Ahmet Hakan'ın Türkiye'nin en etkili 10 ismi listesi

Ahmet Hakan'ın Türkiye'nin en etkili 10 ismi listesi

'En etkin' denildiğinde benim aklıma...
- Tepki uyandırma gücü gelir.
- Kişisel özelliklerden kaynaklanan kudret gelir.
- Karizma gelir.
- Zor ulaşılabilirlik gelir.
- Sevgide de, nefrette de aşırılık gelir.
- Şehir efsanelerine konu olma durumu gelir.
- Büyülü bir çekicilik gelir.
- Herkes bir şey diyorken başka bir şey deme cesareti gelir.
- Destekçilerin peşinden koşmak değil, destekçileri peşinden koşturmak gelir.
- Gücü kullanırken aşırı özenme zorunluluğu gelir.
- Tabu devirme gelir.
- Tarz oluşturma gelir.
- Fark yaratma gelir.
- Büyük ideal gelir.
- Dost ve düşmanın kabul ettiği tartışmasız başarı gelir.
- Taklit edilmeye yatkınlık gelir.
- Liderlik gelir.
- Kayıtsız kalamama durumu gelir.

YILDIZIN PARLADIĞI AN

Bu özelliklerin hepsine birden sahip olanlar için, 'yıldızın parladığı an'ın devreye girdiğini söyleyebiliriz.
Eğer ben kendi 'En Etkili 10' listemi oluştururken sadece 'yıldızın parladığı an' gibi mucizevî durumu göz önünde bulundursaydım, listeme dâhil edecek isim bulmakta güçlük çekerdim.
Bu nedenle durumu resmen idare ettim.
Mesela şöyle şeyler yaptım:
- Sağdan biraz kırptım, soldan biraz kırptım.
- Bazı isimler için bazı özellikleri dikkate almadım.
- Bazı isimler için "idare eder" dedim.
- Bazı isimlerin tek başlarına yüklendikleri misyonu yeterli gördüm.
- Bazı isimler seslerini çok çıkarması, bazı isimler ise genellikle sessizliği tercih etmeleri nedeniyle girdi listeme...
- Bazı isimlerin bende uyandırdığı nefreti, bazı isimlerin ise bende uyandırdığı derin sevgiyi temel almadım. Ve ortaya işte bu liste çıktı. Bu benim listem...
Lütfen şunu unutmayalım: Türkiye'de yaşayan herkes 'En Etkili 10' listesi yapmaya kalksa, bu listelerin hepsi birbirinden farklı olur.

YAŞAR KEMAL

Nobel ödüllü Orhan Pamuk dururken Yaşar Kemal'i tercih etmek de neyin nesi diyebilirsiniz. Arz edeyim: Orhan Pamuk hakikaten de dünya çapında etkili bir isim... Fakat onun dünya çapındaki etki gücü, ne yazık ki kendi ülkesi sınırları içinde aynı oranda geçerli değil. Bunun temelinde Orhan Pamuk'un Nobel'e giden yolu çok iyi hesapladığına dair verdiği izlenim yatıyor. Bu açıdan sahiciliği büyük yara almış durumda. Oysa Yaşar Kemal öyle mi? Sahiciliğin kralıdır Yaşar Kemal... Hesapsızdır. Pazarlıksızdır. Destansıdır. En aykırı sözleri söylese de en azından Orhan Pamuk kadar tepki görmez.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Tayyip Erdoğan'ın başarısı nerededir? 10 yılı aşkın bir süredir ülkeyi tek başına yönetmesinde midir? Girdiği her seçimde oylarını artırmasında mıdır? Hayır, hayır! Hiç ilgisi yok. Tayyip Erdoğan'ın asıl başarısı, liderlik dediğimiz anlayışa getirdiği köklü ve radikal değişimdir. Tayyip Erdoğan'dan önce liderler akıllarına geleni söylemezlerdi, yönetmek yerine idare etmeyi tercih ederlerdi, hep alttan alırlardı, dış politikada gelenekleri tersyüz etmeyi akıllarından bile geçirmezlerdi, güç odaklarına yakın olmayı, halka yakın olmaktan daha güvenli bulurlardı. Erdoğan, işte bu geleneksel liderlik anlayışını yıkıp geçti. Tamam, yerine getirdikleri sorunsuz değil... Tamam, şansı yaver gitti... Ancak bunların hiçbiri Erdoğan'ın geleneksel liderlik anlayışında sarsıcı bir devrim yaptığı gerçeğini değiştirmez. O kadar ki şimdi eski liderler "Bunlar neden bizim aklımıza gelmedi" diye ah vah ediyorlar.

