Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar
ensonhaber.com

Bir basın klasiği: Nerde o eski kışlar?

Vakanüvis

Kış her geçen gün etkisini artırıyor. Pek çok ilde kar tatilleri yaşanıyor. Yine de mevcut durum, eskinin kayda geçmiş kışlarından, kar yağışlarından çok uzakta. O halde eskinin kışlarına, özellikle de İstanbul kışlarına bakalım…

ÖĞRENCİLER KAR TATİLİNİ OKULA GELİNCE ÖĞRENİRDİ

“Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgası”; TRT’nin, önceleri radyodaki “ajans”tan, siyah beyaz tek kanallı yıllarda da akşam haberlerinden, özellikle de merhum Ali Esin’in “hava durumu” sunumundan aşina olunan kalıp cümleydi. Kış aylarında bu cümle duyuldu mu, hele bir de “Yoğun kar yağışı” bekleniyor denildi mi, özellikle İstanbul’da okulların tatil olacağı beklentisi başlardı.

İletişim bugünkü gibi olmadığı için de öğrenciler, genelde okula vardıklarında eğitime ara verildiği haberini alır ve karlara bata çıka eve dönmek zorunda kalırlardı. Birkaç yılda bir, İstanbul böyle kışlar görür, ülkenin birçok şehri de benzer şartları yaşardı.

1929 VE 1954 İSTANBUL KIŞLARI BİR BAŞKAYDI

Altı yıl önce, 2016’nın Aralık ayında, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Caddebostan Sanat Galerisi’nde “İstanbul Kış Günlüğü Sergisi” düzenlemişti. Fotoğraf tarihçisi ve koleksiyoncusu Cengiz Kahraman’ın Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “İstanbul Kış Günlüğü” kitabından yararlanarak hazırlanan sergide, İstanbul’da yaşanan en ağır kışlar olan 1929 ve 1954 kışlarına ait çok özel fotoğraflar yer almıştı.

Her iki tarihteki kışta da Tuna Nehri'nden kopan buzlar, Karadeniz üzerinden İstanbul Boğazı’na akın etmişti. Sergide yer alan fotoğraflar, İstanbul’un kelimenin tam anlamıyla “kara kış” yaşadığını gösteriyordu. İstanbul, bilindik manada bir soğuk iklim şehri olmasa da kimi yıllarda gerçekten sert kışlar geçirirdi.

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

İşte, 1929 ve 1954 kışları da böyleydi. Karadeniz’den gelip Boğaz’ı ve Marmara’yı istila eden buz kütleleri, İstanbul Boğazı’nın iki yakasından karşıya buzların üzerinde yürüyerek geçen insanlar, Haliç’in donması, Levent ve Mecidiyeköy’e inen kurt sürüleri, Erenköy ve Göztepe’de demir yolu hattının iki yanına yığılmış 2-3 metre yüksekliğinde kardan duvarlar 1929 kışının İstanbul’daki bildik manzaralarından olmuştu.

O kış İstanbul’da iki aya yakın aralıksız kar yağmıştı. Kar yağışı, çoğu gün de tipiye dönüşmüştü. Belediye hizmetlerinin de yetersiz olmasından dolayı kimi semtlerde kar kalınlığı 2-3 metreyi bulmuştu.

İlk olarak 7 Ocak 1929 gecesi başlayan kar yağışı, mart ayının ilk günlerine kadar devam etmişti. Özellikle merkeze uzak semtlerde ekmek kıtlığı baş göstermiş, kimi yerlerde de cenazeler günlerce defnedilememişti. Şiddetli soğuk yüzünden kasaplar, donarak kaskatı kesilen etleri testereyle kesebilmişti.

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

UNKAPANI KÖPRÜSÜ KAR FIRTINASIYLA DÖRDE BÖLÜNMÜŞTÜ

Bir başka efsane kış da 1936’da görülmüştü. 11 Şubat 1936 gecesi başlayan kar fırtınası, Unkapanı Köprüsü’nü dört parçaya ayırmıştı. Denizde, kıyıya bağlı 120 civarında kayık, motor ve taka parçalanmıştı. Yine aynı gece, Ayasofya ve Sultanahmet Camilerinin minarelerinin külahları uçmuş, onlarca ağaç da devrilmişti. Gece yaşanan felaket, ertesi günkü İstanbul Gazetesi’nde şöyle haberleştirilmişti:

“Dün geceki kar fırtınasında vapurlar kayboldu, motorlar battı. Unkapanı Köprüsü parçalandı. Binalar, minareler yıkıldı. Denilebilir ki bütün İstanbul’da camları kırılmamış, kiremitleri uçmamış, duvarları yıkılmamış kısacası az çok hasara uğramamış ev nadirdir.”

