Ebeveyndeki pandemi kaygısı çocukları olumsuz etkiliyor
DHA

Koronavirüs salgınıyla online olarak devam eden eğitim süreci 2021-2022 eğitim-öğretim yılında yüz yüze yapılacak. Vaka sayılarının düşmemesi ve salgının henüz kontrol altına alınamaması velilerde endişe yaratmaya başladı.

Online eğitimle ders kaygısını atan öğrencilerin yanı sıra okulla ilk kez tanışacak öğrencilerin adaptasyon sürecinde zorluk yaşayabileceğini dile Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kahraman Güler, ailelere uyarılarda bulundu.

Ebeveyndeki pandemi kaygısı çocukları olumsuz etkiliyor

TUTARLI OLUP, GÜVEN VERİN

Çocukların ağlama, aileden ayrılmama gibi tepkiler verebildiğini hatırlatan Güler, “Bazı aileler kendi kaygılarını çocuklarına o kadar bulaştırıyorlar ki, kendileri ayrılmadığı için çocuğun bunu yapamayacağına inanıyorlar. Bu yüzden çocukla çok fazla iç içe olup çocuğun özerkleşmesine izin vermiyorlar. Bu tarz durumlarda durum tanımlaması yapmakta fayda var.” ifadelerini kullandı.

Çocuklara durum tanımlaması yapılması gerektiğini belirten Güler, “Çocuğa okulun durumuyla ilgili bilgi verebiliriz, çocuk okulu gezebilir, tanıyabilir, çocuğun nasıl tepki vereceğini bilmek içinde çocukla ilgilenen her kimse çocuğun duygularını, ihtiyaçlarını düşüncelerini, davranışlarını tanıyor olması gerekli. Çocuğu iyi tanırsak olaylara nasıl tepkiler verdiğini daha iyi anlayabiliriz. Bu da işimizi kolaylaştıracaktır. Bu tarz bir durumda ebeveynlerin yapması gereken şeylerden biri de tutarlı olmak ve çocuğun kaygı ve endişesi karşısında güven vermektir. Çocuk yeni bir ortama girdiği için endişelenebilir. Biz onun bu duygularını koşulsuz bir şekilde kabul edeceğiz. Çocuğa öfkelenmeyeceğiz, bağırmayacağız ya da çocuğu yetersiz hissettirecek durumlarda bulunmamalıyız.” diye konuştu.

Ebeveyndeki pandemi kaygısı çocukları olumsuz etkiliyor

AYRILIK ANKSİYETESİNE DİKKAT

2’nci sınıf ve sonrası için ağlama, gitmek istememe gibi bir durum yaşandığında da dikkat etmek gerektiğini söyleyen Güler, “Bu çocuk tekrar kaygılanıyorsa, gitmekte zorlanıyorsa burada durumu biraz daha ciddiye almak gerekiyor. Ayrılık anksiyetesiyle ilgili ya da duygusal bir sorunu olabilir. İnsan olarak bir koşuldan başka bir koşula geçtiğimizde zorlanıyoruz hele ki küçük çocuklar daha çok zorlanır. İnsan mutlaka uyum sağlayacaktır.” dedi.

Verilen tepkinin şiddeti ve sıklığının önemli olduğuna dikkat çeken Güler, “Çocuk annesinden ayrıldığında üzüntü ya da öfke tepkisi gösteriyorsa bu kabul edilebilir bir şey. Bu öfke ve üzüntü çok fazla sürüyor, haftalarca devam ediyor ve okula gitmekte direnç gösteriyorsa bu problemdir. ‘Ben buradayım, ne zaman ihtiyacın olursa’ buradayım demesi gerekir. Bazı çocuklar kendilerini yerlere seriyor. Bazı aileler kendisi mücadele etsin istiyorlar, bu da çocukların daha öfkeli ve daha tepkisel olmasına neden oluyor.” diye konuştu.

Kaygının bulaşıcı olduğunu hatırlatan Güler, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsan içinde bulunduğu koşulların rengini alır. Anne baba kaygılıysa, onların yeni olacak durumlarla ilgili söylemleri olumsuzsa, çocukların onlarla özdeşim kurarak benzer durumu geliştirmesi mümkündür. Kaygılı söylemler çocuklara bulaşabilir. Çocuklar anne babaları rol model alıyorlar ve onların duygularıyla özdeşim kuruyorlar. Bu yüzden kaygının bulaşıcı bir tarafı var. Söylemlere dikkat etmek lazım. Çocuklarla aynı ortamlarda gelişim seviyelerine, yaşına ve cinsiyetlerine uygun olmayan söylemlere çok dikkat etmek gerekiyor.”

Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)