ensonhaber.com

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı'na katıldı.

Gündeme ilişkin önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha sivil anayasa çağrısı yaptı.

Sivil anayasanın önemine değinen Erdoğan, "Sivil anayasa talebi, iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur." dedi.

"Sivil anayasaya hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yok"

Sözlerine devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanlığı'na yönelik saldırı girişimiyle ilgili Batılı ülkelere teröre destek vermeme çağrısında bulundu.

Erdoğan, "Bu caniler etkisiz hale getirilmeseydi ve yurt dışına kaçmış olsalar da siyasi sığınmacı denilerek korunacaklardı. Biz artık daha somut adımlar görmek istiyoruz. Diğer türlü açıklamaların yaramıza merhem olmayacağının bilinmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:

"155 yıllık güçlü geleneği ile Danıştay'ımız 35 yılı aşan birliğe üyelik döneminde Türkiye'yi başarıyla temsil etmektedir. Birlikte aktif rol üstlenen Danıştay'mıza 2025'e kadar sürdüreceğiz 2. yönetim kurulu üyeliğinde muvaffakiyetler temenni ediyorum. Emeği geçenlere ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.

"Tesisimizi 10 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak Danıştay'ımızın hizmetine sunduk"

Tesisimizi 10 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak Danıştay'ımızın hizmetine sunduk. Toplam 785 metrekare alana sahip eğitim tesisimiz birçok ihtiyacını karşılayacaktır. Tesisin kurumumuza hayırlı olmasını diliyorum. Milletimizin teveccühü ile 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizde adaleti 4 önceliğimizden biri olarak ilan etmiştik.

"Türkiye, adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor"

Merdivenaltı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çaba harcadık. Bugün yüksek yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli binalarda milletimize hizmet veriyor. Türkiye, adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor. Geç gelen adalet, adalet değildir düsturu ile kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ifa edebilmeleri için her türlü desteği sağlıyoruz.

Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılı'nı adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız, azimliyiz. Bunu da yürütmesi, yasaması, yargısı ile dayanışma içinde hep beraber hareket ederek gerçekleştireceğiz.

Sivil anayasaya vurgu yaptı

Sivil anayasa talebi, iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur. Pazar günü 28'inci Dönem 2. Yasama Yılına başlayan Meclisimizde yeni anayasaya dair yapıcı tavrımızı ve beklentilerimizi ortaya koyduk.

85 milyonun tamamının kırmızı çizgileri haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya, müzakereye açık olduğumuzu ifade ettik.

Yeni dönemde milletimize verilecek asıl müjdenin Türkiye'yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü bir anayasayla buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Temsil kabiliyeti son yılların en yüksek seviyesine ulaşan Meclisimizin, milletimizin her bir ferdinin 'işte benim anayasam' diyerek bağrına basacağı sivil bir anayasayı yapmasının önünde hiçbir mani bulunmuyor.

"Hukuk camiamızın da birikimleri, müktesebatları ve değerli önerileriyle bu sürecin dışında kalmamalarını bekliyoruz"

Uzun yıllar sonra ilk kez yeni anayasa konusunda parlamentomuzda ve kamuoyumuzda oluşan müspet atmosferi bu bakımdan çok kıymetli gördüğümüzü belirtmek istiyorum. Hukuk camiamızın da birikimleri, müktesebatları ve değerli önerileriyle bu sürecin dışında kalmamalarını bekliyoruz. Hep söylediğimiz gibi hakikatin kıvılcımı, farklı fikirlerin çarpışmasından doğar. Türkiye'nin en büyük zenginliği, konuşan, iradesine sahip çıkan, sandığın namusuna halel getirmeyen, tercihini meşru yollarla ifade eden, demokrasiyi özümsemiş bireylere sahip çıkmasıdır.

Türk demokrasisini ilk serbest seçimlerin yapıldığı 1950'den beri maruz kaldığı onca vesayet girişimine rağmen dimdik ayakta tutan, her seferinde yeniden ayağa kalkmasını sağlayan işte bu güçlü vasfıdır. İnşallah 85 milyon olarak tam bir demokratik olgunluk içinde mümkün olan en geniş, en kapsayıcı toplumsal mutabakatla bu hassas süreci başarıya erdireceğimize inanıyorum.

