Fikirci Bey yazdı: ÜÇ BOYUTLU SATRANÇ
Özel Yazı

Uluslararası ilişkiler bir satranç oyunundaki olasılıklardan çok daha karmaşıktır, üstelik satranç gibi kurallı da değildir.

Mesela bizi ilgilendiren bölgeyi alt alta yazalım:

NATO’nun tüm itirazlarına rağmen Rusya’dan s-400 füze sistemini alıyoruz ve muhalefetin “depoda çürüyecek, aktive edilmeyecek” iddialarına rağmen deniyoruz. (Bu arada Çin de 2015 yılında Rusya ile S-400 sisteminin satın alımına dair ön anlaşmalara imza atmıştı.) Bu nedenle f-35 projesinden çıkarılıyoruz ama S-400’lerin NATO sistemine entegre edilmeyeceğini söylüyoruz.

Öte yandan Rusya ile sorunlu Ukrayna’ya İHA satıyoruz. Birlikte uçak motoru yapmayı planlıyoruz.

Rusya’nın Kırım’ı işgalini kabul etmiyoruz.

Suriye’de Rusya ile birkaç kez karşı karşıya geldik, ama “kazadır” dedik germedik.

Libya’da tamamen karşı tarafları tutuyoruz, Azerbaycan’da ise çelişkimiz o kadar net değil ama Rusya’nın Ermenistan’dan vazgeçmeyeceğini biliyoruz.

Yine de her iki ülke, tansiyonun tırmandığı bu kriz anlarında bile ipleri koparmıyor, müzakere masasını devirmiyor.

Öte yandan İran, Hristiyan Ermenistan’ı destekliyor, İsrail Müslüman Azerbaycan’ı, biz tabi soydaş Azerbayacan’ı…

Macron Kuran-ı Kerim’in bazı ayetlerinin değiştirilmesi gerektiğini söylüyor ama “Müslüman Arap” ülkelerle arası çok iyi. Suudi Arabistan ve BAE dinine söven Macron’un mallarını değil, bizim mallarımızı protesto ediyor. Mısır medyası da protesto kışkırtmasına başlıyor.

Yunanistan Doğu Akdeniz’de bizden yarım kilometre uzaklıktaki boyu 6, eni 2 kilometrelik adasına Antarktika kadar kıta sahanlığı istiyor. Neyse ki şimdilik ABD/AB “o kadar da değil” diyor. Yani oralarda balık avlamamıza razılar ama daha fazlasına değil.

Tabii bütün bunların sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanımız. ABD ve AB Cumhurbaşkanımızın bütün kötülüklerin kaynağı olduğu konusunda hemfikir. O bir sultan, o bir sarayda yaşıyor ve başka saraylar inşa ediyor. Dünyadaki hiçbir sultanla sorunu olmayan ABD/AB, ülkesinde 18 yıldır girdiği her seçimde oyların çoğunluğunu alabilmiş meşru demokratik halk liderine Sultan diyor ve onunla sorunları var.

Çünkü O,

Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurulmasına izin vermiyor,

Doğu Akdeniz’de petrol arıyor,

Katar’da ABD’nin darbe yapmasına izin vermiyor,

Ermenilerin Karabağ işgalini genişletmesine karşı çıkıyor,

Kıbrıs’ta birilerinin Rumlara toprak vermesini engelliyor, dahası kapalı Maraş’ı açıyor.

İşte Ortadoğu ve Kafkaslardaki satranç tahtası böyle karışık ve şimdi 15 gün sonra bu tahta bir daha karışacak, çünkü 15 gün sonra ABD seçimlerinde Trump’ın kaybedip Biden’ın kazanma ihtimali var.

Peki Biden’ın bu denklemdeki yeri ne? Biden’ın Türkiye dosyası nasıl?

Biden Türkiye'yi pek çok Amerikalı siyasetçiden daha iyi tanıyor çünkü daha önce Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde görevliydi ayrıca 2008-16 yılları arasında Başkan Yardımcılığı yaptı. Türkiye’yi FETÖ’nün fikir babası Graham Fuller kadar tanımasa da onunla epey “mesaisi” var.

Biden daha önce yaptığı açıklamalarda defalarca Suriye'de Kürt grupların desteklenmesi gerektiğini belirtmişti.

Biden, henüz başkan adaylığı netleşmeden önce New York Times gazetesine verdiği bir mülakatta Cumhurbaşkanımızı “diktatör” olarak tanımlıyor ve diyor ki:

“Bence ona (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento’ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için… Bu iş bir süre iyi gidiyordu. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Nasıl çalışacaklarını anlamak için çevresinde F-15 savaş uçağı uçurdukları hava savunma sistemi olduğuna göre ona belli silahları satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli. Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.”

Yani Biden, bizim “Anti-emperyalist özgürlük savaşçısı” PKK’ya, HDP’ye ve “sosyal demokrat, solcu” CHP’ye destek veren kahraman bir demokrat. Seçimi kazanırsa bize de epey bir demokrasi ihraç etmek niyetinde. Ve “Sultan”a epey bedel ödetecek. Demek ki Biden seçilirse bazıları için “Her şey çok güzel olacak”.

Evet, çok karışık bir yazı mı oldu? Başta zaten karışık olduğunu söylemiştim. Yoksa ben de isterdim “Bütün bunlar Yahudilerin oyunları” deyip işin içinden çıkmayı. Ne güzel kafamız rahat ederdi.

İlla bir çıkarım istiyorsanız yapayım: Bence biz yüzümüzü Ortadoğu’ya dönüp “din kardeşlerimiz…” dediğimizde hemen yolumuz kesilecek, Akdeniz’de kıyı balıkçılığına mahkûm edileceğiz. Kafkaslara dönüp “soydaşlarımız…” dediğimizde yine yolumuz kesilecek, önümüze Karabağlar çıkacak.

Çünkü biliyorlar ki tarihin en uzun ömürlü İslam devleti Türk-İslam devletidir. Ve bu ikisinin bir daha bir araya getirilmemesi gerekir.

@kalemciler