Operasyonun komutanı, bir bakanın kendisine 'Beni tutuklatma trilyonluk servetim senin olsun' dediğini iddia ettiJandarma Kurmay Albay Aziz Ergen, o dönem yaşadıklarını kitaplaştırdı. Ergen, zanlıların mahkemeye çıkarılmasından bir gün önce, 'devletin üst düzey bir görevlisinin' kendisine rüşvet teklif ettiğini şu sözlerle anlattı:'Bana, 'Yarın tutuklanırsam biterim. Şu an trilyonluk sevretim var, bu malvarlığımı istediğiniz kim varsa onun üzerine yapabilirim' dedi. Ben de Sayın bakanım sizi gözaltına almakta ne kadar haklı olduğumu anladım' dedim.' Film senaryosu değil Beyaz Enerji!'Beyaz Enerji Operasyonu' onu yüreten Kurm. Albay Aziz Ergen'in ağzından kitap oldu. İşte operasyonun bir nefeste okuyacağınız ibretlik öyküsü...DSP, ANAP, MHP'den oluşan 59. Hükümet birinci yılını tamamlamıştı. İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Sadettin Tantan, yolsuzluklarla mücadele konusunda kararlıydı ve Emniyet peşpeşe operasyonlar düzenleyerek, devlet içindeki kokuşmuşluğu birbir gün yüzüne çıkartıyordu. Bu dönemde asker de boş durmadı. 1998 yılında kurduğu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'ni aktif hale getirmek için düğmeye bastı. Harekat Başkanlığı'na bağlı dairenin başkanlığına 2000 yılı atamalarında Albay Aziz Ergen getirildi. Harekat Başkanı Tümgeneral Osman Özbek, Kurmay Başkanı Korgeneral Yusuf Soybaş, Jandarma Genel Komutanı ise Aytaç Yalman'dı. BİR KASET KADERLERİNİ DEĞİŞTİRDİBaşlarda telsizi bile olmayan, pekçok imkandan kısıtlı bir daireydi bu... Ama Korg. Yusuf Soybaş, 'Ben sizden Jandarma sınıfının itibarını artıracak operasyonlar istiyorum' diyerek hedefi büyütmüştü. 1994 yılından tanıdığı ve yabancı şirketlerde çalışan bir kişinin getirdiği teyp kaseti sadece Aziz Albay'ın değil komutanlarının ve hükümetin de kaderini değiştirdi... Kaset kriminal laboratuvarda sadece birkaç kişinin bilgisi dahilinde çözülmüş ve içinden müthiş bilgiler çıkmıştı... Aziz Albay, kasetin özetiyle ilgili şu bilgiyi veriyor: 'Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığı'na bağlı TEAŞ Genel Müdürlüğü'ndeki Kayseri Yamula Barajı sözleşmesi için TEAŞ Yönetim Kurulu Üyesi ve eski Devlet Bakanı Birsel Sönmez ile Demir Enerji Genel Müdürü arasında geçen bir rüşvet pazarlığıydı...'YALMAN PAŞA İTİRAZ EDİYOR... Aziz Ergen, hemen durumu Harekat Başkanı Tümg. Osman Özbek'e bildirdi. 'Arz etme' olayı Org. Aytaç Yalman'ın odasında son buldu... Yalman, sunumu dinleyip, bazı notlar aldı ve 'Bunu Genelkurmay Başkanı'na aktaracağım' dedi... Ancak Kurmay Başkanı, 'Komutanım bu işin çıkması için ayrıca İçişleri Bakanlığı'na da bildirmeliyiz' karşılığını verdi. Yalman Paşa kararlıydı, 'Hayır bakana haber verilmeyecek' diye ısrarcı oldu. Hatta, 'Kurmay Başkanı, komutandan ayrı düşünemez, düşünürse birlikte çalışamaz' diyerek resti çekti. Kurmay Başkanı geri adım atmamıştı: 'Bu konuda kendimi ortaya koyuyorum' cevabını verdi. Araya giren Tümg. Özbek'in de Kurmay Başkan'a destek vermesi üzerine Yalman Paşa ikna oldu.. TANTAN: SENİ DE BENİ DE YİYECEKBizzat Tantan'ı arayarak randevu aldı. Ertesi gün Aziz Albay, İçişleri Bakanlığı'ndaydı. Elde edilen bilgileri aktardığında Bakan Tantan'ın tepkisi şöyle oldu: '... Bu bilgiler mahkeme kararıyla operasyona dönüşürse yer yerinden oynayacak. Ancak, Aziz Albayım operasyon seni