Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi Yenikent Mahallesi'nde ilk Tunç çağına ilişkin yürütülen Küllüoba kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle 1996'da başladı.

Geçen zamanda, kazı alanında ilk Tunç çağının kültürel özelliklerini ortaya çıkaran pek çok buluntu saptanırken, aynı zamanda 5 bin yıl önce Anadolu'daki şehirleşmeyi gösteren kanıtlar gün yüzünü çıkarıldı.

Ayrıca kazılarda radyokarbon verilerinin milattan önce 3 bin 200'e dayandığını belirlenen 100'ün üzerinde mezar, çok sayıda gömü tespit edildi.

4 bin 500 yıl önce ağrı kesici olarak kullanıldı

Bu yıl da sürdürülen kazılarda, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) öncülüğünde, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Batman ve Konya Selçuk Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan 30 kişilik ekip yer aldı.

Arkeolojik kazılarda gün yüzünü çıkarılan kaplar ise detaylı incelemeye alındı.

Kapların birinde 4 bin 500 yıl önce ağrı kesici olarak kullanılmış ilaç kalıntısına rastlanıldı.

Eskişehir'de binlerce yıllık kaplarda ağrı kesicinin etken maddesi bulundu VİDEO

Çift kulplu bir içecek kabı

BŞEÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Küllüoba Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Türkteki, mezarlık çalışmalarının yanı sıra alanda, bölgelerarası ilişkilerini anlayabilmek için yoğun çalışma yürütüldüğünü söyledi.

Bu çalışmalarda özellikle bölgelerarası ticaretle ilgili bazı buluntulara ulaştıklarını belirten Doç. Dr. Türkteki, “Yine bu ticaretle yayılan bir başka olgu da ritüel çukurları, tören çukurları ya da adak çukurları olarak isimlendirdiğimiz çukurlardı.

Bu çukurlar içerisinde çeşitli eşyalar buluyoruz ancak buluntular içerisinde özellikle çift kulplu bir içecek kabı diyebileceğimiz 'depas formu' saptandı. Bu form üzerinde yapmış olduğumuz bazı analizler, bize bunların çeşitli ağrı kesicilerin tüketilmesinde kullanıldığını gösteriyordu.” dedi.

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

Yeme içme alışkanlıkları ile ilgili bilgi veriyor

Arkeolojik kazının, sadece arazideki çalışmalarla sınırlı olmadığını ve özellikle kazı evinde ve laboratuvarlarda detaylı çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Türkteki, şunları kaydetti:

“Hayvan ve insan kemikleri, botanik örneklerinin incelenmesi yanında kimyasal analizler de arkeolojik çalışmalarda uzun süredir kullanılıyor. Bu kapsamda yaptığımız bazı organik kalıntı analiz çalışmaları da var. Bunlar bize hem yeme içme alışkanlıkları ile ilgili bilgi veriyor, hem de tüketilen diğer ürünleri bu çalışmalarla anlayabiliyoruz.

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

En çok hayvan kemikleri bulunuyor

Özellikle bu ritüel çukurları içerisinde hayvan kemikleri, mesela bu sene çıkan buluntular içerisinde kızıl geyik boynuzlarını sayabiliriz. Domuz, keçi, koyunun da bu çukurlar içerisine konulduğunu biliyoruz. Bunlarla beraber bazı içeceklerin de tüketilmesinde kullanılan kapların yine bu çukurlar içerisine bırakıldığını söyleyebiliriz.

Yaptığımız analizlerde ağrı kesicinin bulunduğunu saptadığımız depas formu, özellikle İç Batı Anadolu'da ve yoğun olarak Eskişehir bölgesinde milattan önce 2500'lerden itibaren yoğun olarak görülen bir form.

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

Köken bölgesi Eskişehir veya İç Batı Anadolu

Bir taraftan Orta Anadolu'nun güney bağlantısı ile Suriye'ye ulaşıyor, diğer taraftansa Kuzeybatı Anadolu'ya, Troya'ya ve Ege dünyasına da ulaşan bir form. Ve sonrasında orada çok popüler olmuş bir form.

Ancak köken bölgesi Eskişehir veya İç Batı Anadolu, diyebiliriz. Bugüne kadar saptadığımız örnekler Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.”

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

İlk kez rastlanıldı

Kazı ekibindeki Konya Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Tarhan, bulunan kap ve içindeki ağrı kesici kalıntılarına ilk kez rastlanıldığını söyledi.

Bu sonucun detaylı analizlerle ortaya çıktığını belirten Tarhan, şöyle konuştu:

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

Binlerce yıl dursa bile bozulmadan kalabiliyor

“Arkeolojik kazılarda en çok bulunan eserler seramik eserler. Bu seramik eserler gözenekli bir yapıda olduğu için içinde taşınan ya da muhafaza edilen ürünleri bir şekilde gözeneklerine hapsedebiliyorlar.

Bu şekilde bu molekül kalıntıları toprak altında binlerce yıl dursa bile bozulmadan kalabiliyor. Biz de sahip olduğumuz biyokimyasal tekniklerle bu seramik eserlerde hapsolmuş molekülleri analiz edebiliyoruz ve neler olduğunu yorumlayabiliyoruz.

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

“Çok enteresan sonuçlar bulduk”

Bu moleküllerden yola çıkarak da bu kaplarda neler taşınmış olabileceğini ya da nelerin muhafaza edilmiş olabileceğini tespit edebiliyoruz. Küllüoba'da ele geçen bu 4 bin 500 yıllık depas kaplarında da analizlerimizi gerçekleştirdik ve çok enteresan sonuçlar bulduk.

Çünkü günlük kullanımdan ziyade daha çok tıbbi amaçlı diyebileceğimiz moleküller tespit ettik. Hatta bunlardan çok meşhur bir ağrı kesicinin etken maddesi olan salisilik asidi bile bu kaplarda tespit ettik.”

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

“Genelde bitkisel ve hayvansal ağırlıklı yağlar tespit edilir”

Eski yazılı kaynaklarda şifalı otların şifalı yağlarla karıştırılıp ilaç, merhem şeklinde kullanıldığının bilindiğini ancak fiziksel kanıt olmadığını kaydeden Tarhan, “Tıbbi kullanıma yönelik malzemelere bir kanıt sağlayabilecek bulguları, ilk kez Küllüoba'da keşfetmiş olduk. Genelde bu tarz kaplarda bitkisel ve hayvansal ağırlıklı yağlar tespit edilir.

Ama biz depas kaplarında ağrı kesici özelliği olan etken maddeleri çokça tespit ettik ki bu da bir şekilde tıbbi medikal amaçlı bir ürünün kaplarda muhafaza edildiğini gösterdi.

Zaten arkeoloji alanındaki uzmanlar da bu kapların formlarına baktıklarında, günlük kullanımdan ziyade daha çok törensel ya da medikal amaçlı ürünlerin, bu kaplarda muhafaza edilmiş olabileceğini söylüyorlardı. Biz de kimyasal olarak bunları tespit etmiş olduk.” diye konuştu.

Eskişehir'de binlerce yıllık ağrı kesici bulundu

Uluslararası dergide yayınlandı

DHA'nın haberine göre Küllüoba Höyüğü'ndeki arkeolojik kazılarda, 4 bin 500 yıl önce içinde ağrı kesici ilaç saklandığı belirlenen kaplara ilişkin detaylı bilimsel çalışma, uluslararası hakemli dergide de yayınlandı.