Ali Poyrazoğlu: Sezen Aksu'nun oğlunun annesi benim

Ali Poyrazoğlu: Sezen Aksu'nun oğlunun annesi benim

Akşam gazetesinden Olcay Ünal Sert'e röportaj veren Ali Poyrazoğlu, ilginç açıklamalarda bulundu. Sezen Aksu'nun çocuğuna hiç bakmadığını söyleyen Poyrazoğlu, "Mithat Can'ın annesi benim" diyerek espri yaptı.

İşte Poyrazoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"KARI SATIYORUZ SANIYORLAR ORADA"

Yeşil Kabare'yi borç harç açtım, dekorasyonu yaptım. Şaka, hiciv, alay, dram her şey mevcut, ama stand-up yok o zamanlar, ayaküstü geyik, her şey mevcut. O zamanlar ‘ruhsat lazım' dediler. Gittim polise. Kadınlı erkekli herkes oturuyor dedim. Komiser, ‘Veririz sana, koskoca Ali Poyrazoğlu'sun. Sana vermeyeceğim kime vereceğim.' dedi. Sonra burası ne dedi, ‘Kabare' dedim. O ‘Kamara' anladı… Şimdi gitsem anında dört pavyon alırım, karı satıyoruz sanıyorlar orada.

YILDIZ KENTER'İ PAVYONA ÇIKARDIM

Zülfü Livaneli, İbrahim Tatlıses, Timur Selçuk, Ferdi Özbeğen herkes çıktı bir tane şarkı söyledi. Yıldız Kenter'i bile çıkardım, “Pavyonda çalışmadım” diyemez, fotoğraf var elimde. Yıldız geldi muhteşem bir iş çıkardı, birde şarkı okudu.

TANIMADIĞINIZ KADIN SEZEN AKSU

Sezen Aksu her gece geliyor. Misafir sanatçı dediğin gelir bir tane şarkı söyler, defolur gider, Sezen çıkıyor, hatim indiriyor sabahlara kadar. Gelme arkadaş ya sen diyorum. Komşu tabii bana. Huzursuz, rahatsız bir kadın, sürekli beste yaptım mı yapmadım mı düşünüyor. “Karının uykusu gidiyor, öylece sabah oluyor, sonra benim uykum kaçıyor. Çocuk yaptı çocuğuna bakmıyor… Mithat Can'ın annesi benim, açıklıyorum! Ben büyüttüm Mithat Can'ı. Kadın hiç bakmadı çocuğa. Komşuyuz, sabah 6'da yatıyor, çocuk uyanıyor sabah 6,5'ta, ‘Anne açım' diyor. ‘Ali abine git' diyor. Okula ben yazdırdım, velisi benim. Mithat Can'la ilkokul dördüncü sınıfa gelmişim. Bir gün Sezen geldi, ben Mithat Can ile ders çalışıyorum. Mithat Can'ı gördü, ‘Ay kimin çocuğu bu ya, çok tatlı' dedi, böyle bir kadın işte Sezen Aksu… O tanıdığınız kadın, bu kadın bakın anlatıyorum.”

ZEKİ MÜREN'İ TEHDİT ETTİM

"Gelmeyen bir tek kişi var o da Zeki Müren. Tam bir asi kuş, bir türlü gelmiyor. Müjdat'a (Gezen) bak onu nasıl getirteceğim dedim. Bizde çalışan güvenlik oğlan var Tayfun, tam 2 metre. Al bu pavyoncu ruhsatını, Zeki Müren'e ‘2 güne kadar gelmezsen Yeşil Kabare'ye seni vurdurtacağım” diyeceksin! Aldı ruhsatı ‘İki güne kadar gelmezsen seni vururum” dedi. Ve Zeki Müren nihayet geldi. Sahneye çıkarmak tabi onu mümkün değil, Oturduğu yerden, ‘Şimdi Uzaklardasın' şarkısını okudu. Oyun bitince, ben ve Müjdat (Gezen) yanına gittik. ‘Öyle hasret kalmışım ki sahnelere, ne olur program bitince mekânı kapattır ve bir tane şef garson bırak, sen kal, Müjdat kalsın herkesi gönder, ben yeniden sahneye çıkayım şarkıcı olayım, siz de seyirci olun…' dedi. Çıktı sahneye ne şarkılar okudu, muhteşem bir konser verdi. Ve bana, ‘Sahneleri o kadar çok özlemişim ki, Allah Razı olsun sizden” dedi. Sonra hesabı istedi, ‘Ben senin hesabın yok' dedim, O ‘olmaz' dedi. ‘Ben ya sanatçıyımdır, ya da müşteriyimdir. İkisinden biri, sanatçıysam hesabımı ödeyin dedi, bir rakam söyledi, aman Allah'ım, ben işaret yaptım küçük bir müşteri hesabı çıkardılar. Zeki Müren'i son görüşüm o oldu…“