Muhafazakar kesmin yakından tanıdığı yazar Abdullah Harmancı'nın 'Yokuş Aşağı' öyküsünde, geleneksel kadınların "daha az maliyetli" olduğunu öne sürmesine, türbanlı bir kadın yazardan cevap geldi. Yeni Şafak'ın türbamlı yazarı Fatma K. Barbarosoğlu, Harmancı'nın bu tezine karşı çıkıyor: Hangi geleneksel kadın?
İşte türbanlı kadın yazardan, 'tesettürlü kadın', 'geleneksel kadın' kavramlarıyla kentli türbanlı kadının sosyo-analizi:
GARDROP BATICILIĞI
Tarihten günümüze tesettürlü kadının toplumdaki algılanış biçimini şu şekilde özetliyor Fatma K. Barborosoğlu: "Kadınların başlarını örtme ve açma hakkının sadece geleneksel-modern kodları etrafında tartışılması; gardrop batıcılığını müdafaa edenlerin baskılarıyla sığ bir zeminde yayıldıkça yayıldı .Bilgisiz ve birikimsiz insanların dindar kimliği "aşağılamak" için ortaya atmış olduğu sorulara cevap vermek öncelikli hale geldiği, daha doğrusu mesele daima medyatik gündemin bir parçası olarak kaldığı için, tartışıldıkça anlaşılacağına tartışıldıkça anlamsızlaşan bir yapıya dönüştü modern dünyada Müslüman kadınların durumu."
TESETTÜRLÜ KADINLAR DAHA MALİYETLİ
Abdullah Harmancı geleneksel kadınların "daha az maliyetli" olduğunu söylerken "hangi geleneksel kadın" sorusuna da cevap vermek durumunda esasen. Eğer tesettürlü kadınları "geleneksel" kodlarıyla imliyorsa, tesettürlü kadınların "daha maliyetli" olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
TÜRBANLI KADIN MUHAFAZAKAR ERKEĞİN TALİHİ
Evet tesettürlü kadınlar daha maliyetli.Kamusal alanda tuttukları yer "bela"nın ikiz kardeşi .Muhafazakar erkeklerin tarihi ve dahi "talihi", artık eşlerinin üzerinden yazıldığı ve bu tarih gittikçe ağırlaştığı için tesettürlü genç kadınlar "bela"nın ikiz kardeşi.Başörtülü eşler toplu resmin bir parçası olarak algılandıkları sürece sorun yok.Eşlerinin terfisi için "katkı payı " bile sunabilirler.
ŞULE YÜKSEL ŞENLER NEDEN 'BAYRAKLAŞTIRILDI'?
Post-modern zamanlarda, hiçbir konum "muhkem" kalmadığı için tesettürlü kadınların bunca "kimsesiz" kalışı.Tesettürlü kadınlar edebiyat ve düşünce dünyasında düşüncenin ve edebiyatın sıkıntısını tek başına omuzlamaya çalıştıkça yalnızlıkları artacak.Hiçbir tesettürlü kadın Şule Yüksel Şenler gibi "bayrak"laştırılmayacak.Şule Yüksel Şenler'e muhafazakar erkeklerin vermiş olduğu destek ve Şule Yüksel Şenler'in "söylemi" analiz edilmeden, "dindar-şehirli/kadın" vurgusunun esasında neye tekabül ettiği hiç anlaşılmayacak.(Tam da burada Hayrünisa Gül'ün kıyafetlerini şiddetle eleştiren Şevket Eygi'nin şık ve şehirli mesture olarak gördüğü Şule Yüksel Şenler'i köşe yazarı yapacak kadar desteklediğini hatırlamakta/hatırlatmakta fayda var.)