Cumhuriyet gazetesindeki haberde ise “Eskilerin inandığı gibi, İstanbul’un asıl kışının güdük şubatta olduğu bir kere daha anlaşıldı. Fakat bu, İstanbul’a ve bütün memlekete pek pahalıya mal olmuştur. Şirketi Hayriye’nin Üsküdar’dan kalkmış olan 23.10 postası köprüye gelememiş ve güç bela Beşiktaş iskelesine tutunmuştur. Gene bu sıralar Karaköy Köprüsü çatırdamaya ve üzerinden geçen tramvaylar sallanmaya başlamıştır. Saat 23.30’da limanın her tarafından imdat düdükleri işitilmiştir.” satırları yer alıyordu.

İstanbul’un başka “bir deli kışı” da yine Boğaz’da buz kütlelerinin görüldüğü 1954 kışı olmuştu. Şubat’ın 20’sinden itibaren müthiş bir soğuk İstanbul’u resmen esir almış, 22, 23 Şubat’ta da Boğaz buzlarla kaplanmaya başlamıştı. Karadeniz’den gelen kütleler önce Tarabya koyuna yayılmış, sonra da Kanlıca, Anadolu Hisarı ve Kandilli açıkları buzlarla dolmuştu. Günler geçtikçe buz kütleleri Üsküdar, Haydarpaşa istikametinden Marmara Denizi’ne açılmıştı.

ÜÇ BASIN ÇALIŞANI DONARAK ÖLMÜŞTÜ

İstanbul’un en soğuk kışlarından bir diğeri ise 1963’te yaşanmıştı. Bu çetin kışta; Yeşilköy’e aç kurtlar inmiş, Terkos Gölü donduğu için şehre günlerce su verilememişti. İstanbul’un etrafındaki ağır kış şartları nedeniyle yolcu dolu bir tren, Çatalca yakınlarında kara saplanmıştı. Bu trenin haberini yapmak için 25 Ocak 1963’te İstanbul’dan yola çıkan Hürriyet gazetesi muhabiri Yüksel Kasapbaşı, foto muhabiri Abidin Behpur ve araç şoförü Yüksel Öztürk tipi nedeniyle donarak vefat etmişti. Aracın yanına giden kurtarma ekibi ve Cumhuriyet gazetesi muhabiri, kazazedeleri birbirine sarılmış halde bulmuştu.

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

TEM OTOYOLU, 2004 YILINDA 14 SAAT ULAŞIMA KAPANMIŞTI

Son 25 yılda kayda değer iki sert kış ise 1987 ve 2004 yıllarında görülmüştü. 4 Mart 1987 tarihinde başlayan kar yağışı ve sonrasındaki tipi, İstanbullulara çok zor günler yaşatmıştı. Kar kalınlığı yarım metreyi bulmuştu. Okullar tam 15 gün sürecek kar tatiline girmişti.

İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, zorunlu ihtiyaç maddesi üreten ve satanlar dışındaki iş yerlerinin açılmamasını, vatandaşların dışarı çıkmamasını istemişti. Özel araçların Anadolu Yakası’nda Kartal; Avrupa Yakası’nda da Halkalı’dan ileriye gitmeleri yasaklanmıştı. O yıllarda Kandilli Rasathanesi’nde görevli olan Meteoroloji Yüksek Mühendisi, günümüzün NTV Meteoroloji Şefi Gökhan Abur, geçtiğimiz yıl kanalına verdiği röportajda, “4 Mart sabahı kalktığımda kar nedeniyle arabamı göremedim. Sıcaklık eksi 9 derecenin altındaydı. Rasathane yönetimi, çalışanlarını arazi araçlarıyla işe getirip götürmüştü.” ifadelerini kullanmıştı.

22 Ocak 2004 tarihinde başlayan ve etkisini şubat ayının ortalarına kadar hissettiren kar yağışlı hava, İstanbul’un son yıllardaki en sert kışlarından birisi olarak kayıtlara geçmişti. Saatteki hızı 120 km’yi bulan fırtına nedeniyle o günkü adıyla “Boğaz Köprüsü”nün halatlarından birisi kopmuş, kar kalınlığı birçok semtte 30-40 cm’yi geçmiş, TEM otoyolu gişelerden gerilere doğru uzanan araç kuyruklarıyla tam 14 saat boyunca ulaşıma kapalı kalmıştı.

* Cengiz Kahraman, Fotoğraf Tarihçisi, “İstanbul Kış Günlüğü” Sergisi Broşürü, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık

* Serkan Sezenoğlu, Meteoroloji Arşivcisi, 1929 Kışı, forumatmosfer.com

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar

Vakanüvis yazdı: Nerde o eski kışlar