İncelemelerde bulunmak üzere Kırşehir'e giden İçişleri Bakanı Muammer Güler, hükümetin yürüttüğü süreci değerlendirdi. Grand Terme Hotel'de sivil toplum kuruluşları başkan ve temsilcileriyle kahvaltıda bir araya gelen İçişleri Bakanı Muammer Güler, Türkiye'nin farklı etnik gruplardan meydana geldiğini belirtti.
Farklılıkların zenginliğimizin bir parçası olduğunu belirten Bakan Güler şu açıklamalarda bulundu:
"BU MEMLEKETTE TÜRK'ÜN KARŞILIĞI KÜRT DEĞİL"
"Türkiye'de dikkat ederseniz ne zaman istikrar dolu, güven dolu bir ortam bulunabilirse, o ortamlarda ekonomik gelişme sürdürülebilir hale gelmiştir. Dünya değişti. Yaşı benimle bir olan arkadaşlarım bilecektir. Güneydoğu'da, Doğu'da fakirlik, yoksulluk vardı da buralar güllük gülistanlık mıydı? Bunun sebebi birbirimiz değiliz. Biz farklılıkları zenginliğimizin bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Bu memlekette Türk'ün karşılığı Kürt değil, Kürt'ün karşılığı da Türk değil, Türkmen, Abaza, Roman, Laz, Çerkez değil, bunlar birbirlerinin karşıtları değil. Bir milleti mağduriyete uğratan, birbirlerine zulmettiren de bunlar değil. Kürt kökenli insan itildi kakıldı da Türk kökenli insan daha mı üstte tutuldu? Başörtülü kadınlar, Aleviler zulüm görmedi mi? Başka etnik kökendekiler görmedi mi? 12 Eylül döneminde sağcısı da solcusu da siyasetçisi de zulüm görmedi mi?"
"BİZİM YOL HARİTAMIZ MİSAK-I MİLLİ"
Türkiye'de herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi, huzur ve mutluluk içinde yaşamasının önemine dikkat çeken Bakan Güler, son 10 yılda ülkede önemli gelişmelerin olduğunu söyledi. "Bizim yol haritamız Misak-ı Milli'dir" diyen Bakan Güler şöyle devam etti:
"ÇÖZÜM SÜRECİ 2002'DE BAŞLADI"
"Cumhuriyetle kurduğumuz birlik ve beraberlik değil mi? Biz çözüm sürecini 2002 yılında AK Parti iktidarıyla başlattık. Demokratik gelişme hızla devam etmektedir. Bu ülkenin kuruluşundan bu yana çeşitli sıkıntılar yaşanmıştır. Bizim birinci hedefimiz 2023'tür. Cumhuriyetimizin 100 yılıdır. Ülkeler bir hedefle çalışmazsa bir yere varamaz. Sorunların ve sıkıntılarımız vardır. Biz bu sorunları çözmek durumundayız. Kavgayla, gürültüyle, güvenlik tedbirleriyle, polisiye, tedbirlerle bu işin sürdürülebilir yanı var mı? Yok. Biz bu kavgayı kiminle yapıyoruz. Binlerce yıldır birlikte yaşadığımız, dindaşlarımızla, aynı ülkenin vatandaşı olmakla gurur duyduğumuz insanlarla. Terörün bir sürü nedeni var. Psikolojik, ekonomik nedeni var. Var oğul var. Biz bunlarla vakit geçiremeyiz. Bu sorunun çözümlenmesi için bir iradeye de ihtiyaç var. Evlatlarımızın gelecekte daha müreffeh, daha mutlu yaşamaları için bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Bunun için taşın altına elin, başın, gövdenin konması gerekiyor. Biz de bunu yapıyoruz. Bu kadar toplumsal desteği olan bir iktidar çözemezse kimse çözemez. Bu iş behemehal çözümlenmelidir. Bu iş sadece başbakanın, bakanların işi değil. Toplum olarak herkesin elini taşın altına koyması gereken bir konudur."
"ENDİŞELİ OLABİLİRSİNİZ, AMA.."
Çözüm sürecine dikkat çeken Güler, farklı kişilerin söylediklerinden çok olayların nasıl gerçekleştiğinin önemli olduğunu söyledi. Çatışmasızlığın olduğunu, 4 aydır şehit cenazesinin gelmediğini belirten Bakan Güler, "Bunlar nerden çıkacak, nasıl çıkacak söylemlerini bırakalım. Meselenin özüne bakalım. En hayırlısı silahların tamamen bırakılması, terör sorununun çözümlenmesidir. Terör sorunu çözümlenirse ne olacak? Türkiye daha büyüyecek, kardeşliğimiz gelişecek. Biz öyle bir bölgede yaşıyoruz ki dünyanın 14 belalı sorunu var, bunların 11 tanesinde Türkiye var.Türkiye bölünecek diyorlar. Bir zamanlar komünizm tehlikesi vardı. Nerede bunlar. Birlik ve beraberlik içinde olursak, güçlü olursak bizi kimse bölemez. Terör konusunun çözümlenmesi noktasında sizler gibi bizim de hassasiyetimiz var.
"YÜREKLERDEKİ ACIYI DA YOK SAYMAYALIM"
Şimdi ayrışmanın değil, kucaklaşmanın, helalleşmenin zamanı. Kolay değil yüreklerdeki acıyı da yok saymayalım. Onların hatırasını da yaşatalım. Onları sürekli gündemde tutmayalım. Önemli olan birlik ve beraberliğimiz. Endişeli olabilirsiniz, ama biz bunları anlatıp, birbirimizi ikna etmeliyiz. Bağırmayla, çağırmayla, şiddetle bir yere varılmaz. Bugüne kadar bir yere varıldı mı? Hangi toplumlar şiddetle, bağırmayla, çağırmayla bir yere varmıştır. Bu çözüm sürecine destek vermeyene, vatandaş gereğini yapacaktır" diye konuştu.