Çapraz sorguya devam

Yalvarırım bu oyuna gelmeyin

Çapraz sorguya devam

Ergenekon davasının devam eden duruşmasında çapraz sorgusuna devam edilen tutuklu sanıklardan Gazeteci Ümit Oğuztan, "Jitem diye bir örgüt yok. Bu masalı ortaya atıp gerçek Gladyo yapılanmasının üstünü örttüler. Sizlere yalvarıyorum, bu oyuna gelmeyin. Burada Gladyo perdeleniyor, CİA perdeleniyor" dedi. Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında tutuklu sanıklardan gazeteci Ümit Oğuztan'ın çapraz sorgusuna devam edildi. Çapraz sorgu sırasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel Ümit Oğuztan'a, "TGS'nin sahibi Turgut Büyükdağ ile nasıl tanıştınız" diye sorunca Oğuztan, "Ben kraliçe Sisi isminde bir kitap yazmıştım. O kitap müstehcen bulunduğu için mahkeme kararı ile toplatıldı. Kitapta anlattığım Seyhan Soylu beni Turgut Büyükdağ ile tanıştırdı" diye yanıt verdi. Oğuztan'a daha sonra Seyhan Soylu nasıl tanıştığı soruldu. Oğuztan ise, "Elmadağ'da yürürken eşcinsellerin polisler tarafından dövüldüğünü gördüm. Bir insan olarak acıyıp yanlarına gittim, kartımı verdim. Daha sonra beni aradı, konuştuk. Bu konuşmamızdan sonrada "Kraliçe Sisi" isimli kitabımı yazdım. Hakan Kapgit Kraliçe Sisi olarak tanındı" dedi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in Susurluk komisyonuna gönderdiği belgeleri sorması üzerine Oğuztan, "Gazeteci Çetin Emeç'in yanında çalıştım. Birçok şeyi ondan öğrendim. Üzerimde emeği var. Ülkemizde birçok gazeteci, yazar, aydın öldürüldü. Bu cinayetlerin birçoğu aydınlanmadı. Bir gazeteci olarak bu olaylara duyarsız kalamazdım" diye yanıt verdi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel daha sonra, "Ergenekon örgütünü nereden öğrendiniz" şeklinde bir soru sordu. Oğuztan da, "Benim kitaplarımın basıldığı Yaprak Yayınevi'nde Erol Mütercinler'in de bir kitabı basılmıştı. Mütercinler ile burada tanıştık. Bana Ergenekon terör örgütünden söz etti. kaynağını da açıkladı. Duyduklarımı bildiğim her şeyi de ben yazdım. Ben bir gazeteciyim" diye cevap verdi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, Ömer Lütfi Topal, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis'in öldürülmesine dair kimden bilgi aldığını sorması üzerine Ümit Oğuztan, "Susurluk komisyonuna verdiğim raporda tüm bildiklerimi yazdım. Keşke bunları bana sormasın. Bir Cumhuriyet Savcısı olarak bunları siz araştırıp, bulsanız. Benim elimden ancak o kadarı geldi. O bilgileri ilgili makamlara bin umutla göndermiştim. Şimdi bunun bedelini ödüyorum" dedi. Savcı Pekgüzel daha sonra, "Gönderdiğin raporda Jitem'den bahsediyorsunuz" demesi üzerine Oğuztan, "Jitem diye bir örgüt yok. Bu masalı ortaya atıp gerçek Gladyo yapılanmasının üstünü örttüler. Sizlere yalvarıyorum, bu oyuna gelmeyin. Burada Gladyo perdeleniyor, CİA perdeleniyor" dedi. Savcı Pekgüzel, "Tuncay Güney'in Ümit Bağbek ve Süleyman Gürleyen ile ilişkisi hakkında neler biliyorsunuz" diye sordu. Oğuztan da, "Ben TGS'de çalışırken, Ümit Bağbek İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürüydü. Aynı zamanda TGS'ninde koruma müdürüydü. Levent'teki binaya gelirdi, beni korurdu. Ama her gün gelmezdi. Genellikle hafta sonu gelirdi. Özel harekattan emekli polislerde orada koruma görevlisi olarak çalışırdı. Süleyman Gürleyen ise Turgut Büyükdağ'ın arkadaşıydı. İşlerini takip ederdi" diye konuştu. Bunun üzerine Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, "Tuncay Güney'in beyanına göre Bağbek ve Gürleyen Veli Paşaya jeep almışlar. Aralarında bir sorun mu vardı. Neyi düzeltmek istiyorlardı" diye sorunca Oğuztan, "Bu soruyu Tuncay Güney'in Bağbek ve Gürleyen ile nasıl tanıştı diye sormak lazım. Büyükdağ, parası bittiği için dergiyi kapattığını