de beni de yiyecek. Ben hükümetin İçişleri Bakanı olarak bu işin sonucuna hazırım. Vatan sağolsun'Aziz Erdem'in tepkisi de 'Biz de feda olmaya hazırız' olmuştu. Tantan, Emniyet Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Emin Arslan'a Aziz Albay ile DGM Savcısı Talat Şalk'a gitmesi talimatını verdi. Savcı Şalk dosyayı inceleyip, 'Hemen bu operasyonu yapabiliriz, bu deliler yeterli' dedi. BAKAN 'KEFİLİM' DEDİ AMA... Ama operasyonu kim yönetecekti, bakanlık emniyetin sorumluluk sahasındaydı. Arslan, 'Sayın savcım, bu operasyonu biz yaparsak siyasiler iki günde bu operasyonu bitirir. Jandarma yaparsa biz her türlü desteği veririz' önerisinde bulundu. Savcı Şalk da 'Sayın Albayım, yasa size bu yetkiyi veriyor' diyerek operasyonu kimin yöneteceğinin sinyalini vermişti.O andan itibaren daire delil toplamak için seferber oldu. Bir yandan Emniyet'in yardımıyla rüştevette adı geçen bürokratların telefonları dinleniyor, bir yandan da çözülen kasetler dosya haline getiriliyordu. Aralık ayı ortalarında yeterli delile ulaşılmış, Jandarma Genel Komutanı, Harekat Başkanı, Savcı, Aziz Albay ve Emin Arslan'ın katıldığı bir toplantı yapılmıştı. Org. Yalman, Şalk'a, 'Savcım bu delillerle bu şahısların tutuklanma şansı kaç?' dedi. Savcı Şalk, 'Yüzde 100'dür' cevabını verdi. Tantan'ın, 'Paşam cezaevi olayları tırmanıyor, hükümet zorda operasyonu biraz erteleyelim. Önce şu cezaevleri sorununu çözelim' önerisi kabul görünce operasyon Ocak'a ertelendi. 3 Ocak 2001'de düğmeye basılmıştı. Bakan Tantan'ın odasında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Savcı Talat Şalk Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Emin Arslan ve Aziz Albay buluşmuştu. Sessizliği Tantan bozdu, 'Sayın Bakanım, bakanlık bürokratlarınızın rüşvet ilişkileri içinde olduğuna dair Jandarma'nın eline bazı bilgiler ulaşmış...' Savcı Şalk devam etti: '3 aydan beri telefonları dinleniyor, bunların gözaltına alınması gerekiyor...'Enerji Bakanı, 'Hayır olmaz öyle şey, ben onlara kefilim' demişti ki söze Aziz Albay girdi: 'Sayın bakanım, barajlar ve santrallerin özelleştirilmesi rüşvetler karşılığı yapılıyor...' Bakan şoke olmuştu. Kendisine 7 bürokratın ismi verildi. Ancak bu isimlerin görevleri başında gözaltına alınmaları durumunda devletin manevi şahsiyetinin incineceği sonucuna varılmış, Bakan'ın önce bu isimleri görevden alması kararı çıkmıştı. DÜĞMEYE BİZ BASTIK, BAKANI ÇİZİNErtesi gün gazeteler 'Bakan düğmeye bastı' manşetleriyle çıkarken jandarma da gözaltılar için hazırlığını tamamlamıştı. Bürokratlar 5 Ocak sabahı evlerinden tek tek alınıp, ayrı ayrı İl Jandarma Komutanlığı'na getirilmişti. Sorgular sonunda bürokratların dilleri çözülmüş, bir miktar 'rüşvet parası' ele geçirilmişti. O günlerde Aziz Albay'ın telefonu çaldı. Karşısındaki gazeteci, 'Albayım, operasyon için Ersümer'in düğmeye bastığı söyleniyor' demişti... Aziz Albay'ın cevabı siyasette bomba etkisi yarattı: 'Hayır arkadaş, düğmeye bakan değil, biz bastık. Bu olay PKK kadar önemlidir. Pisliğe ve rüşvete bulaşan kim varsa üzerine gidilecektir... Bakanın üstünü çizin...''Düğmeye biz bastık' sözü ertesi gün manşetti. Ankara çalkalanıyor, herkes düğmeye basanı arıyor, Hükümet kanadından askeri hedef alan açıklamalar geliyordu. Özellikle Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın Jandarma'yı 'gestapo'ya benzetmesi Başbakan Ecevit'in, 'Operasyonu neden jandarmanın yaptığı benim zihnimde de soru işareti' açıklamaları Daire'yi oldukça zor durumda bırakmıştı. Jandarma'da kimse üzerine almamıştı açıklamayı ama Osman Özbek Paşa'nın üzerine yıkılmıştı. O ise Aziz Albay'a, 'Kafana takma bu düğme olayını sen operasyona devam et' diyordu... Ancak birileri rahatsız olmuştu. 