Fikirci Bey yazdı: İTAATSİZ TÜRKİYE

Fikirci Bey yazdı: İTAATSİZ TÜRKİYE

“Avrupa Birliği Topluluk Müktesebatı” (acquis communautaire) adı verilen ve 200 bin sayfayı aşan belge bir standartlar ve ilkeler kümesidir. Avrupa üç yüz yıldır kendisini başarılı yapan ilke ve standartları tüm ayrıntıları ile bu belgeye almıştır ve katılımcıların hepsinden de buna uyulmasını beklemektedir.

Topluluğa alınmanın şartı zaten bunlara uymak olduğu için genellikle topluluk içinde fazla tartışma çıkmamakla beraber, asıl sorun topluluğun sınırlarındaki ülkelerle ilişkilerin bu ilkelere uyumunda yaşanmaktadır.

Bir dağıtım hattının hem kendisini hem içeriğini aynı kurum/otoritenin denetlemesi AB ilkelerine aykırıdır. Bu iletişimde de böyledir (telefon, uydu, kablolu yayın hatları gibi) petrol ve doğalgazda da böyledir.

AB, kendisine gelecek doğalgazın hem hattının hem de gazın kendisinin tek başına Rusya tarafından denetlemesini kendi ilkelerine aykırı bulmaktadır. Çünkü bu durum AB’yi bu hat konusunda tamamen Rusya’nın insafına bırakmaktadır. Bu nedenle AB böyle bir hattın AB üyesi olan Bulgaristan, Macaristan vb. ülkelerden geçmesine de karşı çıkmaktadır. Rusya ise hattın kontrolünü AB’ye vermek istemediği için Bulgaristan üzerinden geçmesi planlanan Güney Akım projesini iptal etmiş ve Türkiye-Yunanistan sınırının Türkiye tarafından geçecek ve dağıtımı yapılacak yeni bir hat inşa edileceğini bildirmiştir. Putin’in son ziyaretinde de bu konuda Türkiye ile mutabakata varılmıştır.

Güzel bir google taramasıyla sizlere aktardığım bu bilgiler, gündemi takip edenlerce zaten biliniyor olabilir ama bundan sonrası, yani Putin’in Türkiye ziyaretinden hemen sonra Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin hiç programında yokken apar topar Rusya’yı ziyaret etmesi, ertesi gün AB Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Magherini’nin ve onunla çakışan tarihte İngiltere Başbakan’ı David Cameron’un Türkiye’yi ziyareti tesadüflerle açıklanacak bir durum değildir.

Türkiye yine kendisine sunulan tabldottan vazgeçmiş kendi başına işler yapmaya başlamıştır. Türkiye ile Rusya arasındaki bu yakınlaşma hiç gözden kaçmamış ve hemen müdahale edilmek istenmiştir.

AB ve ABD, Ukrayna konusundaki tavırları ve özellikle de Kırım’ı “işgali” nedeniyle Rusya’ya yaptırım uygulamaktadır, aynı yaptırımları Türkiye’den de beklemektedir. Oysa Türkiye, yaptırım bir yana Rusya ile ticaretini 3 kat artırmayı planlamaktadır.

Şimdi yerli ve yabancı basında Türkiye’nin Kırım davasını sattığı, Rusya’dan gelecek doğalgazın hiç karlı olmayacağı gibi şu anda aklımıza gelen gelmeyen birçok konuda Türkiye-Rusya ilişkileri yıpratılmaya çalışılacaktır. Ya da Türkiye “yola gelirse” kurulan basın ablukası gevşetilecek, Türkiye’nin “IŞİD’a yardım ettiği, Kürt göstericileri sokakta vurduğu” gibi haberlerde bir azalma gözlenecektir.

Geçmişte bu tür “itaatsizlik yapan” başbakanlarımızın iktidarları çok uzun süreli olmamıştır. Ruslara demir-çelik tesisleri kurduran Demirel’in çektiklerini isteyen geri dönüp bir kez daha araştırabilir. (Görüldüğü gibi kimsenin hakkını yemeyiz.)

Bugün ise iktidarda bu tür kuru gürültülere pabuç bırakmayacak bir hükümet bulunmaktadır fakat karşı tarafın ne kadar ileri gidebileceğini hep birlikte basını izleyerek göreceğiz. Yakında bizim basında da sipariş yazılar başlar. Büyük patronlarının emirlerini yerine getirmeye adanmış kalemlerimiz fink atmaya hazırlar.

Hiç unutmam. 1995 senesinde Ahmet Tezcan ağabey heyecanlı bir şekilde o zamanlar Kanal 7 yayın danışmanı olan Milli Eğitim Bakanımız Nabi Avcı'ya bir medya programı ismi öneriyordu: "4. Kuvvet Medya". Ama bu tarihte yerini alan bir söz haline dönüştü. Çünkü artık basının görevi dördüncü kuvvet olmak değil algı yönetimi planlamak haline gelmiştir.

Fikirci Bey Twitter: @kalemciler