ABDULLAH ÖCALAN

Yeryüzünde böyle bir adam yok. Düşünün: Ülkenin çoğunluğu bütün nefretini ona yöneltmiş durumda. Buna mukabil bir azınlığın azınlığıysa uğruna her şeyi göze alacak gibi... Ve o böyle bir ortamda çok ama çok tehlikeli bir dansın içinde debeleniyor: Bir yandan dağdaki adamlarını dağdan indirmeye çalışıyormuş gibi yapıyor, bir yandan dağdakilere yaslanarak kendi güvenliğini sağlamaya çalışıyor... Yetmiyor... Bir yandan BDP'lileri yönlendiriyor, bir yandan uluslararası dengeleri gözetiyor... Yine yetmiyor... Bir yandan örgüte tam hâkimmiş gibi bir eda takınıyor, bir yandan da o kadar da hâkim olmadığının işaretlerini veriyor. Ve bütün bunları yaparken de her an 'ipe çekilme' tehdidiyle karşı karşıya... Yani neresinden bakarsanız bakın çok zorlu, çok berbat bir durum... Fakat o, bu denli zorlu ve berbat bir durumdayken bile hangi mesajı verdiği en çok merak edilen isimlerin başında geliyor. En etkili olması bu yüzden...

FAZIL SAY

Hiç hoşlanmıyorum kibrinden, karşısındakini kolaylıkla küçümseyebilmesinden, zehirli dilinden, ölçüsüz tepkilerinden, hiç ihtiyacı yokken dikkat çekme gayretinden falan... Fakat yine de sınırlarımızın ötesinde gördüğü olağanüstü saygının sağladığı süper etkinliği, sınırlarımız içindeki politik ve kültürel kamplaşmalara kurban etmeyi göze almasını saygıdeğer buluyorum. İstese etkinliğinin keyfine bakabilirdi. Ama o etkinliğini azaltmak pahasına Nihat Doğan'larla falan uğraşıyor. Bu da az fedakârlık değildir hani...

FETHULLAH GÜLEN

1980 yılıydı... İmam-hatip talebesiydim. Balıkesir Otogarı'nda dolaşırken bir otobüs firması yazıhanesinin kirli camında 'arananlar' listesi görürdüm. Listede adı bulunanlar arasında sadece 'Fethullah Gülen' adı dikkatimi çekerdi. Çünkü içine doğduğum kültürel çevre nedeniyle Fethullah Gülen adına aşinaydım. O günlerde Fethullah Gülen, benim açımdan bu badireyi atlatıp atlatamayacağı meçhul olan kendi halinde bir dini liderdi. Ve yine o günlerde nasıl 'Süleymancılar' varsa, nasıl 'Yeni Asyacılar' varsa, nasıl 'Mehmed Efendiciler' varsa, nasıl 'Mahmut Efendiciler' varsa, 'Fethullah Efendiciler' vardı... Güçleri birbirine denk cemaatlerden bir cemaattiler yani... Sonra? Nasıl olduysa oldu: İslami cemaatlerin tümü gerilerken Gülen cemaati yükseldikçe yükseldi. Bir adım ileri attılar, iki adım gerilediler. Günlük ittifaklar kurup bozdular. 'Altın nesil' özleminden hareketle adam yetiştirmeye önem verdiler. Zarar görmemek için iktidarlarla iyi geçindiler. Ve sonuçta başardılar: Kendilerine vurmanın hiçbir tehlike barındırmadığı günlerden, kendilerine vurmanın acayip tehlikeli olduğuna dair inancın yerleştiği günlere geldiler. Sevin ya da sevmeyin: Fethullah Gülen şu anda en etkin isimlerin başında geliyor. Dostlarının da, düşmanlarının da sözlerine kulak kabarttıkları bir isim... Hatta iktidarın güçlü ortağı olduğu öne sürülen bir isim.

