Fikirci Bey yazdı: BU YAZI KAYBETTİK Mİ?
Özel Yazı

BU YAZI KAYBETTİK Mİ?

Turizmin Türkiye için önemini bir de benim anlatmama herhalde gerek yok.

Geçen yıl 50 milyonu aşkın ziyaretçi ile kendi rekorunu kıran Türkiye, yaklaşık 35 milyar dolar gelir elde etmişti.

Kuşkusuz koronavirüsünün en sert vurduğu sektörlerin başında turizm geliyor. Sokağa çıkmanın tehlikeli olduğu bir dönemde en fazla zarar görenin seyahat sektörü olacağı açıktı zaten.

Dünya genelinde turizm sektörü, yılın başından bu yana yaklaşık 200 milyar dolar kaybetti. Üstelik daha tatil sezonu yeni başladı. Daha doğrusu başlayamıyor…

Korona krizini iyi idare edemeyen AB, şimdi de korona sonrası kendi arasındaki ilişkileri düzenlemekten aciz durumda. Kendi arasındaki sınırları yeni açan AB’de turizm konusunda ortak bir tavır henüz netleşmedi ama Almanya tek başına Dünyada 130 ülke için seyahat uyarısı çıkardı. Bu ülkelerden birisi de Covid 19 verileri Almanya’dan bile çok daha iyi durumda olan Türkiye. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 2 Temmuz Perşembe günü işte bu konuları konuşmak üzere Almanya'ya gidecek.

Seyahat uyarısı bir yasaklama değil. İsteyen Alman, riski kabullenip Türkiye’ye gelebilir. Ama tahmin edeceğiniz gibi “riskli ülke” olmak kendi başına caydırıcılık taşıyor. Ayrıca riskli ülkeden dönenler 14 gün karantinada kalacaklar. 15 gün tatil için 14 gün karantina da oldukça caydırıcı.

Bütün bunlar insan sağlığı için olsa söyleyeceğim hiçbir şey yok. Ama gerçek şu ki Türkiye’nin riskli ülke kategorisinde olmasının sağlıkla bir ilgisi yok, bu tamamen siyasi bir karar. Biraz daha açık sözlü olanları Türkiye’yi insan haklarını hiçe saymakla suçluyorlar. Türkiye insan haklarını dikkate almıyormuş ve birçok Alman vatandaşını tutuklamış. Yalnız dikkat edin, bu “Alman vatandaşlarının” arasında bir tane Hans veya Gunter yok. Hepsi aslında Türkiye kökenli. Yani tutuklananlar bildiğiniz PKK’nın Almanya sorumlusu teröristler. Ama Alman vatandaşı mı? Alman vatandaşı…

Nitekim olayın siyasi olduğunu anlamanız için Almanya’da pek sevilen meşhur vatan hainimiz Can Dündar’ı okumanız yeterli. Dış basın okumalarından çok istifade ettiğim bir arkadaşımdan, sağ olsun Alman basınıyla ve bizim eziklerimizle ilgili epey bilgi aldım. Almanya’nın prestijli gazetelerinde boy gösteren Cancık, Die Zeit’ta (Gazetenin Türkçesi “Zaman”, kader işte…) “Türkiye Alman Turistleri Kaybetti” diye kına yakan bir başlık attığı yazısında:

“Ama Alman turistlerin çekimserliğinin nedeni sadece 'sağlık' da değil. Geçen yıl sezon başlamadan Tagesspiegel’de yayımlanan bir anket, Almanların yüzde 80’inin 'siyasal nedenlerle' Türkiye’ye seyahat etmeyi düşünmediğini ortaya koymuştu.” diyor.

İyi de Alman turistlerin yüzde 80’i Türkiye’yi tercih etmiyor da, neden Türkiye Almanların en çok tercih ettiği ilk beş ülke arasında yer alıyor?

Yani Cancık her zaman olduğu gibi yine yalan söylüyor.

Cancık, Türkiye’nin Covid 19 verilerinin güvenilmez olduğunu ima etmekten de geri kalmıyor. Oysa hempası, "terör örgütü propagandası yapmakla” suçlanan ve fakat serbest bırakılan Alman Die Welt gazetesinin Türkiye eski muhabiri Deniz Yücel bile geçen hafta Türkiye’nin öyle büyük rakamları saklayamayacağını, bunun saçma bir iddia olduğunu kabul etmişti.

Vatan hainliğinde Can ile yarışan bir diğer isim de PKK elebaşlarından Cemil Bayık. O da Türkiye ile savaş halinde olduklarını ve Türkiye’yi ziyarete gelenlerin ölümünden sorumlu olmayacaklarını söyleyerek açıkça tehdit ediyor. O en azından Can'dan daha açık sözlü, kıvırmıyor.

Turizm bakanlığı bir alarm halinde, bu yılı kaybetmemek için elinden geleni yapıyor. Geçen hafta yabancı ülkelerin büyükelçilerini ve yabancı basını Antalya’ya davet ederek “Güvenli Turizm Sertifika Programı” adı altında, Türkiye’nin turizmde aldığı önlemleri tanıttı. Önlemler hakikaten AB’yi geride bırakır düzeyde. Türkiye ayrıca cüzi bir ücretle turistlere Covid 19 için sağlık sigortası da sunuyor. Şimdi Almanya’ya geri dönenler Türkiye’den çıkmadan önce kendilerine gösterilen bir sağlık kurumuna gidip korona testi yaptırabiliyorlar. Döndüklerinde sağlıklı olduklarını belgeleyip, karantina aşamasından muaf olmayı umuyorlar. Almanya’nın buna da bir kulp bulması beni hiç şaşırtmaz.

Yapılan bütün bu hummalı çalışmalara karşın bizim önemli bir hatamız var. Sağlıkçılar tarafından bile açık havada kullanımı tartışmalı olan maske konusunda ısrarımız. Güya turistik bölgelerde yasak yok ama böyle bir sınıflandırma olabilir mi? İstanbul’un tamamı turistik bölge. Ne yapacağız? Yabancılara serbest mi diyeceğiz? Yoksa yakaladığımız turiste 120 dolar ceza mı keseceğiz? Ve tabii ki bu açığımız yabancı basında tepe tepe kullanılıyor.

Yunanistan daha uluslararası uçuşlar açılmadan 170 Alman doktora "Almanya'daki koronavirüsle mücadeledeki katkılarından dolayı takdir ve şükranla” Kos Adası'nda ücretsiz tatil hediye ediyor.

Bu yazı boş geçirmek istemiyorsak bizim de böyle daha fazla yaratıcı olmamız ve bence öncelikle şu açık havada maske ısrarından vazgeçmemiz gerekiyor.

Peki bizim kendi muhalefetimizin eblehleri turizm konusunda ne durumda? Daha baştan Turizm Bakanı'nın, Turizm işvereni olması onları rahatsız etti. Yahu turizmi turizm işletmecisinden daha iyi kim bilir, üniversite profesörü mü? Turizme zarar verse ilk zarar görecek kendisi değil mi? Herkesten daha dikkatli politikalar geliştirmez mi?

Daha Türkiye’de korona vakası tespit edilmeden “vardır, vardır, saklıyorlar…” diye kendi ülkesini ezmekle başladıkları için turizm konusunda olumlu bir duruş zaten beklemiyoruz onlardan.

Hepten müptezellere hiç girmiyorum, hani “turist gelmezse gelmesin, zaten büyük patronlar kazanıyor” diye kestirmeden saçmalayanlar. Bu sektörden yüz binlerce insanın ekmek yediğini bilmediklerinden değil, düz dangalak olduklarından..
@kalemciler