söyledi. Daha sonra ben olmadan bunlar Strateji Dergisi'ni çıkartmaya devam etmiş. Benim yokluğumda o dönemde tanışmışlar. Aralarındaki ilişkiyi bu nedenle bilmiyorum" şeklinde yanıt verdi. Ümit Oğuztan bir soru üzerine de, "Turgut Büyükdağ ile Veli Küçük'ü Tuncay Güney tanıştırmış. Turgut Büyükdağ Bilecik'e giderek nezaket ziyaretinde bulunmuş. Turgut Büyükdağ aracılığı ile Yalçın Tanfer ile tanıştım. Bana Fehriye Erdal'ın Fener Rum Patrikhanesi'nde saklandığını, daha sonra yurt dışında kaçtığını söyledi. Fehriye Erdal'ın estetik yaptığını belirterek bana bir fotoğraf verdi. Büyükdağ beni tanıştırdığı için Tanfer'in güvenilir olduğunu düşünüp, haber yaptım. Ancak verdiği bilgiler asılsız çıktı" dedi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, Lobi belgesi hakkında ne biliyorsun" şeklindeki sorusuna da Oğuztan, "Tuncay Güney özellikle radikal gruplara, cemaatlere ve özellikle de PKK'nın bulunduğu mekanlara çok giderdi. Koltuğunun altında sürekli kitaplar ve belgeler olurdu. Bir gün üzerinde Lobi yazan kağıtlar gördüm. Ne olduğunu sorunca da sivil toplum örgütü kurulacağını ve onun taslağı olduğunu söyledi. Ben o belgeye elimi bile sürmedim" diye yanıt verdi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, "Mehmet Eymür'ü tanıyor musun ? Tuncay Güney, Mehmet Eymür'ü tanıyor muydu?" diye soru. Oğuztan ise, "Bir gazeteci olarak özellikle istihbaratçılardan uzak durdum. İstihbaratçıların gazetecileri nasıl kullandığını biliyoruz. Mehmet Eymür'ü tanımıyorum. Tuncay Güney'in anlatımlarından biliyorum sadece. Tuncay Güney ile yaptığımız sohbetlerde bana İranlı diplomat Muhsin Karger ile bir eşcinsel barda tanışarak dost olduklarını, MİT tarafından bu görüşmenin bilindiğini, yapılan konuşmaları Mehmet Eymür'e aktardığını anlatıyordu. Muhsin Karger, "cellat" adı ile de bilinir. Çetin Emeç cinayetine de adı karışmıştı. Tuncay Güney eşcinsel barlara giderdi. Böyle bir gece hayatı vardı. Aşağılık kompleksi olan biri ben neler yapıyorum diye bunları anlatmış olabilir" dedi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Tuncay Güney ile Amerika'ya gitmek için aynı anda pasaport aldınız mı?" sorusuna ise Oğuztan, "Turgut Büyükdağ bizi Amerika'ya göndermek istediğini ve bir gazeteci olarak Amerika'yı görmemiz gerektiğini söylüyordu. İlk etapta Seyhan Soylu ile Serdar Kıvılcım isimli arkadaşlar gittiler. 15 gün kalıp geri geldiler. Ben o sırada gazete kuruluş aşamasında olduğu için gitmedim. Ayrıca patronuma gebe kalmak istemedim. Büyükdağ ısrarla bizi Amerika'ya göndermek istiyordu. İsmini antetli bir kağıda yaz ver dedi. o kağıda Tuncay Güney kendi adını yazdırdı. Amerikan Konsolosluğu 10 yıllık vize vermiş. Nasıl aldığını bilmiyorum, bu çok anormal bir şey. Bana da 10 yıllık vize verdiler. Ancak ben Amerika'ya hiç gitmedim" şeklinde cevap verdi. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, "Fadime Şahin ve Müslüm Gündüz konusunu Oğuztan'a sordu. Bu sırada tutuklu sanıklardan gazeteci Vedat Yenerer söz aldı. Yenerer, "Ben ifademde Fadime Şahin'in Oğuztan tarafından getirildiğini söylemedim" dedi. daha sonra Oğuztan, "Müslüm Gündüz, Fadime Şahin haberini ben yapmadı. Ben Ali Kalkancı haberleirni yaptım" dedi. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın daha sonra Oğuztan'a sorular yöneltti. Taşkın, "Siz ifadenizde ikinci kez gözaltına alınmadan önce size gizli tanıklığın teklif edildiğini söylediniz. Size TCK'nın 321. maddesi hatırlatılarak, Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yaralanmanız mı talep edildi, yoksa gizli tanıklık mı talep edildi?" diye sorunca Oğuztan'da, "Avukatım yanımdaydı. Zekeriya Öz bana bir yasadan söz etti. Bildiklerimi anlatmamı istedi" dedi.