LEYLA ZANA

Siyasi nedenlerle yıllarını hapiste geçirmişlerin sahip oldukları bir doğal etki gücü vardır. Onların ne dediklerine, nerede durduklarına bakılmaz. Ödedikleri bedele bakılır. Ödenen bedeldir onları etkili kılan. Bedel ödedikleri için dikkate alırız onları. Bedel ödedikleri için adları geçtiğinde saygı uyandırırlar bizde. Bedel ödedikleri için karizmaları vardır. Leyla Zana bu tür insanların en başında gelir.

EMİNE ERDOĞAN

Semra Hanım, Özal iktidarının magazin boyutuydu. Rahşan Hanım, Ecevit iktidarının her şeyiydi. Berna Hanım, Yılmaz iktidarının arka planda kalmaya özen gösteren nazik kanadıydı. Nazmiye Hanım, kendisini hayatı boyunca eşine adamış bir limandı... Peki ya Emine Hanım? Emine Hanım, kendisinden önceki lider eşlerinin bir türlü tutturamadığı kıvamı tutturmayı başarmış bir isim... Bir etkinliği olduğu kesin ama etkinliğinin boyutu ve çapı bir türlü kestirilemiyor. Bu açıdan bol miktarda şehir efsanesine maruz kalıyor.

NURİ BİLGE CEYLAN

Düşünün: Onun elde ettiği başarının binde birini Sinan Çetin elde etseydi, afra ve tafrasından yanına yaklaşılır mıydı? Fakat o, başarısının tadını çıkarmamaya ant içmiş gibi... Elde ettiği tüm etkinliği, muhteşem bir cümleye sığdırmaya başarması da takdire şayan: En prestijli ödül kürsüsünden öyle bir Türkiye tanımı yaptı ki, o andan itibaren herkes Türkiye'nin 'yalnız' ve 'güzel' bir ülke olduğu noktasında ittifak yaptı.

AHMET DAVUTOĞLU

İddia ediyorum: İslami kesimin gençleri arasında "En sevdiğiniz bakan kimdir?" anketi yapmaya kalktığınızda Ahmet Davutoğlu açık ara kazanır. Çünkü Ahmet Davutoğlu, İslami kesimin gençlerinin gözünde şunları temsil etmektedir: Ümmet bilinciyle hareket etme çabası, parlak bir kariyer, sağlam bir entelektüel birikim, Batı'ya karşı komplekssiz bir duruş, Afrika'dan Balkanlar'a şuurlu bir coğrafya analizi... AK Parti içinde 'tabanın okumuş yazmışları arasında bir karşılığı var' cümlesini en fazla hak eden isimlerin başında geliyor.

İHSAN ELİAÇIK

AK Parti hareketi, İslami kesimin bütün entelektüel birikimini kendisine ait kılmayı başardı. AK Parti bu işten acayip kârlı çıktı ama olan İslamcı entelektüellere oldu. Çünkü ortada iktidara karşı sesini yükseltebilecek İslamcı ses kalmadı. Kimi iktidarın sesi olan gazetelerde yazar oldu, kimi danışman oldu. Kimi de marjinal partiler içinde kalarak ne dedikleri tam anlaşılmayan bir tutum içine girdiler. İşte tam bu noktada İslami muhalefeti neredeyse tek başına sırtlayan bir adam çıktı: İhsan Eliaçık... Muhalefetini İslami kesimin zenginleşme arzusuna yönelten Eliaçık, bütün imkânsızlıklara rağmen sesini duyurmaya çalışıyor. Gerçi henüz fazlasıyla çocuksu bir ses onun sesi... Ancak böyle bir ortamda böyle bir ses fazlasıyla cesur kaçıyor. Bu nedenle de etki gücü yüksek.