'Jandarmanın telefonun dinlendiği' haberleri gazetelere yansımış, Beyaz Enerji'de bilirkişi olanlar tehdit edilir hale gelmişti. Bir yerlerden engellenmeye çalışılıyordu operasyon... Bununla ilgili bir dosyanın Başbakan'a ulaştırılması gerekiyordu. Jandarma Genel Komutanı Suriye'deydi, Kurmay Başkan, Genelkurmay'dan izin alıp Aziz Albay'ı Başbakanlık'a gönderdi. Odada Ecevit ve Hüsamettin Özkan vardı. Durumu anlatıp, 'tehditlerle' ilgili bilgi verdi. Ecevit, 'Albayım bu konularla bizzat ben ilgileneceğim, olaylar bu şekilde bana aksettirilmedi' diyerek 20 dakikalık görüşmeyi bitirdi. Hareketlilik heryerdeydi. Özbek Paşa, Adalet Bakanı ile görüşmüş Savcı Şalk'ın İzmir'e gönderileceği haberlerini hatırlatarak, 'yapmayın' önerisinde bulunmuştu. Albay'ın bu görüşmesi de gizli kalmadı, 'Sivil giyimli bir albay, Başbakan'a rüşvet listesi verdi' şeklinde haberler çıktı. 1 Mayıs günü Savcı Şalk, Aziz Albay'ı 2 gazeteciyle yiyeceği yemeğe devam etti. Yaklaşık 1 saat süren ve Aziz Albay'ın deyimiyle, 'Sadece anıların' konuşulduğu bu yemek soruşturmayı yöneten iki ismi karalama kampanyasına dönüştü. 'Talat Şalk ile Albay Aziz Ergen gazete barında yazılmamak kaydıyla hükümet aleyhine konuşma yaptı' haberleri gazetelere, televizyonlara yansımıştı. Mesut Yılmaz yine sert açıklamalar yapmış bu da karargahta büyük yankı bulmuştu. Org. Aytaç Yalman, sürekli ekibe bağırıyordu. Baskı nedeniyle Kurmay Başkanı Korgeneral Yusuf Soybaş kalp krizi geçirmiş, yerine vekil olarak Tümg. Şakir Altınbaş atanmıştı. Bu dönemde Org. Yalman, 'Artık operasyona İl Jandarma Komutanlığı'nın devam etmesi gerekir' sözü sonun başlangıcı gibiydi Tümg. Altınbaş, 'Yemek yeme ve basına sızan haberler' için Aziz Albay'dan 3 gün içinde 2 kez savunma almıştı.ÖNCE BAKÜ'YE SONRA OKULA...11 Mayıs akşamı, 'Bakü'ye atandığı haberi' Aziz Albay'ı şoke etti. Operasyon devam ediyordu, TEAŞ, TEDAŞ Yönetim Kurulu tutuklanmış, sıra soruşturmanın en önemli kısmı olan Mavi Akım'a gelmişti... Bu atama acaba onun önünü kesmek için miydi? Bakü'ye atandığı haberlerinin çıktığı günün ertesinde bu kez 'Jandarma Okullar Komutanlığı Kurmay Başkanlığı'na atandığı' belirtiliyordu. Operasyonun başına ise Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tümg. Bekir Uğurlu getirilmişti. Bu atamayla Harekat Başkanı Tümg. Osman Özbek de bypass ediliyordu. 27 ay Jandarma Okullar Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinde bulunan Kurmay Albay Aziz Ergen bir türlü kıtaya atanmıyordu. Burada 10 nitelik notu aynı anda düşürülecekti Aziz Albay'ın. Tayini çıktığında ise bir kez daha şoke olmuştu. 'Keşke Beyaz Enerji'ye hiç bulaşmasaydın şimdi büyük bir ilde İl Jandarma Komutanı'ydın' diyen komutanı haklı çıkmış, 'Kurmay' olmasına rağmen 'Şırnak-Uludere-Gülyazı Taktik Jandarma Sınar Alay Komutanlığı' görevine atanmıştı. Aynı dönem Özbek Paşa, tekrar başladığı yere Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı'na gönderiliyor, bu yüzden de istifa ediyordu. Korg. Yusuf Altınbaş da emekliye ayrılmıştı. Belki de onun da istifası isteniyordu. Ama o görevi kabul edip, sınıra gitti. Bu görevin sonunda 'Konsept ve Doktrin Geliştirme Şubesi'nin başına getirilince de istifasını vermek 'zorunda' kaldı.
