ensonhaber.com

Kemalizm ve Türkçülük ile ilgili tepki çeken ifadeleri gündem olan gazeteci Sevan Nişanyan, bu kez hassas bir noktayı hedef alması ile konuşuluyor.

Sevan Nişanyan, Müslümanların kırmızı çizgisi olan ezan için kabul edilemez ithamlarda bulundu.

Nişanyan, yeniden gündem olan o konuşmasında, Türkiye'de yaşamanın en korkunç boyutu olarak "bangır bangır ezan" detayını gösterdi.

"Bangır bangır bağıran ezan kadar iğrenç bir saldırı daha bilmiyorum"

Akılalmaz ifadelerini çirkin sözlerle destekleyen Sevan Nişanyan, tam olarak şu cümleleri kurdu;

Bangır bangır hoparlörle bağıran ezan kadar iğrenç bir saldırı, tecavüz, taciz bayağı böyle insanın mahrem yerlerine el atılması düzeyinde bir saldırı daha bilmiyorum.

"Türkiye'de yaşamanın en korkunç boyutu, hayvan gibi bağıran ezanlar"

Türkiye'de yaşamanın en korkunç boyutlarından biri budur. Bangır bangır hayvan gibi bağıran ezanlar.

Akılları kurcalayan Nişanyan çelişkisi

Sabırları zorlayan konuşması ile büyük bir tepki çeken Sevan Nişanyan'ın, geçtiğimiz dönemlerde "Türkiye'ye dönmek istiyorum" vurgulu ifadeleri akılları kurcaladı.

Yunanistan'da 8 gün gözaltında tutulan Nişanyan, 15 gün içerisinde ülkeyi terk etme şartıyla serbest bırakılmasının ardından sosyal medya hesabında bir dizi açıklamada bulunmuştu.

Bu açıklamaların odağı ise, yurda dönmek istemesi oldu.

"Türkiye'ye dönmek istiyorum"

İşte o cümleler;

Benim üç yetişkin çocuğum var ve üçü de Türkiye’de. Şirince’de yılların emeğiyle oluşturduğum bir dünyam var. Nişanyan evleri var, Matematik Köyü var, Tiyatro Medresesi var, oğlumun yeni kurduğu başka bir kültür ve eğitim kurumu var… Bunlar benim hayatımın parçası. Türkiye’ye dönmek isterim daha doğrusu. Eşimin de ayak uydurabileceği bir yer. Dönsem hiç şikayetçi olmam.

"Talep edecek yüzüm yok"

Bugünkü noktada pek mümkün görünmüyor. Daha doğrusu olay hükümetin iyi niyetine ve kararına bağlı olan bir şey. Fakat ben o köprüleri yıkmak için elimden geleni yaptığım için bu konuda bir şey talep edebilecek yüzüm yok. Bakalım devran neler gösterecek.