"Zalime merhamet, mazluma zulüm demektir"

Bölücü terör örgütünden hain FETÖ'ye, DEAŞ'vari istismarcı yapılara, devlet otoritesine meydan okuma cüreti gösteren çetelerden kendini hukukun üstünde gören çeşitli oligarşik oluşumlara kadar yürüttüğümüz mücadelenin arkasında güvenliği ve adaleti aynı anda tesis ve tahkim etme irademiz bulunuyor. Zalime merhamet, mazluma zulüm demektir. Meşru yollar varken, gayrimeşru yollara tevessül edenler, milletin canına, malına, huzuruna kastedenler, bu pervasızlıkların hesabını yargı önünde mutlaka vermek zorundadır. Adli ve emniyet birimleri ile bunu sağlamak devletin vatandaşına sorumluluğunun bir gereğidir. Bu konuda mevzuatla ilgili bir eksiklik varsa gidermeyi, işleyişle ilgili sıkıntı varsa çözmeyi, irade ile ilgili şüphe varsa ortadan kaldırmayı, hasılı nerede bir engel varsa aşmayı görev addediyoruz.

"Ülkemizde darbe suçu işleyenler Batı ülkeleri tarafından korunup kollanıyor"

Türkiye, dünyanın en eli kanlı terör örgütleri ile mücadele eden bir ülkedir. Ülkemiz aynı zamanda jeostratejik konumuyla küresel güç kavgalarının odağında, doğrudan hedefinde yer almaktadır. Güvenliğimizi tehdit eden hiçbir meselenin sadece yerel dinamiklerden kaynaklanmadığını, tecrübelerimiz ışığında çok iyi biliyoruz. Suriye kuzeyinde terör yapılarına aleni destek bunun en somut örneğidir. Ülkemizde darbe suçu işlemiş, terör eylemlerine bulaşmışların Batı ülkelerinde korunup kollanması da bunun bir başka örneğidir. Son günlerde bazı mahkemelerin de buna alet olduğunu ya da edildiğini görüyoruz. Bu tavrı biz anlayamıyoruz. Klasörler dolusu delile rağmen, terör elebaşılarına yönelik hiçbir adım atılmamasını ne kendimize ne milletimize izah edemiyoruz. Bizim tamamen hukuk çerçevesinde soğukkanlı şekilde yürüttüğümüz mücadeleyi eleştirmeleri bir çifte standarttır. Dağdaki, kamptaki, sınır dışındaki teröristle mücadele elbette kolay değildir ama daha zor olanı devletin kılcallarına kadar sızmış olan, cübbeli, üniformalı, kravatlı teröristlerle mücadele etmektir. FETÖ, amaçlarına ulaşmak için her yolu mübah gören. Yalanı kullanan asimetrik bir terör örgütüdür. Bunu bilmeden verilecek her idari ve adli karar insanlık düşmanlarına cesaret aşılayacaktır. Yaşadığımız her terör eylemi sonrası ilettiğiniz taziye ve kınama mesajları şüphesiz anlamlıdır ama ülkemizin PKK'dan FETÖ'ye kadar envai çeşit terör örgütüne karşı sürdürdüğü mücadelenin başarıya ulaşması için asla yeterli değildir.

İçişleri Bakanlığı'na saldırı girişimine değindi

Önceki gün menfur bir terör eylemi oldu. Polisimizin etkin müdahalesiyle teröristler etkisiz hale getirildi. Bu iki teröristin bir başka ilimizde aracını gasbettikleri ve 6 aylık bebeği olan sivil vatandaşımızı şehit ettiği ortaya çıktı. Her açıdan vahşi, alçak, canice bir saldırı ile ve buna teşebbüs eden bir terör örgütü ile karşı karşıyayız. Bu caniler etkisiz hale getirilmeseydi ve yurt dışına kaçmış olsalar da siyasi sığınmacı denilerek korunacaklardı. Biz artık daha somut adımlar görmek istiyoruz. Diğer türlü açıklamaların yaramıza merhem olmayacağının bilinmesi gerekiyor."