleme yollarıyla izleyebiliyor. Devlet, karasal tespitte en ileri teknikleri kullanıyor ve sonuç alıyor. Uydudan gözetlemede Türkiye'nin yerli kapasitesi yok. Bu konuda ABD'den destek alınıyor.
- Örgüt, dağınık grupların belli merkezde toplanmasının ardından eylemleri gerçekleştiriyor. Bunun son örneklerinden biri Gediktepe saldırısı. Örgüt mensuplarının, istihbarat elemanlarını şaşırtmaya yönelik telsiz konuşmaları bunu doğruluyor.
- Örgüt, son dönemde ciddi zayiat verdi. Bunda detaylı istihbaratın rolü büyük. Son Kandil-Hakurk bombalamasında da, istihbarat teşkilatının koordinat yönlendirmesiyle çok ciddi sonuçlar alındı.
- Terör örgütünün yuvalandığı komşu ülkelerle temaslarda, tabiri caizse "vidalar iyice sıkıştırıldı."
- Kuzey Irak yönetimine yapılan, "etkin mücadele etmezseniz maliyetini siz de ödersiniz" baskısı sonuç veriyor.
- Örgüt, İran'da eylemsizlik kararı verdiğinde, Türkiye'de silah kullanıyor, Türkiye'de eylemi bırakırsa İran'da vuruyor. Bu kapsamda İran'la işbirliği en ileri düzeyde. Doğrudan Tahran yönetimine bağlı Devrim Muhafızları sınırda PEJAK'a bomba yağdırıyor.
- Suriye, PKK'nın "çözülmesini" hızlandıracak adımları atıyor. Son gözaltılar bunun örneği.