Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı

Yunan gazeteci, Yunan mezalimini yazmıştı

Vakanüvis

ABD’nin kucağında yeni provokasyonlar peşinde olan Yunanistan, son olarak “19 Mayıs 1919’u Sözde Pontus Soykırımı’nı Anma Günü ilan etme” girişimiyle yeni bir tahrike daha imza attı.

Oysa tarihî kayıtlar; Yunan ve Rumların soykırıma uğraması şöyle dursun, bu kitlenin asıl Müslüman Türk toplukları nasıl katlettiğine dair ibretlik olaylarla dolu.

Çeşitli milletlerden pek çok ismin dönem şahitlikleri; resmi rapor, gazete haberleri, hatırat ve bunlara dayanarak hazırlanmış ilmî çalışmalarda yer alıyor.

Bu vadideki en önemli çalışmalardan birisi ise bir gazeteci / akademisyeninki. Çünkü bu isim bir Yunanlı, Tasos Kostopulos.

Kitabı yazarken, “Her neyse, fazla karıştırma bunları.” diyorlardı

Gazeteci olan, aynı zamanda Yanya Üniversitesi Felsefe Fakültesi Tarih-Arkeoloji Bölümü’nde Tarih Doktorasını tamamlayan Tasos Kostopulos’un “1912- 1922 Savaş ve Etnik Temizlik” isimli kitabı, adeta Yunanistan’ın “lanetli kitabı”.

Fanatik Yunanlılar, kitabın yayınlamasından itibaren gerçeklerin üstelik bir Yunan tarafından ortaya konulmasından büyük rahatsızlık duydular.

Kitabın yazarı, on yılı aşkındır Yunan milliyetçilerin hedefinde. Kitapta, Yunan ordusunun Balkanlar ve Anadolu’daki seferlerini araştırıp, belgelerini toplayan Kostopulos, Müslüman Türklere yapılan mezalimi tespit edince, çalışmasının önsözünde, “Kendisini masum ilan eden her bir Balkan ülkesi gerçeklerle yüzleşmelidir.” diye yazmıştı.

Kostopulos, verdiği bir röportajda da “Yunan milliyetçiliğine resmî tarihine, ordunun ahlakından okul kitaplarına, kiliselerdeki vaazlardan parlamentodaki milliyetçilerde kadar, aykırı düşen bu kitabı yazma cesaretini nerden buldunuz?” sorusuna şu karşılığı vermişti:

“Benim dedelerim de Balkan Savaşları’nda savaştı. Birçok konuşmacının o dönemle ilgili ‘Her neyse bunları fazla karıştırmayalım’ şeklindeki bazı ifadelerine takıldım. Ve o dönemlerle ilgili yayınlanan tüm makale, kitap, dergi, istatistik, askeri arşiv ne bulduysam not etmeye başladım. Hemen ardından topladığım bu bilgileri kitap haline getirdim... Kitabımda yazılı olan her şey 1912 yıllarından bu yana yayınlanmış olan belgelere, Yunan genelkurmay başkanlığı ve kara kuvvetlerinin arşivlerine ve olayları yaşamış olanların anılarına dayanıyor.”

Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı

Yunan şahitlikleriyle Yunan ve Rum zulmü

Kitapta; Yunanistan’ın 1912-13 Balkan savaşlarında kendi dar sınırlarını genişletme uğruna ordusu ve başı bozuk çetelerle Müslüman kökenli halkı nasıl kılıçtan geçirdiği ve geride bıraktıkları arazileri nasıl gasbettikleri anlatılıyor.

Tasos Kostopulos, zulmün Balkanlarla da sınırlı kalmadığını belirterek, “Yurtlarından edilen Müslümanlar, gidecekleri başka bir yer olmadığı için dil ve dinlerini paylaştıkları Anadolu’ya göç etmek zorunda kalıyor. Ancak ‘intikam’ için bu kez de oradaki Rum halkı onları taciz etmeye başlıyor. Ve bu, dönemin Yunanistan önderi Venizelos'un ülkesinin sınırlarını daha da genişleterek Anadolu'ya taşıma arzusu için kaçınılmaz ve ideal bir fırsat oluşturuyor. Ama Yunan ordusu, ülkemizde ‘Küçük Asya Felaketi’ olarak tanımlanan Anadolu hezimetine uğradı ve mahcubiyet içinde geri dönerken yaklaşık 2 milyon Anadolu Rumu’nu da beraberinde götürmek zorunda kaldı. Bu, Yunan milliyetçilerin öne sürdüğü gibi ‘Türk barbarlığından’ değil, Yunanista’nın ‘Megali Idea’ adı verilen sınırlarını genişletme teşebbüsünün başarısızlığından kaynaklanıyordu." ifadelerini kullandı.

İzmir Rumlarının iki gün süren terör eylemleri

Yunan askerinin gelişi sırasında İzmir limanında şeref kıtasına karşı birkaç el ateş edilmesi gerekçe gösterilerek, Yunan askerleri ve silahlı olan bazı yerel Hristiyanlar, iki gün süreyle şiddet, cinayet, tecavüz ve yağmalamaya girişmişlerdi.