Amerikalı albayı nasıl soydu?Kurmay Albay Aziz Ergen, Uludere'de görev yaparken 19 Mayıs 2004 günü sınırdaki timlerden 30-40 kişilik bir peşmerge grubunun silahlı jiplerle Türkiye'ye doğru geldiği haberini aldı. Yanına bir tim alıp Kopki tepe mevkiine gitti. Gelen grubun başında Amerikalı bir Albay vardı. Israrla geri dönün anonslarına cevap vermiyorlardı. Sonunda karanlıkta Türkçe bir ses yükseldi, 'Ben Amerika Birleşik Devletleri'nden Albay Martin siz ne hakla ABD'nin işgal ettiği bir toprağa girersiniz?...' Üst bölgesindeki çatışmaya endekslenmiş bütün personel şaşırmıştı. Cevap, 'Ben de Türk Silahlı Kuvvetleri'nden Albay Aziz Ergen, biz Irak topraklarına işgal etmedik. Sadece sınırlarımızı koruyoruz. Eğer işgal etmiş olsaydık bizi Bağdat da bulurdunuz...' oldu...'NE HAKLA BURAYA GELİYORSUN'Aziz Albay, kurduğu planı hemen uygulamaya koydu ve silahsız 5 kişiyle gelebileceklerini ancak mayınlardan korunmaları için komutlarını dinlemelerini söyledi. Böylece Albay ve 5 peşmergeyi, biraz ileriye pusuya yatırdığı Türk timine yönlendirdi. Amerikalı Albay, ne olduğunu anlamadan 'etkisiz' hale getirildi. Üzerinden silah çıktığını gören Aziz Albay, 'Soyun bunları, iyice arayın' talimatı verdi. Sonra da Amerikalı Albay'ın kolundan tutup, Türkiye tarafında yanan ışıkları gösterdi, 'Bak Albay Martin, şu gördüğün ışıklar benim ülkemin köylerinin ışıkları, ne hakla buraya gelmekte ısrar ediyorsun. Yanınıza bir sürü PKK'lı alıp, buraya geldiniz. Siz nasıl dostsunuz' dedi... Saatler ilerliyor Ankara'da durum dikkatle takip ediliyordu. Ancak henüz ne yapılacağı konusunda emir çıkmamıştı. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, uydu telefonuyla timle bağlantı kurup, Albay Martin ile konuştu... Bir dönem birlikte çalıştıkları Amerikalı subaya, Aziz Albay'ın anlatımıyla, 'Martin nasılsın? Martin yanlış anlamışsın, biz Irak topraklarına hiç girer miyiz?' diyordu... Titremeye başlayan Amerikalı Albay'a bir battaniye verilmiş, sabaha kadar orada emniyette tutulacağı söylenmişti. Ancak 23.15'te gelen emirle birlikte Amerikalı ve 5 peşmerge serbest bırakıldı. Aziz Albay, o günkü başarısından dolayı Tümen Komutanı Tümg. Ali Karababa'dan takdir belgesi aldı.
O günün kahramanlarının akibeti ne oldu?İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, operasyonlar bir süre partisi ANAP ile ters düştü. 2001 Haziran ayında görevinden alındı. Partiden istifa edip Yurt Partisi'ni kurdu. Org. Aytaç Yalman, operasyon döneminde Jandarma Genel Komutanı'ydı ve bir ilki gerçekleştirip 'Jandarma sınıfındaki' ilk Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. Tümg. Osman Özbek, Harekat Başkanı'yken Kayseri'ye geri gönderilince istifa etti. Savcı Talat Şalk, soruşturma yüreten Adalet Bakanlığı müfettişlerince 'suçlu' bulundu. HSYK de 'kınama' cezası verdi. Milletvekili adayı oldu ama kazanamadı. Emniyet Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanı Emin Arslan'ın da görev yeri değiştirildi. Daha sonra mahkeme kararıyla geri döndü.