Fikirci Bey yazdı: DOSTLARLA İKTİDARA YÜRÜRKEN ARKADAŞLARI KAYBETMEK

Sistem tartışmalarını köşesine taşıyan Fikirci Bey, muhalefetin içinde olduğu çıkmazı deşifre ediyor.

Fikirci Bey yazdı: DOSTLARLA İKTİDARA YÜRÜRKEN ARKADAŞLARI KAYBETMEK

Türkiye, 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanan “başkanlık tipi hükûmet sistemi” ile yönetilmektedir.

Bu “yeni” sistem henüz üçüncü yılında girmiştir.

Yeniyi tırnak içine aldım, çünkü hepimizin de bildiği gibi başkanlık sistemi fiiliyatta yabancısı olduğumuz bir sistem değildir. Siz bakmayın CHP’lilerin bu sistemi ilk defa görüyormuş gibi yapmalarına, CHP’lilerin “asrı saadeti” olan Cumhuriyet'in 1923-1938 arası fiili bir başkanlık sistemidir. Hatta bizzat Atatürk’ün tespitiyle “…aşağı-yukarı bir dictature (diktator) manzarasıdır”. Onu takip eden yine tek partili yılların normal bir parlamenter sistem olduğuna inanmak için de siyaset bilimden hiç haberdar olmamak gerekir. İkinci bir partinin olmadığı hangi sisteme serbest seçim sistemi denilebilir? Seçim en az iki şey arasından yapılır.

Şimdi yasal şekilde yürüyen başkanlık sisteminin üçüncü yılını idrak ediyoruz ve tabii ki artılarına eksilerine bakıyoruz.

Bakıyoruz diyorum ama sanırım sadece iktidar partisi böyle bir değerlendirme yapıyor, muhalefet bizzat başkanlık sistemini kendisini sorun ilan etmiş durumda ve bütün enerjisini eski hale dönmek için harcayacağını ilan ediyor.

Bir başka deyişle muhalefet, gerçekte var olmayan bir siyaset alanı içerisinde hareket ediyor. Daha doğrusu başına ne geldiğini henüz anlayabilmiş değil. En büyük hayali hep bir araya gelip, yetkili Cumhurbaşkanlığı sistemini yıkmak. (Ben size bir şey söyleyeyim mi? Eğer daha önce başkanlık sistemi olsaydı ve AK Parti başbakanlık sistemi getirseydi bu sefer de başkanlık sistemine dönelim diyeceklerdi, bu kadar ilkesizler aslında)

Peki bunun halkta karşılığı var mı?

Diyelim ki muhalefetin eline fırsat geçti, eski sisteme veya ne olduğunu kendilerinin de bilmediği “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” dönmek için yeniden referandum yapmaları gerekecek. Ne diyecekler halka?

“Hani sen şimdi Cumhurbaşkanını doğrudan seçme yetkisine sahipsin ya? Hah, sen o yetkiden vazgeç, ben yine kafama göre bir bürokratı, tercihan bir emekli paşayı cumhurbaşkanı atayayım”

Tabii bunu doğrudan bu şekilde soracak değiller, zaten “güçlendirilmiş”, “iyileştirilmiş” gibi boş lafların sebebi de o. Ne desinler? Yine eski hamam, eski tas, ömrü ortalama bir-iki yılı geçmeyen koalisyon hükümetlerine döneceğiz mi desinler? Halk bu numarayı yutacak mı?

Bu tartışma uzar gider ama benim altını çizmek istediğim mesele, muhalefetin olmayan bir siyasi zemin üzerinde hareket etmesi, başkanlık sistemini ciddiyetle inceleyip, gerçekten hatalı kısımlarını “yapıcı bir şekilde” ortaya koymaya çalışmaması. Bu, muhalefete zaman kaybettirdiği gibi, yeni politikalar üretip iktidara alternatif getirmesine de engel oluyor.

İş yine AK Parti'nin başına düşüyor. Sistemi değerlendirmek, eksileri artıları hesaplamak, daha iyi neler yapılabileceğini düşünmek… Nitekim AK Parti yeni sistemi değerlendiren, sorunları gören ve aksaklıkları düzelten bir reform belgesi hazırlamakta olduğunu ilan etti.

Ama göreceksiniz muhalefet bu belgeyi de okumayacak, sadece işine gelen kısımları kırpıp “bakın gördünüz mü, siz de başkanlık sisteminden şikayetçisiniz” diyecekler.

Bir ülkede böyle siyaset yapılmaz. Salgın nedeni ile dünyanın hali belli, sıkıntılarımız belli, halkın duymak istediği konular istihdam ve enflasyon (işsizlik ve hayat pahalılığı) konusunda neler yapılabileceği.

Tabii ülke siyasetinden ve insanından bu kadar kopuk olunca ana muhalefetin de parti içinde en büyük sorunu, “kimin daha az Atatürkçü olduğu” şeklinde tezahür ediyor. Nitekim diğerlerinin Atatürkçülüğünü beğenmeyen üç milletvekili, CHP’den istifa etti. Buna “CHP bağırsaklarını temizliyor” diyenler bile çıktı. Ben emin değilim; asıl safra gidenler mi, kalanlar mı? Ama emin olduğum bir şey var; halk kimin daha çok Atatürkçü olduğunu hiç merak etmiyor.

Sonuçta ne oluyor? “Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız!” diyen Sayın Kılıçdaroğlu, evdekileri de kaçırıyor…

@kalemciler