Bu tedhiş eylemlerinde 200 kişi öldürülmüştü. Aralarında bir okulun bir sınıfının tüm öğrencileri ve öğretmenlerinin de bulunduğu 2 bin 500 kişi yakalanıp işkence görmüştü. Yunan askeri, İzmir’in birkaç kilometre ötesine kadar adeta bir daire çizilmişçesine, ne kadar Müslüman köyü varsa hepsine saldırmıştı. Müttefiklerin oluşturduğu araştırma heyeti, İzmir’de dökülen onca kandan Yunan ordusunu sorumlu tutmuştu.

Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı

Yunan doktor: Bizim reziller çocukları hedef tahtası yaptı

Bir Yunan doktorun, Uşak civarındaki mezalimine ilişkin anlattıkları, Yunan askeri ile yerli Rumların nasıl kendilerini kaybettiklerini ortaya koymaktaydı:

“Uşak yakınlarındaki köyde Türk kadınları, çocuklar ve yaşlılar camiye kapanmıştı. Bizim bazı askerler durumu fark etti. Tüm pis heriflerin yapacağı gibi caminin kapısını kırıp kadınlara tecavüz edecekleri yerde, topladıkları otları yakıp caminin penceresinden içeri attılar. Dumandan insanlar dışarı koşuştular, o zaman da bizim reziller, kadın ve çocuklara atış talim tahtası imiş gibi ateş etmeye başladılar.”

Bir başka Yunanlı, subay Dimitriu da şahit olduğu insanlık dışı manzaraları şöyle anlatıyordu:

“Eve girdim, ölü bir Türk ihtiyarın cesedi üzerinden geçtim. İçerden sesler geliyordu. 10 kadar Yunan askeri bir Türk kızını eteklerini kaldırmışlar zorla dans ettiriyorlardı. Bana, ‘Gel, sen de mezeden tat’ dediler. Türkçe ‘Ayıp’ dedim. Türk kızı yanıma koştu, ayaklarıma kapanarak ‘Beni kurtar’ dedi. Askerlere yalvardım, ‘Kadındır yapmayın’ dedim. Biri süngüsünü çıkarıp bana doğru yöneldi. Kaçmak zorunda kaldım. Kadının çığlıklarını unutamadım. Sabaha karşı bin kadar ev alevler içindeydi. Kızlara ailelerinin gözü önünde tecavüz edildi. Askerler o gece yağmaladıkları ipek yorganlarda yattılar.”

Bir başka Yunan subayı Binbaşı Panagakos’un da “Uşak’da Türkler korkudan ailelerini geceleri mezarlıklarda gizliyorlardı. İki Yunan askerinin tecavüz etmeye çalıştığı genç bir kızı kurtardım. Annesi koşarak ellerimi öpmeye başladı. Az ilerde diğer iki kızı yerde cansız yatıyordu.” ifadesi kayıtlara geçmişti.

Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı

Lenin’in Dışişleri Bakanı: Yunan zulmünü durdurun

Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde Yunan ordusu ve yerel Rumların Müslüman Türklere reva gördüğü zulmün şahitleri arasında değişik milletlerden sözlerine itibar edilir isimler de vardı.

Bunlardan birisi de Rusya’da Ekim Devrimi’ni gerçekleştirip komünist sistemi kuran Sovyet liderleri Vladimir Lenin ve Lev Troçki’nin yakın çalışma arkadaşı Georgi Çiçerin’di. Sovyet Dışişleri Halk Komiseri (Bakanı) Çiçerin, 26 Ekim 1921 günü müttefik ülkelerin hükümetlerine bir protesto mektubu göndererek, Yunan ordusunun yaptığı katliamları diplomatik kayıt altına almıştı.

Sakarya’dan çekilen Yunan ordularının Türk sivil nüfusa karşı giriştiği saldırılara dikkat çeken Çiçerin, “insanlık dışı bu eylemleri durdurun” demişti:

“Yunan ordularının Küçük Asya’da giriştikleri vahşi ve insanlık dışı eylemler; Rusya hükümetini, korkunç yıkıma ve barbarca gaddarlıklara çekmek zorunda bırakmıştır. Tarafsız gözlemciler ve haber ajansları, Türkiye’nin, Yunan orduları tarafından işgal edilen ve geri çekilirken boşaltılan bütün bölgelerinin bir çöle çevrildiğine vurgu yapmaktadır. Yunanların geri çekildiği bütün yerlerde Türk köyleri yakılmakta ve nüfus tamamen yok edilmekte ya da esir alınmakta, kadınlar ise en vahşi tecavüzlere maruz kalmaktadır. Bu yerlerdeki Türk nüfustan ancak ormanlarda ve dağlarda saklanabilenler kurtulmaktadır. Yunan kumandanlığının emirlerinde Yunan ordularına yol üstündeki bütün Türk köylerini yakma talimatı veren Prens Andrey’e atıf yapılmaktadır. Hatta Yunan ordularının Başkomutanı Papulas Türk köylerinin imha edilmesi emrini vermiştir. Rusya hükümeti, Yunan ordularının Türkiye’deki tahammül edilemez eylemlerini sonlandırması için gerekli adımların atılmasını koşulsuz gerekli görmektedir.”

Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı

Yunan ve Rumlar, yabanî bir kudurganlık içindeydi Türklerin Rumlar’dan (pek çok yerde Ermeniler de) kaynaklanan saldırılarda yaşadıkları sıkıntıların diğer bazı şahitlikler arasında; Erzurum’da altı yıl bulunan Rus general Mayewski, Fransa’nın İstanbul sefiri Cambon, Van’ın İngiliz konsolosu Williams, Erzurum’un işgalinden kurtuluşuna kadar burada Rus II.Topçu Alayı Kumandanı olan Twerdo Khlebof ve İngiltere Hükümet Sözcüsü Chamberlain’ın yazdıkları anıları da yer almaktaydı.

Yine, Sovyet Büyükelçisi Aralov da Yunan zulmünü “Kaçmakta olan düşman, yabani bir kudurganlık içinde, yolda rastladığı her şeyi yakıp yıkıyordu. Uşak, Aydın, Manisa şehirleri ve köylerin çoğu yakılmıştı.” satırlarıyla anlatmıştı.

Bağımsız çevrelerce ilmi dürüstlük haysiyetiyle yapılan araştırmalara göre, Birinci Dünya Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı’na kadar geçen sürede 640 bin Türk sivil, Yunan ordusu tarafından öldürülmüştü.

14/15 Mayıs 1919 günü İzmir’in işgal edilmesinden sonra Yunan birlikleri şehrin Türk nüfusunun bir kısmını katletmişti. İtilaf Devletleri’nin kaynaklarına göre 15 Mayıs 1919 günü 300 ila 400 Türk öldürülmüştü. Yunan ordusu Anadolu içlerine doğru ilerledikçe bölgede yaşayan Türkler katliamlar, tecavüzler ve yıkımla karşı karşıya kalmıştı.

Bir Britanyalı askerî yetkili olan Harold Armstrong, Yunan ordusunun İzmir’den Anadolu içlerine doğru ilerlerken sivilleri katlederek, yakarak, yağmalayarak ve tecavüz ederek gittiğini yazmıştı.

Britanyalı tarihçi Arnold J. Toynbee, 15 Mayıs 1919 günü İzmir’in Yunanlar tarafından işgalinden sonra organize bir şekilde katliamların yürütüldüğünü aktarmıştı.

Toynbee, Yunanların bölgede yürüttüğü zulme tanıklık ettiğini anlatmıştı. Marjorie Housepian’a göre Yunan işgali altındaki İzmir’de 4 bin Müslüman idam edilmişti. Bergama baskını sonucu, 80 bin Türk sivil bölgeden ayrılmak zorunda kalmıştı.

ABD Konsolosu: Manisa neredeyse tamamıyla yok olmuştu

Yunan ordusu ile Anadolu’da mukim Rumların sergilediği vahşet anlatmak bitmez…

Amerikan Konsolosu Park’ın sadece Manisa için yazdıkları, vahşetin toplam boyutu hakkında fikir verecek kadar ibretlikti:

“Manisa hemen hemen tümüyle yok olmuştur. 10 bin 300 ev, 15 cami, 2 hamam, 2 bin 278 dükkan, 19 otel, 26 villa... Bize anlatıldığına göre Turgutlu 40 bin nüfuslu bir kent idi ve bunun 3 bini gayrimüslimlerden oluşuyordu. Bu 37 bin Türk’ten şimdi canlı kalanları saymağa kalksanız yalnız 6 bin kişi sayabilirsiniz. Kenti oluşturan 2 bin yapıdan yalnızca 200'ü ayakta kalmıştır. Yakılıp yıkılmış evlerin yüzde oranı şöyleydi: Manisa yüzde 90, Turgutlu yüzde 90, Alaşehir yüzde 70, Salihli yüzde 65.”

- Yrd. Doç. Dr. Şayan Ulusan, “Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girişi”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2008/Bahar-Güz

- Stelyo Berberakis, “Yunanlılar Tarihiyle Yüzleşiyor”, 31 Aralık 2008, Çarşamba, Sabah Gazetesi,

- Yorgo Kırbaki, “Türklere Nasıl Mezalim Yaptık?”, 30 Ağustos 2009, Hürriyet Gazetesi

- Dr. Mehmet Perinçek, “Sovyet Rusya raporlarında Anadolu’daki Yunan işgali ve katliamı”, mehmetperincek.com

Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı

Vakanüvis Pontus iddialarına karşı, Müslüman Türklere yaşatılan Yunan mezalimini yazdı